İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishane Komisyonu, 26 Ekim Dünya Hasta Hakları Günü’nde yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Lizbon Bildirgesi’ne atıfta bulunularak herkesin koşulsuz sağlık hakkından yararlanmasının güvence altına alındığı hatırlatıldı. Ancak hapishanelerde bulunan 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsağın sağlık hakkından yeterince yararlanmadığına dikkat çekildi.
İHD’ye yapılan başvurular üzerinden temel sağlık ve tedavi sorunlarının derinleştiğine vurgu yapılarak, kalabalık koğuşların sağlık sorunlarına yol açtığı belirtildi. Sevkler sırasında özellikle epilepsi ve astım gibi akciğer hastalıklarını kötü etkileyen tek hücreli ring araçlarının kullanıldığı, insanlık onuruna aykırı şekilde ağız içi arama dayatması ve tutsaklardan ayakkabılarını yere vurmalarının talep edilmesi gibi uygulamalar yüzünden hastane sevklerinde sorunlar yaşandığı kaydedildi. Ayrıca, hasta tutsakların zamanında revire çıkarılmadıkları ve sevk işlemlerinde uzun süre bekletildikleri belirtildi. Kelepçeli muayene dayatması ve hasta-doktor mahremiyetini ihlal eden muayene odasına jandarma ve infaz koruma memurlarının girmesi de sağlık hakkı ihlali olarak değerlendirildi.
Tutsakların hastane odalarında yatağa kelepçelendiği ve diş çekimi veya tahlil sırasında dahi kelepçelerin çıkarılmadığı ifade edildi. Temiz su ve sıcak suyun ise yetersiz verildiği ve kota uygulandığına da dikkat çekildi.
6 bin 639 hak ihlali tespiti
Ağır hasta tutsakların siyasi gerekçelerle ATK raporları düzenlenerek tahliye edilmediğine dikkat çekilen açıklamada, ağır tecrit koşullarının uygulandığı S ve Y tipi hapishanelerine değinildi. Açıklamada, “Son yıllarda ağır tecrit koşullarının uygulandığı S, Y ve Yüksek Güvenlikli olarak tanımlanan yerlerde mahpusların tek başlarına tek kişilik hücre tarzı odalarda günde 22 buçuk saat tutulmaları, beraberinde hem fiziksel ve psikolojik sorunları ortaya çıkarmaktadır. Atak geçirmesi riski yüksek ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpusları tek kişilik yerlerde tutulması vb. maddi problemleri içeren uygulamalar hasta mahpusların yaşam hakkının ihlal edilmesine yol açabilecek uygulamalar arasında yer almaktadır. İHD Merkezi Hapishane Komisyonu olarak hazırlamış olduğumuz 2023 yıllık raporunda bir yıl içinde ‘Sağlık hakkı’ başlığı altındaki tespit edilen tüm sorunlara dair en az 6 bin 639 ihlal tespit edilmiştir. Kutsal ve temel hak olan yaşam hakkı, insan yaşamının korunması hem bedeninin hem de insan psikolojisinin korunması şeklinde gerçekleşmek zorundadır. Bu nedenle yaşam hakkı mutlak olarak koruma altındadır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın devamında şunlar yer aldı: “Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, hapishanelerde yaşamlarını kaybeden mahpuslara dair bir veri açıklamadığı için yaşamlarını kaybedenlere dair kısmi bilgimiz olabilmektedir. İnsan Hakları Derneği olarak 2018 yılı başından 2023 yılı sonuna kadar 522 mahpusun yaşamını yitirdiğini tespit edebildik. Adalet Bakanlığı’nın vermiş olduğu rakamın ancak yüzde 23’ü kadarı ile bilgimiz olabilmiştir. Türkiye hapishanelerinde tespit edebildiğimiz kadarıyla 2023 yılı içerisinde en az 42 mahpus yaşamını yitirdi. 23 mahpus hastalıkları nedeniyle vefat etmiştir. 23 mahpustan 5’i tahliye edildikten kısa süre sonra vefat etti. 2024 yılı başından bu yana tespit edebildiğimiz kadarıyla en az 41 mahpus yaşamını yitirdi ve bunların 24’ü hastalıkları nedeniyle vefat etmiştir. Ancak hapishanelerdeki tüm hak ihlallerinde olduğu gibi yoğun bilgi/veri eksikliği nedeniyle gerçeğin bunun çok üzerinde.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 02.01.2023 tarih ve 20/1 nolu genelgesi ile sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile kişilerin cezalarının hafifletilmesi veya kaldırılması hakkında işlemler konusunda yeni kriterler getirilmiştir. Ancak gelinen aşamada bu genelgenin hapishanelerde tüm ileri yaşta ve ağır hasta mahpusları kapsamadığı uygulamalarda ortaya çıkmıştır. Anayasal olarak garanti altına alınmış olan eşitlik ilkesi yok sayılarak bu genelge çok az mahpus için işletilmiş olup, hapishanelerde yaşamını devam ettiremeyen mahpuslar için kapsamlı bir çalışma yürütülmemiştir. Mahpusların sağlık hakkı kapsamında; halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının ve kolluk güçlerinin takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. Hasta mahpusların infaz ertelemesi önündeki “toplum güvenliği bakımından tehlike” kriteri kanundan çıkarılmalıdır.”
Çözüm önerileri şöyle sıralandı:
“*Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir. Hapishanelerin denetiminde başta meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kuruluşların yer alacakları şekilde yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
*Yeterli ve sağlıklı beslenmek temel insan hakkıdır. Sağlık sorunları olan mahpuslar, doktorlarca reçete edilmiş yiyecekleri alma hakkına sahiptirler. Hapishane idareleri tarafından hasta tutuklu veya hükümlülere diyete uygun yemek sağlanmalıdır.
*Hapishanelerdeki sağlık personeli sayısı arttırılmalıdır. Hastaların havasız, kışın soğuk, yazın sıcak ringler ile hastaneye sevk edilmesi, hastane önlerinde ringler içerisinde saatlerce bekletilmesi uygulamalarına son verilmelidir. Ağır hastaların ring araçları ile değil ambulansla hastanelere sevki sağlanmalıdır. Tek kişilik ring aracı tamamen kaldırılmalıdır.
*Hastaların revire çıkarılmaları, hastaneye sevkleri hızlandırılmalıdır. Teşhis, tedavi ve kontrollerinin uzman hekimler tarafından yapılması sağlanmalıdır.
*Kelepçeli muayene ve tedavi yöntemi uygulamasından vazgeçilmelidir. Bu uygulama nedeniyle birçok hasta mahpusun tedavisi yapılamamaktadır. Avrupa İşkencenin ve İnsanlık-dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT) Genel Raporu’nda da kelepçeli olarak tedavinin uygun olmadığı vurgulanmaktadır.
*Uluslararası ve ulusal kanunlardan da anlaşılacağı üzere, mahpusların yeterli tıbbi yardım görme hakları mevcuttur. Bununla birlikte, mahpuslar insanlık onuruna saygılı bir biçimde muamele görme ve yaşama hakkına sahiptir. Fakat büyük bir sorun olan ve kamuoyunun vicdanını kanatan hasta mahpusların yaşamış oldukları sorunlar çözüm üretilmeden ortada durmaktadır. Teşhis ve tedavisi yapılmadan adeta işkence çektirilen, hapishanede hayatını kaybeden ya da ölümüne ramak kala bırakılıp kısa sürede hayatını kaybeden insanların olduğu bir toplum, adalete olan inancını da kaybeder. Türkiye hapishanelerinde bulunan hasta mahpusların acil ve kalıcı tedavileri yapılmalı, hapishane koşullarında tedavisi yapılamayan/yapılmayan hasta mahpusların da acilen infazları durdurulmalıdır.”