Ankara’da bir araya gelen yazar, aydın ve şairler, açlık grevinin 58’inci gününde olan Leyla Güven’se ses verilmesi gerektiğini söyledi. Yazar Fikret Başkaya, “Biz böyle masum bir talep karşısında sessiz kalamayız” derken Şair Mehmet Özer ise, “Tecride karşı çıkmak varoluşsal bir itirazdır” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü, aydın, şair ve yazarların katılımı ile tecridin kaldırılması için açlık grevinin 58’inci gününde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in durumuna dikkat çekmek için basın toplantısı gerçekleştirdi. HDP Çankaya İlçe Örgütü toplantı salonunda, “Leyla Güven’e ses ver ölümler olmasın” pankartı asıldı.
Basın toplantısında ilk olarak HDP Ankara İl Başkanı Hüseyin Gevher konuştu. Konuşmasına hayatını kaybeden Leyla Güven’in annesi Cevriye Güven’e baş sağlığı dileyerek başlayan Gevheri, “Cezaevlerinde yükselen sesi takip edeceğiz ve direniş mutlaka kazanacaktır” dedi.
‘Leyla’nın cezaevinde yükselen sesine ses veriyoruz’
Gevheri, “Leyla Güven’in Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kaldırılarak, çatışmalı ortamın sona ermesi için sağlık ve güvenlik koşullarının biran önce iyileştirilmesi, avukatları veya ailesi ile görüşebilmesi gerektiğini belirterek, Diyarbakır Cezaevinde ‘Biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz’ diyen direniş çizgisinde süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladı. Leyla Güven’in bu son derece, insani, ahlaki, tutuklu ve hükümlü haklarına da uygun olan talebi karşısında Adalet Bakanlığının ilgisiz kalması asla kabul edilemez. Bizler Ankara’da bulunan değerli aydın, sanatçı, bilim insanları ve demokratik kurum temsilcileri ile birlikte Leyla Güven’in cezaevinde yükselen taleplerine buradan ses veriyoruz” dedi.
‘Güçlü gücünün farkında olmadığı için duyarsız kalıyor’
Konuya ilişkin daha sonra konuşan yazar Fikret Başkaya ise, güçlülerin güçlerinin farkında olmadıkları için tepkisiz kaldıklarını söyledi. Başkaya, “İnsanlığın temel sorunu güçlünün güçsüzlüğü ile güçsüzün gücü arasındaki çelişkiden kaynaklanıyor. Dolaysıyla sıkıntıların kaynağında bu çelişki var. Böyle bir durumda ideolojik kölelikle ve gönüllü kulluk sayesinde varlığını sürdürüyor. Dolayısıyla insanların bazı sorunlara duyarsız kalmasının kökeninde bu var. Yani güçlü gücünün farkında değil. Dolayısıyla insanlar en doğal haklarını kullanılması karşısında duyarsız kalıyorlar ve gerekli tepkiyi göstermiyorlar. Burada söz konusu olan son derce haklı ve masum bir taleptir. Biz böyle bir durum karşısında sessiz kalamayız. Herkesi bu konu hakkında duyarlı olmaya çağırıyorum.”
‘Tecride karşı çıkmak varoluşsal bir itirazdır’
Şair Mehmet Özer de tecridin insan onuru ve haklarına saldırı olduğuna dikkat çekerek, “Tecride karşı çıkmak, insani ve varoluşsal bir itirazdır. Leyla arkadaşımızın talebini destekliyoruz” dedi. Emek Partisi adına Fikret Aslan da Leyla Güven’in çağrısına kulak verilmesinin son derece önemli olduğunu belirtti. İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Fatih Kanat ise, Türkiye’nin uyguladığı tecridin kanunsuz olduğunu ve kendi taraf olduğu sözleşmelere aykırı olduğunu söyledi. Kanat, “Kürt sorununun yolu, Leyla Güven’in taleplerinde geçmektedir. Onun için ölümler olmadan bu sorunlar biran önce çözülsün” diye belirtti.