Hayata geçirilmesi önerilen dokuz maddelik önlem şu şekilde:
* Meclis’te kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonların hızlıca kurulsun.
* Yıllardır bekletilen Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı’nı uygulanmaya başlasın.
* Bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütülsün ve bu çalışmalar kamu idaresi tarafından desteklensin.
* Evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini ve çocuğun üstün yararını esas alan hukuk güvenliğinin sağlandığı yöntemler belirlensin.
* Çocuğa dönük şiddeti önleme planları hazırlansın.
* Çocuk ihmal ve istismarını önleyici çalışmaların yanı sıra bu tür davranışlarla karşı karşıya bulunan çocukların tedavisini amaçlayan programlar hazırlansın.
* Ailelerin, çocuk gelişimi ve psikolojisi konularında da bilinçlendirilmesinin yanı sıra çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, çocuk hakları konusunda bilinçlendirilmesi için aile temelli, okul temelli ve toplum temelli programlar hazırlansın.
* Çocuğun ekonomik sömürüsünün engellenmesi için ekonomik eşitsizlik ortadan kaldırılsın.
* Sorun bütün yönleriyle değerlendirilerek, kalıcı çözümü için kamu otoritesi ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar gerekli çalışmaları yapmalı.
Baronun TÜİK verilerinden aktardığı 2008 ile 2016 yılları arasındaki kayıp başvuru rakamlarına göre,
2008 yılında 4 bin 517
2009 yılında 5 bin 81
2010 yılında ise 8 bin 81
2011 yılında 10 bin 67
2012 yılında 12 bin 474
2013 yılında 16 bin 218
2014 yılında 18 bin 696
2015 yılında 17 bin 706
2016 yılında ise 11 bin 691 çocuk kayıp olarak bildirildi.
Son 9 yılda 104 bin 531 kayıp çocuk başvurusu yapıldığı belirtildi.
‘Her şartta karşı olduğumuz idam cezası’
Baronun açıklamasında şu ifadelere de yer verildi: “Yaşanan son vakalarla yıllardır dile getirdiğimiz üzere devletin pozitif yükümlülüğüne uygun politikalar geliştiremediği gerçeği bir kez daha açığa çıkmıştır. Çocuk ihmal ve istismarı ile mücadeleye sadece hukuki ve cezai boyutuyla bakıp kalıcı çözüm üretmek mümkün değildir. Bu sorun alanına, başta ilgili kamu kurumları olmak üzere toplumun tüm dinamiklerini kapsayacak şekilde bilinçli ve sistematik bir program dahilinde yürütülecek çalışmalarla çözüm aranmalıdır. Her şartta karşı olduğumuz idam cezasının özellikle de kabul etmeyeceğimiz bir tarzda sürekli çocuk ihmal ve istismar vakalarıyla birlikte gündemleştirilmesi, sorunun çözümünü cezai yaptırımlara hapsetmenin yanı sıra çocuk ihmal ve istismarının başka bir türüne dönüşmektedir.”