Azadi Hareketi binasındaki toplantıya, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, Azadi Hareketi Sözcüsü Ayetullah Aşiti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer katıldı.
“Saldırı Kürtleri yok etme politikasının bir parçasıdır”
Ortak metnin Kürtçesini ÖSP Genel Başkanı Çiftyürek Türkçesini ise DBP Eş Genel Başkanı Arslan okudu. Açıklamada, “Türk devleti yıllardır Türkiye’de, son süreçte de Kürdistan’ın üç parçasında Kürtlere karşı şiddetli ve pervasızca bir savaş yürütmektedir. Bu savaşın temel amacı Kürtlerin Kürdistan’da özgürlük, bağımsızlık ve kendi kendini yönetme mücadelesinin önünü kesmektir. Şu da çok iyi bilinmelidir ki Türk Devleti’nin Efrîn’e yönelik geliştirdiği bu saldırı Kürtleri yok etme politikasının bir parçasıdır. Kürt halkı kendi toprakları üzerinde yaşayan en eski yerleşik halklarından birisidir. Kendi toprakları üzerinde bütün halkların olduğu gibi Kürt halkının da toplumsal, tarihi ve siyasi olarak kendisini yönetme hakkı vardır. Bu hakka sahip çıkma başta Kürt halkının kendisi olmak üzere, tüm demokrasi güçlerinindir.” ifadelerine yer verildi.
“Saldırı hepimize karşı yapılmaktadır”
Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı; “Biz Kürdistani parti ve örgütleri olarak bu saldırıları reddediyoruz ve biliyoruz ki bu saldırılar iddia edildiği gibi sadece Efrîn veya bir kesime karşı değil, hepimize karşı geliştirilen saldırılardır. Burada siviller ve çocuklar katledilmektedir ve ülkemiz yok edilmektedir. Bizlerin hak ve özgürlüklerimize karşı geliştirilen bu saldırılara karşı elimizden gelen tüm çabamızı göstereceğimiz bilinmelidir.
Buradan AKP Hükümetine sesleniyoruz; şimdiye kadar bu ülkede Kürtlere karşı yürütülen yok sayma ve savaş politikalarıyla hiçbir sorun çözülmemiştir. Bu politikalarda ısrar etmenin bölgede hiçbir sorunu çözmediği ve çözmeyeceği de bir gerçekliktir. Türk devleti bölgede yaşayan Kürt halkı ve diğer halkların temsilcileriyle barış ve diyalogu esas alarak sorunları çözme yolunu seçmelidir. Bu yöntem seçilmezse toplumlar arası sorunlar gittikçe derinleşecek ve büyüyecektir. Her zaman barış ve huzurdan bahsedenler, barış ve huzur yöntemlerini devreye sokmak zorundadırlar, savaşı değil.”
“Kürt halkının kendisini ve topraklarını koruma hakları vardır”
Açıklamada son olarak, Efrin’e saldırıya sessiz kalan devletlerin tavrının kabul edilemeyeceği belirtildi ve şunlar söylendi;
“DAİŞ çetelerine karşı yürütülen savaşta Kürdistan savaşçılarının gösterdiği kahramanlık tüm dünyada ve özellikle de batı ülkelerinde takdir edilen bir durum oldu. Ancak Kürdistani güçlere saldırılar olduğunda ise aynı devletlerin sesleri çıkmamakta ve seyirci kalmaktadırlar. Bu tutum kabul edilebilir vicdani, insani ve demokratik bir tutum değildir. Nasıl ki her halkın kendi çıkarları ve hakları varsa, Kürt halkının da kendi toprakları üzerinde doğal ve meşru yollardan kendisini ve topraklarını koruma hakları vardır.
Bu temelde tüm vicdan sahibi kişi, kurum, toplum kesimleri ve tüm dünya devletleri, AKP Hükümetinin bu insanlık dışı saldırılarını durdurmaya çağırıyoruz. Efrîn’e dönük yapılan bu işgal girişimine karşı tüm Kürdistan halkını, demokratik eylem ve etkinliklerini yükseltmeye çağırıyoruz”
