Eskişehir’de öldürülmekle tehdit edildiği için 23 defa savcılığa şikayette bulunan Ayşe Tuba Arslan’ı katleden Yalçın Özalpay’ın “Canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme” suçundan yargılanmasına Eskişehir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Yargılama öncesi Ayşe’nin avukatları ve çok sayıda kadın örgütü, adliyenin A Kapısında açıklama yapmak istedi. Ancak polisin engellemesiyle B Kapısına yönlendirilmek istenen kadınlarla polisler arasında tartışma çıktı. Polislerin, A Kapısını bariyerlerle kapatmasına tepki gösteren kadınlar, tüm açıklamaların A kapısında yapıldığını söyleyerek, engellemeye karşı çıktı. Kadınların direnişi sonucunda bariyerler açılarak basın açıklaması gerçekleştirildi.
Kadınların önce adliyeye, sonra salona girişi engellendi
Adliye önündeki eylemlerinin ardından duruşmaya katılmak üzere adliyeye girmek isteyen kadınlar, savcının talimatı ile kapıların kilitlenmesiyle yine engellenmek istendi. Ancak kadınların tepkisi ve direnişi ile kapılar yeniden açıldı. Kadınlar, adliyeye girdikten sonra bu kez de “salonun kapasitesinin yetersiz olduğu” gerekçesiyle duruşma salonuna alınmadı.
Sanıktan çelişkili ifadeler
Duruşmada ilk olarak fail konuştu. Fail savunmasında, olay günü Ayşe ile tesadüfen karşılaştıklarını iddia etti. Failin, ilk ifadesinde saldırı sırasında yanında demir, satır ve bıçak taşıdığını itiraf etmesine karşın, mahkemede ise sadece bıçak taşıdığını söyleyerek çelişkili ifadelerde bulunması dikkat çekti.
Failin, Ayşe tarafından psikolojik şiddete maruz bırakılmasını söylemesi üzerine müşteki avukatı, “Madem bu kadar memnun olmadığınız bir kadınla evliydiniz. Kendisine boşanma davası açtınız mı” diye sordu. Fail, boşanma davasını Ayşe’nin açtığı yanıtını verdi. Ayşe’nin ve ailesinin tehditlerine maruz kaldığını öne süren sanık, avukatların “Savcılıktan koruma talep ettiniz mi?” sorusuna ise “Hayır” yanıtını verdi.
Failin savunmasından sonra Ayşe’nin babası Serdar Arslan konuştu. Serdar, “Ayrıldıktan sonra sanık kızımı sürekli tehdit ettiği için onu işine ben götürüp getiriyordum. Benim yanımda kızımı tüfekle öldürmekle tehdit etti. Hepimizi tehdit ediyordu, sürekli taksiyle beni ve kızımı takip ediyordu. Cinayetten bir gün önce sanık kendi güzergahı olmayan bir yerde kızımın karşına çıkmış ve tekrar kızımı tehdit etmiş o akşam kızım bana anlattı. Bu olaydan bir gün sonra kızım sanık tarafından öldürüldü” dedi.
‘Ayşe’yi korumayan kuruma karşı da dava açacağız’
Duruşmada müşteki avukatları, baroların ve kadın örgütlerinin müdahillik taleplerinin kabul edilmesini talep ederken, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Ayşe’nin katledilmesinde ihmali olduğunu savunarak müdahilliğinin kabul edilmemesini istedi.
Müşteki avukatları şunları söyledi: “Koruma altındaki bir kadının cinayetinden o cinayeti işleyen kadar, karara rağmen Ayşe Tuba’nın hayatını koruyamayan bu ve diğer kurumlar da sorumludur. Bu nedenle kuruma karşı da tam yargı davası açacağız. Bu sebeple davanın takibini yapmaları uygun değildir. Savunmasıyla Ayşe Tuba cinayetinin, kişinin kendini kontrol edememesinin ya da ‘namus’ meselesinin dışında devletin sorumlu kurumumun ihmalkarlığının da çok büyük bir rolü olduğunu, bu kurumların üzerinde İstanbul Sözleşmesi’nin yükünü hissederek, kadının hayatını korumaya yönelik yaptırımlar uygulamadığını vurgulamıştır.”
Verilen aranın ardından duruşma, tanıkların dinlenmesiyle devam ediyor.