Sanatçı Gülşen’in imam hatiplilere yönelik sözleri nedeniyle hedef gösterilmesinin ardından tutuklanmasına yönelik tepkiler devam ederken Türkiye Barolar Birliği, Diyarbakır, Adana ve İzmir Baroları, Gülşen’in tutuklama kararlarının, Sulh Ceza Hakimliği tarafından cezalandırma aracı olarak kullanıldığını belirterek, kanunda yazılı şartlara uyulmaksızın keyfi ve orantısız şekilde uygulanan tutuklama tedbirinden geri dönülmesi açıklaması yaptı.
TBB: Orantısız uygulanan tutuklama tedbiri bağımsız yargıya duyulan güveni zedeler
Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından yapılan yazılı açıklamada Sanatçı Gülşen’in tutuklanmasının, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla tutuklama tedbirinin amacı dışında kullanımı konusunda kaygı verici bir aşamada olunduğunu gözler önüne serdiği belirtilerek, “Kullanılan ifadelerin suç teşkil edip etmediği ya da ifade özgürlüğü hakkı kapsamında kalıp kalmadığı, bağımsız yargının adil yargılanma hakkına uymak suretiyle vereceği kararla belirlenecektir. Ne var ki, esasen bir koruma tedbiri olan ve şartları Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda sıkı bir şekilde düzenlenen tutuklama müessesesi, daha evvel defalarca görüldüğü üzere, söz konusu olayda da Sulh Ceza Hakimliği tarafından bir cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır.” denildi.
TBB, “Kanunda yazılı şartlara uyulmaksızın keyfi ve orantısız şekilde uygulanan tutuklama tedbirinin kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkının ihlali anlamını taşıdığının altını tekrar çizerek bu hukuksuz uygulamadan ivedilikle dönülmeli” dedi.
Diyarbakır Barosu: Tutuklama hukiki değil, siyasi
“Kadın ve LGBTİ+ cinayetlerini önlemeyen, kadına ve LGBTİ+lara yönelik şiddeti önleme konusunda uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri yerine getirmeyen yargının Gülşen’i, söylediği sözlerden dolayı tutuklaması hukuki değil siyasidir.” diyen Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu’nun açıklaması şöyle:
“Sanatçı Gülşen uzun süredir kıyafetleri, sahne şovları ve konserlerinde açtığı gökkuşağı bayrağı sebebiyle sosyal medyada hedef gösterilmektedir. Son olarak bugün, Gülşen’in 30 Nisan 2022 tarihinde konser provası esnasında söylediği sözlerden ötürü aynı sosyal medya hesaplarının hedef göstermesi sonucu Türk Ceza Kanunu(TCK)’nun Halkı Kin ve Düşmanlığa Sevk Etmek başlıklı 216. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle tutuklandığını öğrenmiş bulunmaktayız.
İstanbul Sözleşmesi’nin hukuka aykırı fesih kararının iptal davalarını reddeden, kadın ve LGBTI+ cinayetlerini önlemeyen, kadına ve LGBTI+lara yönelik şiddeti önleme konusunda uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri yerine getirmeyen yargının Gülşen’i söylediği sözlerden dolayı tutuklaması hukuki değil siyasidir.
Gülşen’in sarf ettiği sözlerin TCK 216. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi, hukuken mümkün olmamakla birlikte yargılama neticesinde Gülşen’in ifadelerin suçun unsurlarını teşkil ettiği sonucuna varılsa dahi cezaevine girmeyecek kişinin tutuklanması orantısız ve açıkça hukuka aykırıdır. Koşulları oluşmadığı halde hükmedilen bu tutuklama kararı kadınlara ve LGBTI+lara yönelik verilen gözdağı olmanın yanı sıra kişi hak ve hürriyetlerinin, hukuk devleti ilkesinin açıkça ihlalidir. Kadınlara ve LGBTI+lara verilen gözdağına karşı hukuka aykırı bir şekilde tutuklanan Gülşen’in yanındayız.”
Adana Barosu: Karar hukuka aykırı
Adana Barosu Başkanı Av. Semih Gökayaz da açıklamasında tutuklamanın hukuken kabul edilemez olduğunu belirterek “Tutuklamaya esas alınan sözler toplumda infial yaratmazken, verilen tutuklama kararı toplumda infial yaratmıştır. Hukuk sistemimizde her şey tersine dönmüştür. Zira hukuk düzeninde siyasilerin etkisi ve baskısıyla yargının harekete geçip tutuklama kararı vermesi, yargının, iktidarın tamamen etkisiyle ve siyasi amaçları doğrusunda hareket ettiğini göstermektedir. Gülşen tarafından sarf edildiği iddia edilen sözler tutuklama gerekçesi olamaz. Gerek Anayasamıza gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre düşünceleri açıklama hürriyeti güvence altına alınmıştır. Diyelim ki sanatçı Gülşen, kendisine isnat edilen suçtan ceza alsa bile cezaevinde infazı mümkün değilken, tutuklamanın bir intikam aracına dönüştüğü bu kararla bir kez daha anlaşılmıştır. Diğer yandan ulusal ve uluslararası yargısal içtihatlarımıza göre açıklanan düşünce, sarsıcı olsa dahi cebir ve şiddeti övmediği veya bunlara tahrik etmediği sürece düşünce açıklamaları ifade özgürlüğü kapsamında yer almaktadır” ifadelerini kullandı.
İzmir Barosu: Yanındayız
İzmir Barosu da yaptığı açıklamada Gülşen’in “Elimi de kolumu da bağla hadi. Bir odaya bir ömür hapset hadi. Becerebilirsen zaptet hadi” şarkısının sözlerini paylaşarak “Baskılar, yasaklar, cezalarla, toplumun kutuplaştırılmasına; sanatın her alanına yapılan müdahalelere, yasaklara, zorbalara, bu hukuk garabeti kararı verenlere karşı İzmir Barosu, Gülşen’in yanındadır” dedi.