Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından geçen Aralık ayında kabul edilen yeni Sığınma ve Göç Anlaşması’nı onayladı. Anlaşma ile 2015 yılından bu yana yürürlükte olan uygulamalarda büyük değişime gidildi. Avrupa’da iltica hukukunda değişikliğe gidilmesine yönelik tartışmalar 2015 yılından itibaren başladı. Ülkelerindeki iç savaş nedeniyle Suriye gibi ülkelerden Avrupa’nın güneyinde yer alan Yunanistan gibi ülkelere yoğun göç yaşandı. Yüz binlerce sığınmacı bu ülkelerden de diğer AB ülkelerine kayıtsız olarak geçiş yaptı. Ancak Dublin kriterleri uyarınca sığınmacıların Avrupa Birliği’ne ilk giriş yaptıkları yerde kayıt altına alınmaları gerekiyordu. Aşırı yoğun göç hareketi nedeniyle bunun yapılamamış olması kıta genelinde rahatsızlıklara neden oldu.
Bu rahatsızlık doğrultusunda AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelerin Aralık ayında üzerinde anlaşmaya vardığı mültecilerin iltica başvurularını zorlaştırıp katı kurallar getiren yeni düzenleme, dün Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda oylamaya sunuldu.
Hazırlanan Sığınma ve Göç Anlaşması’na karşı çıkan protestocuların AP üyelerine kağıt uçaklar fırlatması ve “Bu anlaşma öldürür, hayır oyu verin!” sloganları atması nedeniyle oylama birkaç dakika gecikti.
Oylama öncesi “Bugün tarihi bir gün” ifadelerini kullanan AP Başkanı Roberta Metsola, “Dinledik, eyleme geçtik ve Avrupa’da insanların temel kaygılarından birine hitap ettik” dedi.
Oylamaya sunucunda AP’deki en büyük üç grup olan merkez sağcı Avrupa Halk Partisi (EPP), Sosyal Demokratlar (S&D) ve Liberallerin oyları ile yeni anlaşma 266’ye karşı 322 oyla kabul edildi. 31 üye ise çekimser kaldı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, oylama sonrası sınır güvenliğini arttırıp iltica prosedürlerini hızlandıracağı ve kötü niyetli uygulamaları engelleyerek “tüm Avrupalılar için gerçek bir fark yaratacağı” sözleriyle anlaşmayı savundu.
2 yıl içerisinde yürürlüğe girecek
İki yıl içinde yürürlüğe girecek yeni Göç Anlaşması ile birlikte özellikle nispeten güvenli olduğu kabul edilen ülkelerden gelen kişilere karşı çok daha katı kurallar uygulanacak.
Yeni anlaşma uyarınca göç baskısı altındaki Yunanistan, İtalya, Malta ve İspanya gibi giriş ülkelerinin yükünü azaltacak zorunlu dayanışma mekanizması oluşturulacak.
İltica başvurusu hakkında bir karar verilene kadar, sığınmacılar kabul merkezlerinde gözaltı benzeri koşullarda 12 iki haftaya kadar tutulabilecek. İltica hakkı tanınma oranı yüzde 20’nin altında olan ülkelerden gelenlerin yanı sıra kamu güvenliğine tehdit oluşturduğu düşünülen kişiler de söz konusu sınır prosedürüne tabi tutulacak. Sığınma başvurusu yapan kişilere yapılacak değerlendirme sürecinde ortak kriterler üzerinden hareket edilecek.
AB sınırlarına vize koşullarına sahip olmadan giren kişiler, 7 güne varan bir süre boyunca kimlik tespiti, biyometrik verilerin toplanması, sağlık ve güvenlik kontrollerinin de dahil olduğu bir giriş öncesi zorunlu tarama işlemine tabi tutulacak. Parmak izi toplamak için asgari yaş 14’ten 6’ya düşürülecek.
AB üyesi diğer ülkeler de belirlenen asgari oranda sığınmacı kabul etmek zorunda olacak. Kotanın üzerinde göçmen kabul eden ülkelere belirli bir tazminat ödenecek. Sığınmacı almayı reddeden AB üyesi ülkeler ise, reddettiği kişi başına 20 bin euro ödemek zorunda kalacak.
Yeni anlaşma ayrıca 2015-2016 krizinde olduğu gibi ani ve kitlesel bir mülteci gelişi ya da Kovid-19 salgını gibi mücbir sebepler nedeniyle bloğun sığınma sistemi tehdit edildiğinde devreye girecek istisnai kurallar öngörüyor. Bu durumlarda, ulusal makamların daha uzun kayıt ve gözaltı süreleri de dahil olmak üzere daha sert tedbirler uygulamasına izin verilecek ve Komisyon’a ek “dayanışma” tedbirleri talep etme yetkisi tesis edilecek.