Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için her hafta düzenledikleri eylemin 973’üncüsünü Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde, 30 Kasım 1994’te Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Doğançay köyüne yapılan asker ve korucu baskınında işkenceyle gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınmayan Nihat Aydoğan’ın akıbeti soruldu. Basın açıklamasını Sebla Arcan okudu.
Arcan, 25 Ağustos 2018’den beri yasak ve polis şiddetiyle engellenen buluşmalarını gerçekleştirebilmek için verdikleri ısrarlı mücadele sonucu iki haftadır yeniden Galatasaray’da olduklarını söyledi.
973 haftadır, gözaltında kayıplar gerçeğine ve buna eşlik eden inkar, cezasızlık politikalarına dikkat çekmek için bu toprakların en uzun soluklu adalet mücadelesini sürdürdüklerini ifade eden Arcan, devletin sorumluluğunu yerine getirmesini istediklerini ifade etti.
“973 haftadır gözaltında kaybetmelere dair gerçekleri anlatmak ve onların gözaltında kaybedilişlerinin ardından ailelerine ve tüm topluma yaşatılan zulme itiraz etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Çünkü devlet, gözaltında kaybetmelerle ilgili hakikatleri açığa çıkarma ve adaleti sağlama yükümlülüğünü yerine getirmiyor” diyen Arcan, gözaltında kaybedilenlerin akıbetinin açığa çıkarılmasının uluslararası hukuka da aykırı olduğunun altını çizdi.
“Artık yeter; bizim hakikate ve adalete ulaşma hakkımız, siz yokmuş gibi davrandığınız için yok olmaz. Haklarımızı tanıma ve hayata geçirme sorumluluğunuzu yerine getirin” diyen Arcan, Nihat Aydoğan’ın kaybedilme sürecini kamuoyuyla paylaştı.
Mardin’in Doğançay köyünde yaşayan Nihat Aydoğan’ın ve köylülerin üzerinde koruculuk dayatması ve yoğun baskı olduğuna işaret eden Arcan, Aydoğan’ın geçmişte de gözaltına alınıp işkence gördüğünü aktardı.
30 Kasım 1994’te Aydoğan’ın evinin özel tim, asker ve korucular tarafından basıldığını hatırlatan Arcan, işkence gören Aydoğan’ın elleri ve gözleri bağlı, önce Midyat Jandarma Karakolu’na, oradan da Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı’na götürüldüğünü söyledi.
Aydoğan’dan bir daha haber alınamadığını dile getiren Arcan, yetkililerin Aydoğan’ın gözaltına alındıktan 20 gün sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini ve ifadesi alınarak serbest bırakıldığını iddia ettiğini belirtti.
Bunun üzerine savcılığa başvuran Aydoğan ailesine “Eşin dağa gitmiştir, bir daha da bu kapıya gelme” dendiğini belirten Arcan, yıllar sonra Nihat Aydoğan için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğünü söyledi.
Ailesinin “Öldüyse mezarı nerede?” sorusunun cevapsız bırakıldığını vurgulayan Arcan, “Nüfus İdaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf etti” dedi.
Aydoğan dosyasında etkin bir soruşturma yürütülmediğinin altını çizen Arcan, ailenin tüm başvurularının sonuçsuz bırakıldığını söyledi.
Arcan, şöyle devam etti: “Son olarak içinde Nihat Aydoğan’ın da olduğu Midyat kayıpları ile ilgili İnsan Hakları Derneği aracılığı ile tekrar başvuru yapıldı. Yapılan başvuru üzerine Midyat Savcılığı bir fezleke hazırladı. Savcılık, bu kişilerin kaybedildiklerine dair bilgi olmadığını iddia ederek, dosyayı kapatılması talebiyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. MİT eski yöneticisi Mehmet Eymür’ün JİTEM’in varlığı ve işlediği cinayetlerle ilgili basına verdiği röportajın ardından, avukatların Eymür’ün ifadesinin alınması talebi savcılık tarafından kabul edilmedi. Dosya halen açık, ancak adliyenin tozlu raflarında bekliyor.”
Nihat Aydoğan’ın akıbetinin açığa çıkarılması ve failler hakkında etkin soruşturma yürütülmesini istediklerini belirten Arcan, “Kaç yıl geçerse geçsin; Nihat Aydoğan için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, kayıplarımızı aramaktan, faillerinin yargılanarak cezalandırılmalarını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Eylem, Cumartesi Anneleri’nin karanfilleri Galatasaray Meydanına atmasıyla son buldu.