İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 786. haftasını Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, DEM Parti Diyarbakır İl Eş başkanı Pınar Sakık, DEM Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Adayı Doğan Hatun, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde İstanbul’da 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Yakınları Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz hikâyeyi paylaştı. Akdeniz, “Kaç yıl geçerse geçsin tüm kayıplarımız için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz. Cüneyt Aydınlar 90’ların başında Diyarbakır’daki ailesinin yanından üniversite eğitimi için İstanbul’a gitti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyken 20 Şubat 1994 tarihinde bir arkadaşı ile buluşmak için Bakırköy/İncirli’de bulunan Ömür Durağı’na gitti. Burada Terörle Mücadele polisleri tarafından bir operasyon kapsamında gözaltına alındı. Bu operasyonda gözaltına alınan on dört kişi gibi Cüneyt de Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Yedi gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı” dedi.
Akdeniz, hikâyenin devamında şu ifadelere yer verdi: “28 Şubat 1994 tarihinde akşam saatlerinde, Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli polisler, Cüneyt’i Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na götürdü. Mahalle sakinleri otuz kadar polis eşliğinde elleri kelepçeli olarak getirilen Cüneyt’in kanlar içinde olduğunu, bir bacağının kırık olduğunu ve ayakta duramadığını gördüler. Polisler, mahalle sakinlerinin ‘yürüyemez halde’ olduğunu söyledikleri Cüneyt’in yer gösterme esnasında ‘dur’ ihtarına uymayarak kaçtığına ve arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayıp firar ettiğine dair bir tutanak düzenledi.
Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulan 14 kişi tutuklanıp hapishaneye gönderildi. Bu kişiler 17 Mart 1994 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamada, Cüneyt Aydınlar’ın 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındığını ve onu 2 Mart 1994 tarihine kadar gözaltında gördüklerini söylediler. Ağır işkence gören Cüneyt’in 2 Mart 1994 tarihinde, kendisine ‘ölmeye hazır mısın? Ölmeye gidiyorsun’ diyen altı polis tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden çıkarıldığını ve kendisini bir daha görmediklerini açıkladılar. Ailenin başvurusu üzerine İHD avukatları olayı araştırdı. 25 Mart 1994 tarihinde İHD İstanbul Şubesi bir basın açıklaması yaparak Terörle Mücadele Şubesi’nin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar’ı kaybettiğini duyurdu ve İçişleri Bakanlığı tarafından konuyla ilgili açıklama yapılmasını talep etti.
“Cüneyt Aydınlar’a ne oldu?”
Ailenin ve İHD’nin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü polislerin beyanı dışında hiçbir dayanağı olmayan ‘Cüneyt Aydınlar’ın yer gösterme esnasında ellerinden kaçtığı’ iddiasını sürdürdü. Cumhuriyet Savcısı olayı soruşturmak yerine polisin firar senaryosunu esas alarak Cüneyt hakkında yakalama kararı çıkardı. Hâkim, polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi. Cumhuriyet Savcısı zaman aşımını gerekçe gösterip şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi. 786’ncı haftamızda Menekşe Aydınlar’ın ‘30 yıl oldu bilmeye hakkım var; oğluma, göz bebeğime ne oldu’ sorusunu hem devleti yönetenlere ve hem de adli makamlara soruyoruz Cüneyt Aydınlar’a ne oldu?
Anayasadan, yasalardan, evrensel hukuktan bahsetmenin hiçbir karşılığının olmadığı bu ağır koşullarda hukuku savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Biliyoruz ki insanı çaresizliğe sürüklemeyi amaçlayan bu koşulları aşmanın, barışı, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü yakalamanın başka da bir yolu yok. Gözaltında kaybedilişinin 30’uncu yılında bir kez daha maddi gerçeği açığa çıkartacak etkinlikte bir soruşturma-kovuşturma yapılması ve faillerin işledikleri ağır suçla orantılı biçimde cezalandırılması talebimizi tekrarlıyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin Cüneyt Aydınlar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Açıklama, 1 dakikalık oturma eylemi ile son buldu.