Bizimle iletişime geçin

Güncel

‘Depremin yarattığı yıkımı birlikte aşacağız, birlikte yaşamak istiyoruz’

Deprem sonrası mültecilere dönük artan ırkçılık ve şiddet olaylarına tepki gösteren İHD, ÖHD, ÇHD ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, “Mülteciler bir kez daha belirsizliğe terkediliyor. Derhal bu ayrımcı uygulamalardan vazgeçilmelidir” dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Maraş merkezli depremler sonrası ülkede özellikle Suriyeli mültecilere dönük körüklenen ırkçılık ve ayrımcılığa ilişkin Taksim’de bulunan İHD İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması düzenledi.

Ortak basın açıklamasını, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, ÖHD üyesi avukat Ahmet Baran Çelik, ÇHD üyesi avukat Fatih Aydın ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi üyesi Çiğdem Özbaş okudu.

6 Şubat’ta yaşanan deprem sonucu Türkiye ve Suriye’de büyük bir tahribat oluştuğu ifade edilen açıklamada, resmi kaynaklara göre 35 binin üzerinde can kaybı olduğu ve bu sayının daha da artmasının beklendiği vurgulandı. Depremin ardından hem hayatta kalan depremzedelerin hem de ülkenin her yerinden gönüllülerin canla başla çalıştığı ve deprem bölgesi için koordine olduğu kaydedilen açıklamada, “Halklar, başına gelen bu depremin sonuçlarını birlikte göğüslüyor ve dayanışmayı örüyor” denildi.

Depremin yarattığı sonuçların dil, din, ırk, cinsiyet, yaş ayrımı yapmadığına dikkat çekilen açıklamada, bölgedeki 2 milyonu mülteci olmak üzere 15 milyon insanın etkilendiği belirtildi.

“Bu depremle; daha önce savaşı, yerinden edilmişliği, yurtsuzluğu ve eşitsizlikleri yaşayan mülteciler bir kez daha ölümün ve kıyımın ortasında kaldı. Enkaz altındaki bir göçmenin neden ses vermedikleri sorulduğunda ‘Türkçe bilmiyoruz. Arapça seslenirsek bizi kurtarmaktan vazgeçip giderler diye düşündük’ demesi, göçmenlerin yaşadığı ayrımcılığın, ötekileştirmenin nasıl ağır sonuçlar doğurduğuna dair acı bir örnektir” ifadeleri kullanılan açıklamada, diğer depremzedeler gibi aileleri için endişelenen, yaralıları ve cenazeleri ile uğraşan, temel ihtiyaçlarından yoksun olan mültecilerin bunlara da eşit şekilde erişemediği kaydedildi.

Bazı siyasetçiler ve sosyal medya kullanıcıları tarafından mültecilere dönük örgütlü bir saldırı ve nefret söylemi gerçekleştirildiğine dikkat çekilen açıklamada, mültecilere dönük nefret söyleminin hızla saldırı ve işkenceye dönüştüğü dile getirildi.

Göçmenler ve mülteciler hakkında çıkan asılsız haberlerin ve dolaşıma sokulan yanlış bilgilerin durumun tehlikesini arttırdığı vurgulanan açıklamada, mültecilerin hem yağmacılıkla itham edildiğine hem de yardımların dışında bırakılmaya çalışıldıklarına dikkat çekildi.

“Bu korkunç yıkımın müsebbibi ve asıl yağmacılar inşaat sermayesi ve buna göz yuman ve destekleyen devlet yetkilileridir. Hükümetin afet yönetmedeki başarısızlığı ve acil yardım ilkelerine göre hareket etmemesi yüzünden afet bölgesinde ortaya çıkan kaos ve karışıklık neticesinde mülteciler günah keçisi ilan edilmekte, adli vakalarla, hırsızlık, gasp gibi suçlarla ilişkilendirilerek nefretin dozajı iyice arttırılmakta ve bu yolla asıl sorumluların üzeri örtülmeye çalışılmaktadır” ifadeleri kullanılan açıklamada, yapılan tüm uyarılara rağmen nefreti köpürtenlerin işkence ve kötü muamele suçlarına zemin hazırladığı ifade edildi.

Deprem bölgesinden ayrılmak isteyen mültecilere dönük engellemelere de dikkat çekilen açıklamada, mültecilerin bir belirsizliğe mahkum edildiği ve yaşamlarını yeniden kurmalarının engellendiği kaydedildi.

“İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından alınan depremzede mültecilerin kamu kurumlarında konaklayamayacağına ilişkin karar ve yine mültecilerin deprem bölgesinden tahliyesi için tahliye edileceği şehirde onu ağırlayacak bir yakınının bulunması şartı, mültecilere ‘başınızın çaresine bakın’ demektir” ifadeleri kullanılan açıklamada, mültecilere havayolu ile tahliyelerinin engellenmesine de tepki gösterildi.

Bölgedeki Geri Gönderme Merkezleri ve mülteci kamplarına ilişkin de hiçbir açıklama yapılmadığı ifade edilen açıklamada, “Daha da vahim sonuçlar doğurmadan ayrımcılığın, ırkçılığın ve mülteci düşmanlığının, işkencenin ve kötü muamelenin önlenmesi için hepimize daha büyük bir görev düşüyor. Gerek sahada destek ve çalışmalarını sürdüren, gerekse de her türlü dayanışmayı sergileyen emek ve meslek örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını ve siyasi partileri ortak bir tutum almaya davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Talepler şöyle sıralandı:

* “Bölgedeki Geri Gönderme Merkezleri ve kamplarda kalan göçmenlerin durumları hakkında yetkililer tarafından bir açıklama yapılmalıdır.

* Enkazdan sağ kurtulan göçmenler, barınma, sağlık, erzak tedariki, ulaşım gibi acil ve temel ihtiyaçlarına eşit bir şekilde erişebilmelidir.

* Yol izin belgesi 90 günle sınırlandırılamaz. Deprem öncesinde dahi göçmenlerin en temel haklarına erişimini engelleyen seyahat kısıtlaması uygulaması, süresiz bir şekilde ve tüm ülke çapında acilen kaldırılmalıdır.

* Göçmenlere yönelik ayrımcı, ırkçı uygulamalara geçit vermeyelim! Irkçılık nefret suçu sayılsın, ayrımcı politikalar ve söylemler üretenler hakkında hukuki işlem yapılsın.”



Kasım 2024
PSÇPCCP
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Daha Fazla Güncel Haberler