Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli’nin de aralarında olduğu milletvekilleri, belediyelere atanan kayyımlara dair İçişleri Bakanlığı önünde açıklama yaptı.
AKP iktidarının 2016’dan bu yana halk iradesine “darbe” yaptığını söyleyen Koçyiğit, iktidarın 2016’daki askeri kalkışma sonrası ilan ettiği OHAL’den halen beslendiğine işaret ederek, “Her gün demokrasiye, sandığa, halk iradesine darbe üstüne darbe yapıyor. Sandığa saygı duymayan, halka saygı duymayan, seçme ve seçilme hakkını her gün yok sayan bir iktidar aklıyla karşı karşıyayız” dedi.
31 Mart yerel seçimlerinde halkın büyük bölümünün AKP-MHP iktidarına “kırmızı kart” gösterdiğini dile getiren Koçyiğit, “Büyük kentler dahil olmak üzere ülkenin nüfusunun yüzde 70’inden fazlası, AKP iktidarını yerel yönetimlerde iktidardan düşürdü. Şunu söyledi iktidara; Aklınızı başınıza alın, demokrasiye dönün, hukuka dönün, halkın iradesine saygı duyun. Tıpkı 2015’te yaptığı gibi. AKP ‘mesajı aldık’ dedi. Biz de şöyle düşündük; herhalde demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü kabul edecekler. Anayasaya bağlı olduğuklarını hatırlayacaklar, sandığa saygı duyacaklar, seçmen iradesine saygı duyacaklar, sandıkla gelenin sandıkla gideceği bir döneme adım atacaklar. Aama çok kısa bir süre sonra sürekli olarak meşruiyetini yitiren, anketlerde eriyen, teşkilatları çözülen ve bir sonraki iktidarın kaybedeceğini, koltuğu kaybedeceğini anlayan AKP, yine bildik yöntemlere halkın iradesine darbe yaptı. 3 Haziran’da Hakkari’de başlayan kayyım süreci, 31 Ekim’de Esenyurt’ta uzandı ve 4 Kasım 2016’da HDP’ye darbe yapılan tarihin yıl dönümünde yine yeni bir darbeyle bizleri uyandırdı. Türkiye halklarına yeni bir darbe yaptı” ifadelerini kullandı.
‘Hukuksuzluk önce Kürt coğrafyasında sınanıyor’
Koçyiğit şöyle konuştu: “Biz 2016’da kayyım atandığı zaman şunu söylemiştik. Bugün Hakkari’ye, Van’a, Mardin’e, Diyarbakır’a kayyım atanması; yarın İzmir, Adana, Mersin, İstanbul’a kayyım atanacağının habercisidir. Bu ülkede hukuksuzluk önce Kürt coğrafyasında sınanıyor. Bütün hukuksuzluklar önce Kürt halkına yapılıyor. Ama şunu bilin ki Kürt halkına yapılan hiçbir hukuksuzluk asla ama asla orayla sınırlı kalmıyor. Oradan Türkiye’ye bütün illere bütün ülke sathına yayılıyor.
Türkiye’nin dört bir yanında kayyıma hayır diye sokaklara çıkılmadığı için bugün Esenyurt’a yani Kent Uzlaşısıyla kazanılmış bir CHP belediyesine de kayyım atanmış oldu. O nedenle çağrımız açık ve net. Bu gerçeği herkesin görmesi gerekiyor. Bu hukuksuzluk bütün Türkiye halklarına yapılıyor. Bu darbe bütün Türkiye demokrasisine yapılıyor. Bu hepimize yönelik bir tehdittir.
Darbeyi genişletmek istiyorlar
Hepimizin seçme ve seçilme hakkını yok sayan yurttaşlık hakkını yok sayan, sandık demokrasisini yok sayan yeni bir süreci başlatmak istiyorlar. Bu çok açık ve net. Darbeyi genişleterek yol yürümek istiyorlar. Buna karşı yan yana gelmemiz lazım. Bu iktidara karşı bugün yan yana gelmemiz, birleşmemiz ve hep beraber demokrasiyi savunmamız gerekiyor.
Bir taraftan barış diyorlar bir taraftan kayyım atıyorlar. Barışın yolu kayyımdan geçmez. Bugün barış ortamını zehirleyen bir kayyım rejimi vardır. Bütün Türkiye halkları yana yana gelirsek, Esenyurt’tan Hakkari’ye kardeşlik köprüleri kurarsak, Esenyurt’tan Hakkari’ye demokrasi köprüleri kurarsak işte o zaman bu iktidarı, bu faşizmi yeneriz. AKP’ye rağmen Demokratik Cumhuriyeti bu ülkede inşa ederiz.
Yan yana duralım, el ele duralım, omuz omuza duralım ve bu faşizmi yerle yeksan edelim. Demokratik Cumhuriyeti inşa edelim. Türkiye halklarının özlediği o barışı kuralım. Hep beraber eşit özgür ve demokratik bir ülkede yaşamanın yolunu hep beraber bulalım.”
Bir kayyım sistemi
Koçyiğit’in ardından söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli ise atanmış ve seçilmişlerin karşı karşıya olduğu bir sürecin yaşandığını belirterek; şunları aktardı: “Aslında sistemin ne denli çarpık, ne denli antidemokratik olduğunu, ne denli hukuk tanımaz olduğunu resmeden bir yerde duruyoruz. Bir tek oy bile almamış ama halkın oyuyla seçilmişlere karşı bu icraatları hayata geçirirken aslında Türkiye’nin demokrasi ve barış umutlarını da ortadan kaldırıyorlar. Toplumsal barış için ortaya çıkmış olan beklentileri ve umutları adeta dinamitliyorlar. Barışı yok sayan bir anlayışla bu zihniyet ayakta duramaz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi aslında bir kayyım sistemi. Bundan öteye gidemiyor. Dönüyor dolaşıyor aynı yere geliyor.
Zihniyet değişmemiş ambalaj aynı
Bugünkü İçişleri Bakanı’na nasıl bir İçişleri Bakanı olacağını sormuştuk. O da ‘Ben benden öncekilere benzemem. Ben hukukun dediği neyse onu yaparım, benim icraatım böyle olacak’ dedi. Meğerse zihniyet hiç değişmemiş, ambalaj farklıymış. OHAL döneminde çıkarılmış olan bir kanun hükmünde kararnameye sığınarak ki bir darbe döneminin, bir darbe mekaniği içinde çıkmış olan bir kararnamedir. Ona sığınarak bugünkü hukuk sistemini yok saymaya, ona karşı bir darbeci akılla hareket etmeyi içine sindirebiliyor. Bunu kabul etmiyoruz. Tek bir oy bile almamış bir zihniyet gelecek, halkın, milyonların oyuyla seçilmişlere karşı bu vesayeti dayatacak. Bunu kabul etmiyoruz. Kabul etmediğimiz için de alanlardayız, sokaklardayız, mücadele ediyoruz.
Kayyım on günde on suç işledi
Kayyım geleli daha 10 gün olmasına rağmen her kayyım 10 tane suç işlemiştir en az. Çünkü geriye baktığımızda 2016’dan 2024’e kadar geçen 8 sene boyunca kayyımların icraatları bir suç icraatıdır. Dosyalar ortadadır, yaptıkları yolsuzluklar, gasp hukuk dışı bütün icraatları ortadadır. Bunu kabul etmiyoruz ve buna karşı mücadelemizi vereceğiz. DEM Parti bugün bu mücadelenin en önünde yer almaktadır.
Birlikte mücadele çağrısı
Eğer hukuk devletinin hakim olduğu bir ülkede yaşamak istiyorsanız. Eğer barışınızı arıyorsanız, mutlaka kayyıma karşı çıkmalısınız. Bugün hukuk devletini dinamitleyen tecrit anlayışı 25 yıldır bu ülkede her yeri çürüttü. Çürütmeye devam ediyor. Çöktürme planı yapanlar o planın altında kaldılar, çöktüler. O zaman şimdi hukuka demokrasiye barışa hep birlikte çıkma zamanıdır. Tecride karşı, siyasi tutsaklığa karşı, hukuk dışı ne varsa başka kayyımlara karşı yan gelmeliyiz. Biz buradan bir kez daha demokrasiden yana olanları kadınları, emekçileri, bu halkın mağdur edilmiş sömürülmüş tüm insanlarını bu mücadeleye yan yana olmaya davet ediyoruz.”(MA)