İşçi Emekçi Kadın Komisyonları (İEKK), ücretsiz kreş hakkı kampanyası için İstanbul Mecidiyeköy Eğitim-Sen 3 nolu Şube’de basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında, “Tüm işyerlerinde ve OSB’lerde ücretsiz, nitelikli 7/24 açık kreş istiyoruz” pankartı asıldı. İEKK, “İşyerlerinde, fabrikalarda kreş araştırma anketi” kapsamında 215 kişi ile yaptığı anket sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.
“Çocuk bakımı toplumsal bir sorumluluk”
İEKK kreş kampanyası hakkında bilgi veren İEKK temsilcisi Elif Alçınkaya, çocuk bakımının kadının yükümlülüğünde olmadığını ve toplumsal bir sorumluluk olarak ele alınması gerektiğini söyledi. Alçınkaya, “İşçi Emekçi Kadın Komisyonları (İEKK) olarak ocak başında ‘kreş hakkı’ başlığıyla çalışmayı gündemimize aldık. “Tüm işyerlerinde, OSB’lerde ve mahallelerde 7/24 açık, nitelikli, ücretsiz kreş istiyoruz” talebiyle bir çalışma yürüttük. Biz kreş gündemli çalışmaya başlarken fabrikalarda, sanayi havzalarında, işyerlerinde bir mücadele gündemine dönüşmesi öncelikli hedefimizdi. Kreşe dair hakların ne kadar bilindiğini, tarihten bugüne nasıl mücadeleler verildiğini, sendikal alanda bu talebe dönük çalışmaları inceleyen bir süreç ördük. Çocuk bakımının kadının yükümlülüğü olmaması gerektiği ve toplumsal bir sorumluluk olarak ele alınması yönlü bir bilinç oluşturmak önemli bir yerde duruyor” dedi.
Kreş talebi hakkında bilinçlendirilme gerekiyor
Alçınkaya, kadın işçiler başta olmak üzere toplumun kreş hakkı konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Alçınkaya,“İki buçuk ay, bu yönlü hem saha-anket çalışması hem de deneyimlerin araştırılması çabası ile hareket ettik. Fabrika önlerinde, birçok sanayi bölgesinde, kent merkezlerinde yaygın bir şekilde bildiri dağıtımları, stikır ve duvar gazeteleri yaptık; standlar açtık. Online ve yüz yüze anket çalışması yaptık, fabrika-OSB-sanayi bölgelerindeki kreş durumunu ve işçilerin kreş hakkını nasıl ele aldığını araştırdık. Çalışma sırasında tanık olduğumuz şu ki kadın işçiler başta olmak üzere işçi ve emekçiler kreş hakkı konusunda birçok hak için olduğu gibi bilinçsiz. Kadın işçiler başta olmak üzere toplumun bu talep konusunda bilinçlendirilmesi ilk adım olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.
“Eşit işe eşit ücret alamıyoruz”
Kadın işçilerin, erkek işçiler ile aynı işi yapmasına rağmen eşit işe eşit ücret almadıklarına dikkati çeken Alçınkaya, “Kadın işçi ve emekçiler olarak çalışma yaşamında birçok sorun ile karşı karşıyayız. Aynı işi yaptığımız erkeklerden daha düşük ücret almak, baskı, mobbing, taciz, iş kazaları, güvencesiz ve esnek çalışma gibi birçok sorun yaşıyoruz. Kreş hakkımızın gaspı da bunlardan biri. İşçi sınıfının ve bir parçası olan kadın işçilerin geçmiş mücadele deneyimlerine ve güncel örneklere baktığımızda kreş hakkının patronlar tarafından bahşedilmediğini, kadın işçilerin inisiyatifiyle kadın-erkek işçiler olarak kazanıldığını görüyoruz. Cibali Tekel fabrikasından Kadıköy Belediyesi çalışanlarının kazandığı ücretsiz kreşe kadar pek çok örnek bize bu gerçeği göstermektedir” diye belirtti.
İhtiyacı karşılamıyor
Kamu kurumlarında kreşlerin büyük oranda kapatıldığını söyleyen Alçınkaya, kreşlerin oldukça sınırlı sayıda olduğunun altını çizdi. Yalçınkaya, “Yerel seçim dönemindeyiz. Kreş, seçim vaatlerinin öne çıkan taleplerinden biri. Özellikle düzen partileri, başta kreşler olmak üzere vaatler için birbirleriyle yarışmaya çalışıyor. Kreş konusunda gerçek tablo şu; kamu kurumlarında yıllar içerisinde kreşler büyük oranda kapatılmış durumda. Son dönemde belediyeler tarafından açılan kreşlerin sayısı toplam ihtiyacı karşılayamayacak kadar az. Belediye çalışanlarının çocuklarına öncelik veriliyor. Bu durumda kreş kontenjanı o bölgede yaşayan diğer emekçilerin çocuklarına yanıt vermekte çok sınırlı kalıyor, hatta kimi belediyeler kendi çalışanları için bile yeterli olamayabiliyor. Büyük çoğunluğu sadece gündüz açık, çoğunluğu vardiyalı çalışan işçilerin ihtiyacına yanıt vermiyor” dedi.
Patronlar kreş açmak yerine ceza ödemeyi tercih ediyor
Yasal olarak kreş açmak zorunda olan patronların kreş açmadığını bunun yerine ceza ödemeyi tercih ettiğinin altını çizen Alçınkaya, “Fabrikalara ve OSB’lere baktığımızda kreş açısından yasal yükümlülükler patron tarafından yerine getirilmiyor. Patronlar yasal olarak kreş açmak zorunda oldukları 150 kadın işçi olduğunda kreş açmak yerine ceza ödemeyi tercih ediyor. Kreş açma sorumluluğundan kurtulmanın bir hamlesi olarak da kadın işçi sayısını 149’da bırakıyorlar. Kreş açmayan fabrikaların bir kısmında kreş yardımı yapılıyor ama kreş ücretlerini karşılamaktan uzak bir düzeyde” dedi.
“İşçinin kendi çabasına bırakılmış durumda”
Alçınkaya, Çalışma Bakanlığı OSB’lere dönük politikalarını sıralarken ‘Her OSB’ye bir kreş’ dese de çok sınırlı ve ihtiyacı karşılamaktan çok uzak olduğunu söyledi. Alçınkaya, “Birkaç örneğin dışında üretilmiş bir çözüm yok. OSB’lerin bir kısmında özel kreş örnekleri karşımıza çıktı. Bunların bir kısmı ile fabrikalar anlaşma yapsa da büyük çoğunluğu işçinin kendi çabasına bırakılmış durumda. Büyük oranda maddi yükümlülük işçilerin üzerinde.Kreş örneklerinde karşımıza çıkan bir sorun alanı da genellikle 3 yaşın üzerinde çocukların kabul ediliyor olması. Doğumdan sonra kadınların iki aylık izni var. Ayrıca bir sene de ücretsiz izin kullanabiliyor. Normalde kreşin 0-6 yaş çocuklar için planlanması gerekirken kadınlar izin sürelerinin sonrası için çözümsüz bırakılıyor” diye ifade etti.
Acil bir ihtiyaç
Kreşlerin acil bir ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Alçınkaya, “Kreş, fabrikalarda-işletmelerde ve OSB’lerde olması gerektiği gibi yaşam alanı olan mahallelerde de olması gerekir. Kreş çalışma saatlerine uygun olmadığından aile yakını ve komşusu kreşe gönderme ve karşılama ile ilgilendiğinden; Kreş çalışma saatlerine uygun olmadığında aile yakını ve komşusu çocukların kreşe götürülmesi ve karşılanması ile ilgilenmek zorunda kalıyor. Bu nedenle üretim alanlarının şehir dışına taşındığından kreşlerin mahalle içerisinde kurulması da fabrika ve OSB’ler kadar ihtiyaçtır” diye konuştu.
“Çocukların bakım yükü kadın emeği üzerinden karşılanıyor”
Çocuk bakımının kadının sorumluluğunda olmadığını belirten Alçınkaya, kadınların çalışma hayatından uzaklaştırıldığını söyledi. Alçınkaya, “Kreşlerin, çocuk bakım evlerinin olmaması, çocuk bakımının sadece kadının yüklenmesi gereken bir iş olarak görülmesi kadının çalışma yaşamının dışında kalmasına neden olmaktadır. Eğer kadın çalışıyor ise çocuk bakımı yine kadın işçinin ailesinden veya yakınlarından bir kadının üzerine almaktadır. Her halükârda çocukların bakım yükü ücetsiz, ücretli kadın emeği üzerinden karşılanmaktadır” dedi.
“Mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz”
Alçınkaya, kreş hakkı için mücadele edeceklerinin altını çizerek tüm emekçileri şu sözler ile mücadeleye çağırdı; “İşçi Emekçi Kadın Komisyonları olarak, kadın işçi ve emekçilerin çalışma yaşamına katılımı ve çocukların eğitimi için yaşamsal önem taşıyan bu talepler için önümüzdeki süreçte de mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Fabrikalarda, işyerlerinde, OSB’lerde ve mahallelerde kreş hakkının kazanılması için emekçi kadın mücadelesi veren öznelerin, sendikal güçlerin ve emek örgütlerinin birlikte mücadele vermesi gerektiğine inanıyor, ortak mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.”
İEKK, çözüm önerilerini ve taleplerini şu şekilde sıraladı
*Tüm fabrikalara/işyerlerine, OSB’lere ve mahallelere 7/24 açık, ücretsiz, nitelikli kreşler açılmalı
*Kreşler sayı sınırlaması olmadan kadın ve erkek tüm işçilerin çocuklarını kapsamalı
*Kreş yükümlülüğünü yerine getirmeyen kapitalistlere cezalar caydırıcı olacak şekilde artırılmalı
*Çocuk bakımının toplumsallaştırılmalı
İEKK Kreş Araştırma Anketi Sonuçları’na göre
Ocak ayı başından itibaren “İşyerlerinde, fabrikalarda kreş araştırma anketi” kapsamında 215 anket gerçekleştirdi. Anketlerin bir kısmı yüz yüze, bir kısmı ise online olarak yapıldı. Ankete 83 farklı fabrika, 8 farklı hastane, 4 farklı belediye ve farklı iş kollarındaki 21 işyerinden katılım oldu. Fabrikalar, hastaneler ve belediyelerin bir kısmında işçiler toplu olarak anketi doldurdular. Fabrikaların haricinde hastanelerden, belediyelerden katılım öne çıktı. Ankete katılanlara 22 soru soruldu. Anket çalışması başta, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli (Gebze, İzmit, Dilovası), Tekirdağ (Çerkezköy, Ergene) olmak üzere toplam 19 ilde gerçekleştirildi.
Yüzde 10’u çalıştıkları işyerinde kreş olduğunu belirtti
Ankete katılanların yüzde 64’ü çocuğunun olduğunu belirtti. Katılanların yüzde 48’inin 1, yüzde 39’unun ise 2 çocuğu bulunuyor. Yasal düzenlemelere göre 150 ve daha fazla kadın çalışanı olan işyerlerinde kreş açma zorunluluğu bulunuyor. Ankete katılanların yüzde 47’si 150 kadın çalışandan fazla kadının olduğu işyerlerinde çalıştığı görüldü. Ankete katılanların yüzde 10’u çalıştıkları işyerinde kreş olduğunu belirtti. Kreş olduğunu belirtenlerin yarıdan fazlası belediye ve hastanelerde çalışanlardan oluşuyor. Yüzde 7’si de kreş yardımı aldığını belirtti. Kreş yardımı aldıklarını söyleyenlerin çoğunun aldıkları kreş paralarının aylık kreş masrafını karşılamaktan uzak olduğu görüldü. Ankete katılanların yüzde 47’sinin işyerinde yasal olarak kreş açma zorunluluğu bulunmakta ancak bu işyerlerinde de kreş olma durumunun ise yüzde 11’dir.
Ankete katılanların çoğu 8.000 TL kreş ücreti ödüyor
Kreşe yollayanların kreş ücreti ile ise 1.650 TL ile 13.000 TL arasında ücret ödediği belirtildi. Ankete katılanların çoğu 8.000 TL kreş ücreti ödediği vurgulandı. Ankete katılanların yüzde 73’ü kreşle ilgili yasal haklarını bilmediğini belirtildi. Sendikalı işçilerin bu soruya verdikleri cevap incelendiğinde oranın yüzde 77’ye çıktığı görüldü. Bu sonuç sendikalı işyerlerinde kreş hakkı bilinci ve mücadelesinin olmadığı ya da çok zayıf olduğuna bir gösterge olarak yorumlandı.
İEKK, anketin öne çıkan sonuçları ise şu şekilde sıralandı
*Anket başta sanayi kentleri olmak üzere 19 ilden ve başta metal fabrikaları olmak üzere 83 fabrikadan, 8 farklı hastane, 4 farklı belediye ve farklı iş kollarındaki 21 işyerinden katılım olmuştur.
*Anket sonuçları yasal zorunluluğun olduğu yerlerde dahi kreşin, emzirme odasının olma durumunun çok düşük olduğunu göstermektedir. Sendikalı, sendikasız fark etmeksizin işçiler arasında yasal hakların bilincinde olma düzeyi çok düşüktür.
*Ankete katılanların sendikal örgütlülük düzeyi Türkiye ortalamasının üzerindedir. Ancak bu durumun kreş hakkıyla ilgili kazanımlara yansıdığını söylemek mümkün değildir. Sendikalı işyerlerinde kreş olma durumu genele göre yüzde 8 daha fazladır. Toplu sözleşmelerde kreş ile ilgili bir hükmün olma durumu da ancak yüzde 20’de kalmıştır. Cevaplar sendikalı çalışmanın kreş hakkıyla ilgili önemli bir ayrım yaratmadığını göstermektedir.
*Ankete katılanların tamamına yakını kreş hakkının sadece kadın üzerinden değil tüm çalışanlar üzerinden tanımlanması gerektiği eğilimindedir.
*Ankete katılanların hemen hemen yarısı kreşlerin fabrika/işletme içerisinde açılmasını talep etmiştir. Bunu mahalleler, sonrasında OSB takip etmektedir. Ankete katılanlar arasında işyerinde kreş olmadığı ve özel kreşler pahalı olduğu için eşinin çalışamadığını belirtenler olmuştur. Ayrıca bazı işyerlerinde kreş olmasına rağmen vardiyalı çalışmadan kaynaklı bu haktan yararlanamadığını söyleyenler olmuştur. Kreş yaşında çocuğu olan kadınların bir aile yakını ücretsiz baktığı takdirde çalışabildiği dikkat çekmektedir. Ankete katılanlar arasında çocuğunu kreşe yolladığını söyleyenler ancak yüzde 25’te kalmıştır. Anket sonuçlarından fabrikalarda/işletmelerde, OSB’lerde ve mahallelerde 7/24 açık, ücretsiz, nitelikli kreşlerin yaygınlaşmasının bir ihtiyaç olduğu görülmektedir.