Batman’ın Beşiri ilçesinde İpek Er’e tecavüz ederek, intihara sürükleyip yaşamını yitirmesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan hakkında “nitelikli cinsel saldırı” suçundan açılan davanın ilk duruşması 16 Ekim’de Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Görülen duruşmada sanık Musa Orhan’ın tutuksuz yargılanmasının devamı yönünde karar verildi.
İpek Er’in ailesinin avukatları duruşmaya ilişkin yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada, “basında, kamuoyunda ve sosyal medyada ciddi toplumsal bir reflekse neden olan İpek Er’e yönelik cinsel saldırıya dair yanlış ve eksik bilgiler olması sebebiyle basın duyurusu yapmanın zorunlu görüldüğüne” işaret edildi.
‘Aile hedef gösterildi’
Sanık avukatlarının, dosyadaki delilleri mahkeme dışında tartışmaya açması ile ailenin hedef gösterilmesi ve dosyanın farklı bir alana çekilme gayretleri nedeni ile açıklama zorunluluğu doğduğunun belirtildiği metinde, şunlar kaydedildi: “İpek Er, Musa Orhan ile yaşamış olduğu duygusal beraberlik sırasında cinsel saldırıya uğramış ve bunun sonucunda intihara sürüklenerek yaşamını yitirmiştir. İpek, sanık Musa Orhan’ın teşvik ve ısrarları neticesinde 24 Haziran 2020 tarihinde aile evinden çıkmış ve o gece Kurtalan Öğretmen evinde kalmıştır. Daha sonra 25 Haziran 2020 tarihinde sanık Musa Orhan’ın görevde olması nedeni ile Siirt’te bulunan ‘Büyük Otel’ adlı bir otele yerleşmiştir. İpek Er, sanık Musa Orhan tarafından 28 Haziran 2020 günü arkadaşının ve kendisinin ikamet ettiği eve götürülmüştür.
Mektupta yaşadıklarını anlattı
Bu üç günlük zaman diliminde İpek Er intihar etmeden önceki bıraktığı mektupta yaşadıklarını şu şekilde anlatıyor: ‘2’nci gün zorla namusumu kirletti. Tecavüz etti. Onun ısrarına rağmen içki içmeyeceğimi söylüyordum ama bunu söylememi istemiyordu. Beni tehdit etti. Eğer söylersem beni öldüreceğini söylüyordu. Artık öleceğim için korkmama gerek yok. Evet, gerçekleri söylemeye gelelim. Musa Orhan bana tecavüz etti. Ben ağladım, bana ‘kendini diktirirsin’ dedi. Saçımı çekip yerden sürükledi, ‘kimse sana inanmaz’ dedi. ‘Sahipsizsin’ dedi.
Bu olaydan sonra Sanık, 01 Temmuz 2020 günü İpek’i kuzenine göndereceğini söyleyerek İzmir iline göndermiştir. İzmir iline giden İpek otogarda kendisini kimsenin karşılamadığını fark edince aynı otobüs ile 3 Temmuz 2020 Cuma günü ailesinin yanına geri dönmüştür. Ailesine yaşamış olduğu durumu aktardıktan sonra İpek Er, babası Fuat Er ile birlikte 6 Temmuz 2020 Pazartesi günü Batman Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunmak istemiştir. Ancak Batman Cumhuriyet Başsavcılığı yetkili olmadıkları gerekçesiyle onları Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na yönlendirmiştir. İpek Er, 7 Temmuz 2020 günü babası ile Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek şikayette bulunmak istemelerine rağmen ‘15 gün sonra gelin’ denilerek savcılıkça geri gönderilmişlerdir. İpek ve ailesinin ısrarları sonucunda 8 Temmuz 2020 günü nihayet Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyet gerçekleşmiştir. 6-7-8 Temmuz günleri boyunca Er ailesi, savcılık ve adliyeler arasında haklarını aramak için mekik dokumuştur.
Sanık avukatları ailenin kişisel haklarına saldırmıştır
İpek Er, hem yaşadığı ağır travma sebebiyle hem de soruşturma süresi boyunca duygusal olarak yıprandığı için Siirt Cumhuriyet savcısına beyan verirken ‘gece gündüz ağlamaktayım. İntiharın eşiğine geldim’ demiştir. Sanık Musa Orhan’ın kendisine cinsel saldırıda bulunması sebebiyle intihar etmiş ve ne yazık ki 33 gün boyunca Batman’da bir özel hastanede yaşam mücadelesi verdikten sonra hayatını kaybetmiştir. ‘Nitelikli Cinsel Saldırı’ suçlaması ile yargılanan ve 16 Ekim 2020 günü görülen davanın ilk duruşmasında Musa Orhan, ‘susma hakkı’ adı altında eski beyanlarını tekrar ettiğini dile getirmiştir. Sanık Musa Orhan’ın savunmanlığını yapan sanık müdafileri, tüm duruşma süresince İpek Er’in uğramış olduğu cinsel saldırıdan ziyade, Er ailesinin kişilik haklarına saldırılarda bulunmuş ve dosya içeriğinde bulunmayan nereden geldikleri belli olmayan temelsiz ‘bilgilerle’ davayı manipüle etmeye çalışmışlardır. Yine söz konusu sanık müdafileri, duruşma esnasında dile getirdikleri beyanlarında, bölge halkının aslında bu tür vakalara yabancı olmadıklarını söyleyerek, bir taraftan yapılanın cinsel saldırının meşru zeminini oluşturmaya çalışıp bir taraftan da ailenin yaşam şeklini tartışmaya açıp müvekkillerin manevi değerlerine saldırıda bulunmuşlardır.
Tutuklama taleplerimiz reddedildi
Sanık Musa Orhan soruşturmadaki tüm aşamalarda cinsel saldırıyı inkâr etmemiştir. Dosyada bulunan İpek Er’in tecavüze uğradığına ilişkin Adli Tıp Kurumu raporu ve en son 22 Eylül 2020 tarihinde dosyaya giren Diyarbakır Polis Kriminal Laboratuvarın yapmış olduğu inceleme sonucunda dosyaya gelen raporda sanık Musa Orhan’ın yatağındaki battaniye ve çarşaflarda İpek Er’e ait kan ve Musa Orhan’a ait spermlerin karışık halde bulunduğu tespit edilmiştir. Sanık Musa Orhan, İpek Er’in ifadelerinde belirttiği ve İpek Er ile birlikte ilk gece kaldığı, arkadaşı Uzman Çavuşa ait evin kapısına kadar götürülmesine rağmen ‘mahalleyi ve mahallede bulunan herhangi bir insanı tanımadığını’ belirtmiş ve delilleri karartmaya çalışmıştır. Soruşturma aşamasından itibaren sanık Musa Orhan’ın tutuklamaya yönelik talepte bulunan savcılık makamı ve iki ay öncesine kadar tutuklama kararını veren mahkeme heyeti dosya içinde sanık Musa Orhan lehine hiçbir yeni delil bulunmamasına ve hatta sanık aleyhine kuvvetli suç şüphesini ortaya koyacak yeni delillerin dosya arasına girmesine rağmen, suç vasfının değişme ihtimali ve sabit ikametgah sahibi olması gerekçeleriyle tutuklama taleplerimizi reddetmiştir.
Davayı sonuna kadar takip edeceğiz
Mahkeme Heyetinin; sanık Musa Orhan’ın ve kendisini destekleyen kurum ve kişilerin nüfuzunu kullanarak dinlenmemiş tanıklar üzerinde hakimiyet kurabileceğini, Musa Orhan’ın dosya delillerini daha önceden karartma girişimini göz önüne alması, bununla birlikte ‘Cinsel Saldırı Suçu’nun ‘katalog suçlardan olmasını, suçun alt haddinin 12 yıl olması ile dosyada bulunan kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan ve somut delil niteliğinde bulunan mevcut bilirkişi raporlarını da değerlendirerek sanığın tutuklanmasına karar vermesi gerekirdi. Ama biz Er ailesinin avukatları olarak, sanık Musa’yı korumaya çalışan hem devlet aygıtlarını hem de yargı mekanizmalarını zorlamaktan geri adım atmayacağız. Er ailesini hukuki mücadelesinde bir an bile yalnız bırakmayarak, davayı sonuna kadar takip edeceğiz.”