Toplantıyı düzenleyen 46 kurumun temsilcisinin katıldığı toplantıda ilk olarak konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, demokrasi ve insan hakları için HDP’nin siyaset yapma hakkını savunduklarını belirterek, “Bölgemizde ve ülkemizde, siyasal ve toplumsal sorunların çözümü için gerekli olan diyalog ve müzakerelerin askıya alındığı, hukukun ve insan haklarının yok sayıldığı, karanlık birtakım güçlerin ortaya çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Şiddetin dili hâkim kılındıkça kadına ve çocuğa yönelik şiddet başta olmak üzere toplumsal yaralar derinleşmekte, insanlar büyük bir baskı cenderesi altında nefessiz kalmaktadır” dedi.
‘Baskıya dayalı yöntem’
Türkiye, muhaliflerin hapsedildiği bir ülkeye dönüşmüş, hapishaneler en ağır insan hakları ihlallerinin meydana geldiği mekânlar haline geldiğine dikkat çeken Türkdoğan, “Siyasi iktidarın Kürt sorunu başta olmak üzere ulusal ve uluslararası tüm sorunları, güvenlikçi bir zihniyet ile baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı, bu vahim tabloyu ortaya çıkarmaktadır. Demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından olan muhalif siyasi partiler, siyasi iktidar tarafından düşmanlık politikalarının hedefine konmakta, bir nefret iklimi yaratılmaktadır. Muhalefet liderleri açıkça linç teşebbüsüne uğramakta ve tehdit edilebilmekte, parti çalışanları parti binalarında öldürülebilmektedir” ifadelerini kullandı.
Demokratik siyasete darbe
Türkdoğan, şöyle devam etti: “Siyasi rakipler olarak partilerin faaliyet yürütmesi Anayasal güvence altındayken siyasi iktidarın yargıyı sopa olarak kullanarak rakibini devre dışı bırakmak istemesi esasen demokrasiye zarar vermekte, demokratik siyasete kilit vurmakta ve en önemlisi toplumsal ve siyasal nefret iklimini büyütmektedir. Bu nedenlerle, üye, yönetici ve çalışanlarına yönelik yargı baskısının yanı sıra fiziki saldırılarla birlikte HDP’nin kapatılmak istenmesini demokrasiye ve demokratik siyasete yapılan bir darbe ve Türkiye’ye yapılmış bir kötülük olarak görüyoruz.
Siyaset yapma hakkını savunuyoruz
“Siyasi düşünce ayrımı gözetmeksizin demokrasi, insan hakları ve doğayı savunan; bunun mücadelesini yürütenler olarak ülkemizde yaşanan ve her geçen gün büyüyen bu hak ihlallerine karşı artık dur ve yeter denilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’yi yönetenler Anayasal güvence altına alınan temel insan haklarına ve demokratik değerlere saygılı olmalı, Anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeli, İstanbul Sözleşmesinin feshini yok saymalıdır. İnsan hak ve özgürlüklerinin temel esaslarından biri olan siyasi örgütlenme hakkı hiçbir gerekçe ile engellenemez. Anayasa Mahkemesi’nin de AİHM’in DTP ve diğerleri/Türkiye kararında belirtilen insan hakları ve demokratik ilkelere uygun ve Türkiye’deki siyasi çeşitliliği gözeten, halkın seçme iradesini hesaba katan adil bir karar vermesini bekliyoruz. Tüm bu nedenlerle, yargı eliyle kapatılmaya, kolluk gücüyle sindirilmeye çalışılan ve parti binaları basılarak üyeleri katledilen HDP’nin demokrasi ve insan hakları için siyaset yapma hakkını savunuyoruz ve tüm demokrasi güçlerini de bu hukuksuzluğa karşı dayanışmaya çağırıyoruz.”
Sosyal sağlık bozuldu
Türkdoğan’ın ardından katılımcı kurum temsilcileri söz aldı. TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, özellikle Kürt illerinde sosyal sağlığın bozulduğuna dikkati çekti. Bulut, “Verilen oyları kayyımlarla karşılaşan bir toplum sağlıklı olabilir mi? Şimdi de HDP’ye yönelik kapatma davası var. Bunların başarılı olamadığını daha önce de gördük. Desteğimiz HDP ile birlikte” dedi.
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan, “Emeğin de özgürleştiği, sermayenin yok olduğu bir ortamda halkların kardeşliğinin yanı sıra halkların özgür ve eşit yaşadığı bir dünya var edene kadar mücadele edecek, parti kapatmalara hayır diyeceğiz” diye belirtti.
EMEP Merkez Disiplin Kurulu üyesi Fevzi Ayber de “Elbette ki siyaset yapma hakkını savunuyoruz. HDP’ye yapılan her saldırı ve kapatma davası tüm demokrasi güçlerine demokrasi barış özgürlük iş ekmek mücadelesi verenlere karşı bir saldırı olarak değerlendiriyoruz. Bu açıdan HDP’nin siyaset yapma hakkını savunuyoruz ve ona yönelecek her saldırıda da karşıyız” dedi.
Bu rejim reforme edilemez
Yazar Fikret Başkaya, “Bu rejimin bu kutsal devletin lugatında hak, özgürlük ve demokrasi gibi kavramların esameleri okunmaz. Esasen eski rejimden gerçek bir kopuş da söz konuş değildir. Bu rejim muhalefeti düşman, farklı düşüneni hain olarak görüyor ve gereğini yapıyor. Siyasetçilerin, gazetecileri katletmediği zaman hapishanelerde çürütüyor, mülteciliğe zorlamıştır. Geriye kalan yüz yıl siyaseti cinayetlerin ve katliamların tarihidir. Bu rejim reforme edilemez. İnsafa gelmesi mümkün değildir. Geçmişiyle yüzleşme yeteneği yoktur. Ama değiştirilmesi gayet mümkündür” ifadelerini kullandı.
Top muhalefetin elinde
HDP’yi kapatmak isteyenin AKP-MHP olmadığını onların “devlet partisinin taşeronları” olduğunu ifade eden Başkaya, “HDP’yi kapatmak isteyen kutsal devletin bekçisi olan devlet partisidir. Fakat HDP’yi kapatmak istiyorlar zira HDP kutsal devletin oyununu bozuyor daha önce bozdu. Fakat bu daha başta sakat bir girişim. Zira partiyi kapatmak gerisinde olan iradeyi yok edemez. Fakat zora sokulmak istenen sadece HDP değil, HDP dışında muhalefet de hedefte. Bu nafile zorlamaların işe yaraması mümkün değil. Artık dinci saray rejimin rıza üretme yeteneği aşınmış bulunuyor. Devleti, şiddeti dayatma dışında bir kozu yok. Bu durum muhalefet cephesine büyük olanaklar sağlıyor. Top muhalefettin elinde ama o da henüz o topu nereye atacağını bilmiyor” diye belirti.
Potansiyeli harekete geçirmek
HDP’nin yalnız olmadığını dile getiren Başkaya, “Arkasında milyonlarca kitle var. Ülkenin gerçek muhalifleri var. Tüm mesele bu potansiyeli harekete geçirmekle ilgili. Muhalefet cephesi eğer vakitlice bu iktidardan kurtulamazsa geriye kurtulacak bir şey kalmayabilir. Hak, özgürlük, demokrasi ve sosyal eşitlik mücadelesinde kaybetmek diye bir şey yoktur. Mücadelenin her aşaması yeni bir kazanımdır. Adımını attın mı özgürleşmeye başlarsınız ve öylece yürüyüp gider” dedi.
Muhalefet birleşsin
Devrimci 78’liler Federasyonu Başkanı şair Ahmet Telli, “Demokrasi güçlerini burada olduğu gibi bu birlikteliği eylem alanlarına taşımak ve yeni eylemlerde buluşturmak gerekiyor. Bunun yolu ve yordamı devrimci kalabilmek, halkların kardeşliğine inanmak olduğunu unutmamak gerekiyor” dedi
SEP Genel Başkanı Güneş Gümüş şunları söyledi: “Tüm muhalefetin birleşmesi gerektiği artık açıktır. AKP iktidarının kalıcı hale gelmesini engellemek istiyorsak muhalefeti birleştirmek gerekiyor. Yoksul emekçileri de bu mücadelenin bir tarafı haline getirmemiz gerekiyor.”
Halkevleri Genel Sekreteri Mustafa Eberliköse, “Türkiye’de bugünü faşizmi ne zaman sıkışsa ilk hedef aldığı parti HDP oluyor. Bu nedenle HDP’nin siyaset yapma hakkını savunmak aslında Türkiye halklarını da savunmak demektir” dedi.
Son olarak konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Kararlığımızı görmek bu ülkede umut adına bizlere büyük moral ve güç veriyor. Bir arada bulunmak bizlerin birlikte yürüyüşü konusunda kararlığımız görmek bu ülkede umut adına en güçlü kaynaktır” dedi.
Nihai hedef demokratik siyaset
HDP’ye karşı açılan kapatma davası ve onun öncesinde sonrasında yürütülen baskı politikalarının tek hedefinin partileri olmadığına dikkati çeken Sancar, “Asıl hedefi HDP gibi görünse de nihai amaç demokrasi güçlerini sindirmek, demokratik siyaseti bitirmek, hak arayışını ve dinamiklerini ortadan kaldırmaktır. Yani bu dava ve bu davaya eşlik eden kampanya, şiddet ve baskı politikaları Türkiye’de demokrasi güçlerini, demokrasi arayışını, özgürlük ısrarını ve barış inadını hedef alıyor. Bu nedenle ben buradaki başlığı ‘HDP’yi, HDP’nin siyaset yapma hakkını savunuyoruz’ olarak değil barış mücadelesini, demokrasi ısrarını ve özgürlük özlemini savunuyoruz diye okuyorum. Bunun tek yolu da ortak mücadeleyi büyütmektir. Ortak mücadeleyi büyütemedikçe gerçekten bu zalim iktidara karşı bu her türlü yolu kirli gayri meşru hukuksuz yolu mübah gören zihniyete karşı güçlü bir direnişi ortaya koymamız da mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
İradenin güçlü beyan
Yapılan toplantının ortak mücadele iradesinin bir ifadesi olduğunu vurgulayan Sancar, devamında şunları söyledi: “Bu iradenin güçlü beyanı olduğu için çok değerlidir. İnanıyorum ki, bu irade dalga dalga büyüyecektir. Bu savaş, şiddet ve talan düzenine karşı en güçlü sesi bu birliktelik oluşturacaktır. Bu düzeni bitirecek gücü de bu birliktelik ortaya çıkaracaktır. Bugün özgürlük mücadelesinde bir başka sayfanın da mutlaka açılması gerekiyor. Hukuk mücadelemizi ısrarla sürdüreceğiz. Bunu söylüyoruz ama hukuk yoluyla bütün sorunları çözeceğimiz gibi bir naifliğe de sahip değiliz. Hukuk mücadelesini toplumsal siyasal mücadelenin önemli bir alanı olarak görüyoruz.
Aym gergerlioğlu kararı
Bu iktidarın hukuku da hiçe saymak konusunda herhangi bir tereddüdü olmuyor. Nitekim 4 gün önce AYM’nin Ömer Faruk Gergerlioğlu için verdiği kararı da, açıkça tahliye talep etmesine rağmen bu iktidar ve bu düzen uygulamıyor. Yani daha önce vekillik hakkı adaletsizce gasp edildi, özgürlüğü gasp edildi. Şimdi bizati AYM bu özgürlük gaspının hukuka aykırı olduğunu, anayasaya aykırı olduğunu söylüyor ama 4 gündür içerde tutmaya devam ediyorlar. Buradan hep birlikte tekrar Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun özgürlüğünü ve bütün diğer demokrasi mücadelesinde tutsak alınan, rehin tutulan bütün arkadaşlarınızın özgürlüğünü de hep birlikte savunduğumuz göstermiş oluyoruz. Sincan Cezaevi önünde Adalet Nöbeti için arkadaşlarımız bugün toplanmıştı. Maalesef güvenlik güçleri çok şiddetli bir şekilde müdahale etmişler.
Zulüm de biter gün ağarırken
Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun oğlu Salih Gergerlioğlu dahil olmak üzere arkadaşlarımızı şiddet uygulayarak gözaltına almışlar. Bunu da kınıyoruz. Gergerlioğlu ve diğer siyasi rehinelere derhal özgürlük talep ediyoruz. Ahmet Telli’nin şiirlerini çok severim. Bu toplantılara en iyi uyan şiiri benim için dövüşen anlatsın şiiridir. Sadece sonuç dizesini aktaracağım. ‘Kavgalar büyüdükçe zulüm de biter gün ağarırken. İşte ortak mücadele bu zulüm de mutlaka bitecektir hem de çok geç olmadan, gün ağarırken’. Hepinize kendim ve partim adına en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Mücadeleyi büyütme kararının bütün topluma umut verdiğini bir kez daha belirtmek isterim.”
Sancar’ın konuşmasının ardından toplantı sona erdi
İmzacı örgütler
Toplantıyı düzenleyen demokratik kitle ve emek örgütlerinin isimleri şöyle: Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Alevi Kültür Dernekleri, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği, Birleşik Devrimci Parti, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Demokratik Alevi Derneği, Doğu-Güneydoğu Dernekler Platformu (DGD), Demokratik Yöre Dernekleri Koordinasyonu, Demokrasi İçin Birlik (DİB), Demokratik Bölgeler Partisi, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Devrimci 78’liler Federasyonu, Dersim Dernekleri Federasyonu, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Diyalog Grubu, Düşünce Suçuna(?) Karşı Girişim, Emek Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Ekoloji Birliği, Halkevleri, Halkların Demokratik Kongresi, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı, Hak ve Adalet Platformu, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği, İnsan Hakları Derneği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Kızılırmak Yerel Dernekler Federasyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Sosyalist Emekçiler Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Sol Parti, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türkiye İşçi Partisi, Toplumsal Özgürlük Partisi, Yeşil Sol Parti, Yurttaş Girişimi, 78’liler Girişimi.