Adana’da Emek ve Özgürlük İttifakı, dün Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda “Şimdi Emek ve Özgürlük Zamanı” şiarıyla halk buluşması düzenledi. Etkinliğe, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu üyesi Perihan Koca, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, Türkiye İşçi Partisi (TİP) MYK üyesi Yunus Başaran ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Dönem sözcüsü Barış Kayaoğlu katıldı.
Buluşma saygı duruşu ve divan seçimi ile başladı. Etkinlikte ittifak, cemaat, tarikat, siyaset eliyle çocukların istismarına göz yuman bu düzeni değiştirmek için birleşme çağrısı yaptı. Etkinlikte Kürtçe ve Türkçe ittifakın güncel gelişmelere dair bildirgesi okundu. Bildirgede, açlık sınırında yaşamak zorunda bırakılan, işsiz, güvencesiz, geleceksiz, her geçen gün daha da yoksullaşan milyonlarca emekçiyi oyunu bozmak için birleşmeye çağrısı yapıldı.
Ücretler artırılmalı
Asgari ücrete değinen EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, 8 TL açlık sınırı karşısında 5 bin 500 TL asgari ücretle emekçilerin yaşamını sürdürdüğünü belirterek, “Bu asgari ücreti bu ülkede yaşayanların yarısı alıyor. Ülkenin yarısı açlık sınırının altında yaşıyor. Şimdi zam yapacaklar. O zamlar yüksek enflasyonla eritiliyor. Bizim enflasyonumuz sıcak savaş yaşayan ülkelerle bile kıyaslanamayacak kadar yüksek. Bu asgari ücrete zam yetişmez durumda. Bu enflasyon halkı ezmeye devam edecek. Her ay zam geliyorsa işçilerin ücreti her ay arttırılmalıdır” dedi. Bu ülkede işçi sınıfının iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğine dikkat çeken Öztürk, “İşçiler tamamen kar hırsı ile çalıştırılıyor. Sağlık, iş güvencesi yok. Bunun getiren iktidar kömür alanında, madencilik alanında devletin geriye çekilip, kar mantığı güden özel sektörün öne sürülmesini savundular. Ölümlerin sebebi bundandır. Bu nedenle önümüzdeki zamanda kamulaştırmaları düşünülmelidir. Yoksa işçilerimiz ölüp gidiyor” diye konuştu.
‘Çocuğu gelin yapan bu sistemi değiştirmeliyiz’
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, Hiranur Vakfı Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını müridiyle evlendirerek istismara maruz bırakması ile gündeme gelen çocuklara yönelik istismara her konuda yorum yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sessiz kaldığını anlattı. Başkavak, “Günlerdir bütün bir ülke olarak, 6 yaşındaki çocuğa istismarı konuşuyoruz. Her konuda bağıra bağıra konuşan İçişleri Bakanı suspus. 21 yıllık iktidarında her seferinde üç çocuk isteyen Erdoğan çocuklar istismara uğrarken suspus. Siyasi iktidarın politikalarını dini motiflerle bezeyerek her konuda fetva veren Diyanet işleri başkanlığı söz konusu tarikat ve cemaat yurtlarında ve evlerindeki çocuk istismarı olunca, suspus olup ‘son günlerde kamuoyunu meşgul eden, çocukların küçük yaşta evlendirilmesi’ diyerek geçiştiriyor. Çocuğu gelin yapan bu sistemi değiştirmeliyiz. Cumhurbaşkanından bakanına, diyanetinden yargısına devlet aygıtı sessiz kalabilir ama biz sessiz kalmayacağız. Çünkü çocuklar uyurken sesiz olunur. Ölürken ya da istimrara uğrarken değil” diye belirtti.
‘Eşitliği özgürlüğü getireceğiz’
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, ülkeye eşitliği ve özgürlüğü getireceklerini belirterek, “Biz bu ülkeye kadınların eşit adil yaşayabileceği, canının derdine düşmediği, taciz ve tecavüz korkusu yaşamadığı bir ülkeyi bir kuracağız. 6 yaşındaki çocukların istismara uğramadığı, istismarcıların hesap verdiği ülkeyi biz kuracağız. Kürtlerin bu ülkede barış içerisinde yaşayabileceği, Kürtlere savaş açan değil Kürtlerin haklarını tanıyan adil ve eşit bir yaşamı sağlayan, Kürtlerin dilini kültürünü kabul eden bir sistemi ve onurlu barışı biz kuracağız. Onurlu barışı Emek ve Özgürlük İttifakı ile biz kuracağız. İşçinin, emekçinin sömürüsünün hesabını sorup alternatifi biz sunacağız. Kayyımları gönderip belediyeleri gerçek sahiplerine biz temsil edeceğiz. Engellilerin önünde iktidarın oluşturduğu engelleri biz kaldıracağız. İktidarın nefret öznesi haline getirdiği mültecilerin yaşadığı drama son verip onurlu bir barışı kurarak ortak yaşamı hep beraber kuracağız. Gençler geleceğini bu ülkede görecek, bu ülkeden kaçma arayışında olmayacak. Bunu hep beraber Emek ve Özgürlük İttifakımız, kadınların dayanışma ve ittifakıyla, emekçilerin dayanışma ve ittifakıyla, Kürtlerin birlikteliği ve ittifakıyla biz kuracağız. Yolumuz açık olsun” dedi.
‘Türkiye her türlü hak gaspında zirvede’
SMF Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu ise, “2022 yılında açıklanan Dünya Eşitsizlik Raporuna göre; gelir dağılımında dünyanın en eşitsiz ülkelerinden biri Türkiye. Sansür, yolsuzluk, sömürü, yoksulluk, cinsiyetçilik, istismar ve her türlü hak gaspında ise bu ülke hepimizin bildiği gibi zirvede. Hegemonyasını eşitsizlik, sömürü, gasp ve korku üzerinden sürdüren yasakçı bu iktidar zihniyeti, toplumsal hakları alaşağı edip başta kendilerinin ve daha sonra yoksulların gelirinin en az 23 katına sahip olan %10’luk zengin zümrenin hissesini arttırmak derdinde. Bugün iktidarın en güncel gerici pratiğini; 6 yaşında bir çocuğun yıllarca istismara uğramasını araştırmak için hukuksal süreç başlatmak yerine, istismarı teorize eden tarikatçıların ekranlara çıkarılıp yol verilmesiyle, meşru gösterilmesiyle görüyoruz, tabi yine aynı istismarı gündeme getiren gazetecilerin ise hedef gösterilmesiyle de gericiliğin maşası olan yasakçı zihniyeti görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kayaoğlu’nun konuşmasının devamı şöyle;
‘Mecbur değiliz’
Faize 565 milyar, çiftçiye 54 milyar ayıran bir bütçe, Kur korumalı zenginlere sahip çıkan bir bütçe, işçiden, emekçiden yoksuldan alıp zengine veren bir bütçe, eğitime, bilime, istihdama değil savaşa yatırım yapan bir bütçe, bıçağın keskin ucunu emekçiye doğrultup krizin faturasını dar gelirliye, kamu çalışanına, işçiye emekçiye, köylüye ödetecek bir bütçe, Eğitime, sağlığa, ücret artışına daha az pay verip yoksulluğu ve işsizliği artıracak bir bütçe, ana paradan çok faiz ödeyen ve yoksullaşma programını marifetmiş gibi sunan hükümet daha çok borçlanıp halkı daha fazla soydurtmak için savaştan bile medet umuyor… Dünya ve insanlık geri dönüşümsüz biçimde bir avuç kapitalist talancı tarafından uçuruma/karanlığa sürükleniyor. Ülkemizde MHP-AKP iktidarı coğrafyamızda yaşayan halka, tarihte görülmedik fiyat artışlarını, baskıyı, inkârı, doğa talanını, işten çıkarmaları, yoksullaşmayı, işkenceyi, kutuplaşmayı, baskıyı, yandaşlığı yaşatıyor. Bunları yaşamaya hiçbirimiz mecbur değiliz! Hakları gasp edilen işçi ve emekçiler bunlara mecbur değil, Şiddete, istismara maruz bırakılan kadınlar, LGBTİ+’lar, çocuklar bunlara mecbur değiliz. Zamlar, savaşlar, baskılar ve kutuplaştırmalar üzerinden işçi, solcu, alevi, Kürt, kadın ve LGBTİ+ düşmanlığından geçinen iktidar dünya gericiliğiyle yarışıyor. Bu gericiliği yaşamaya hiç birimiz mecbur değiliz. Daha adil, eşit , özgür bir ülke ve dünya inşa edebiliriz.
‘Söz, yetki ve kararın işçi ve emekçi meclis komün ve konseylerinde olduğu bir yaşamı inşa edebiliriz‘
Halkın temel hakları olan sağlık, eğitim, barınma, iletişim, ulaşım hakkının parasız kamu gelirleri üzerinden planlanmasını sağlayabiliriz. Daha da önemlisi artık sermaye partileri içinde tercih yapmaya mecbur olmadan kendimizi, kentimizi, ülkemizi, ekonomimizi yönettiğimiz, kendi kaderimizi kendimiz çizdiğimiz söz, yetki, kararın işçi ve emekçilerde olduğu söz, yetki ve kararın işçi ve emekçi meclis komün ve konseylerinde olduğu bir yaşamı inşa edebiliriz. Buna inanıyoruz. Bir arada durmakta ısrar ederek tüm sorunlarımızı aşabiliriz, ırkçılığın, cinsiyetçiliğin, sömürünün olmadığı eşit, özgür, adil ve demokratik bir dünyada yaşayabiliriz! Emek ve Özgürlük ittifakının bu konuda atılmış önemli bir adım olduğuna inanıyoruz, çıktığımız bu yolda birlikte yol alacak, birlikte başaracağız.
‘Emek ve Özgürlük İttifakı bu ülkenin soluk borusu’
TİP MYK üyesi Yunus Başaran, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına değindi. Türkiye’deki problemlerin başında işsizlik ve yoksulluk geldiğini ifade eden Başaran, işsizliği yaratan sistemin işsizliği bitireceğini bitirmenin hayalcilik olduğunu dile getirdi. Türkiye nüfusunun en zengin yüzde birlik kesiminin Türkiye’deki paranın yüzde 53’ünü aldığını belirten Başaran, bu sistemden yoksulluğu bitirmesini, kapitalizmin kendi kar hırsından kaynaklanan çevre sorunlarını çözmenin bu sistem içerisinde mümkün olmadığını söyledi. Savaş politikaları ile emekçileri farklı bloklara iten, savaştan beslenen sistemin barışı, eşit yurttaşlığı tesis etmesini beklemenin güç olduğunu ifade eden Başaran, “Biz bunu zorlayacağız. Barışı elde etmek için elimizden geleni yapacağız ama bizlerin bu bilinçle hareket etmesi gerekir. Emek ve Özgürlük İttifakı bu ülkenin soluk borusu olmak zorundadır” dedi.
‘Saltanatları yıkacağız’
Son olarak konuşan TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi Perihan Koca, Cumhur İttifakı’nın holdinglerin, cemaatlerin ittifakı olduğunu belirterek “Öteki tarafta temiz para diyen sermayenin ittifakı var. Buradan bir kez daha söyleyelim ki halkımız bu iki ittifaka da mahkum bırakmayacağız. Halkı faşizme de sermeyenin restorasyonuna da teslim etmeyeceğiz. Çünkü burada halk var, Emek ve Özgürlük İttifakı var. Onlar böyle gelmiş böyle gider sanıyorlar. Onlar sanıyorlar ki halk çaresiz. Buradan bir kez daha ifade edelim. Hayır çare de , umut da burada. Bizim çözümümüz net. Sermayenin tam karşısında, halkın yanında bir seçeneği savunuyoruz. Krizin faturasını biz ödemeyeceğiz. Halkın ihtiyaçlarını kamulaştıracağız. Eşit yurttaşlığı, laikliği kazanacağız. Kürt sorununda barışçıl çözümü biz getireceğiz, işçi cinayetlerini de kadın cinayetlerini de biz durduracağız. Biz saray saltanatını yıkacağız” dedi.