10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Barosu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Temsilciliği ve Diyarbakır Tabip Odası (DTO) Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde ortak açıklama yaptı.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, 2015 tarihinde Dört Ayaklı
minare önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir
Elçi’yi anarak açıklamasına başladı. Aradan 4 yıl geçmesine rağmen Tahir Elçi
dosyada tek bir şüphelinin bile olmadığını hatırlatan Zeytun, bu cinayetin
faili meçhule bırakılmak istendiğini söyledi.
“Keyfi ve muğlak suçlamalarla gözaltı ve tutuklamalar yaşanıyor”
Artı Gerçek’ten Remzi Budancir’in haberine göre, 10 Aralık’ın BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 71’inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Zeytun, taraf devletleri yaşam hakkı ve işkence yasağı olmak üzere insan hakları ihlallerine karşı sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirmeye davet etti. Açıklamasında Türkiye’de yaşanan demokrasi ve insan hakları ihlallerine değinen Zeytun, özellikle sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “yasa dışı örgüt üyeliği” , “yasa dışı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” , “yasa dışı örgüt propagandası yapmak” gibi keyfi ve muğlak suçlamalarla gözaltı ve tutuklamaların yaşandığını aktardı.
“2019’da 840 kişi işkence ve kötü muamele gördüğünü bildirdi”
Türkiye’de 2019 yılında yaşam hakkı ve işkence yasağı başta olmak üzere birçok alanda hak ihlalleri yaşandığını ifade eden Zeytun, hak ihalelerine ilişkin şu verileri paylaştı: “TİHV’e 2019 yılının ilk 11 ayında işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 840 kişi başvurmuştur. Başvuranların 422‘si aynı yıl içinde işkence ve kötü muamele gördüklerini belirtmişlerdir. İHD verilerine göre ise 2019 yılının ilk 11 ayında gözaltında ve gözaltı dışındaki yerlerde işkence ve diğer kötü muameleye uğradığını iddia eden kişi sayısı 830’dur.
Toplanma, gösteri ve yürüyüş hakkı ihlalleri
Toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, haksız gözaltı ve tutuklamalar, askeri operasyonlar nedeniyle meydana gelen ihlaller, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar mevcut durumda artış göstererek devam eden hak ihlalleridir. Toplanma, gösteri ve yürüyüş hakkı, Valilikler ve Kaymakamlıklar tarafından alınan yasaklama kararlarıyla kısıtlanmaktadır. Bölgemizin pek çok kentinde açık hava toplantıları, demokratik gösteri, yürüyüş ve etkinlikler, ‘güvenlik’ gerekçe gösterilerek süresiz veya her ay yenilenerek yasaklanmaktadır. Kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen operasyonlar sırasında gerçekleşen ev baskınlarında, maalesef yurttaşlar kötü muameleye maruz kalmakta, darp edilmekte ve keyfi biçimde kişisel eşyalarına zarar verilmektedir.
Cezaevlerinde hak ihlalleri arttı
İşkencenin yaygın ve sistematik hak ihlalleri ile gündeme geldiği bir başka yer ise, cezaevleridir. Sürgünler, sağlık hakkı, işkence ve kötü muamele, disiplin soruşturmaları, tecrit etme, haberleşme, iletişim hakları gibi konularda, mahpusların hakları ihlal edilmektedir. Hapishanelerdeki mahpusların mektup aracılığıyla ve yakınları aracılığıyla insan hakları örgütlerine yaptıkları başvurularda, sevkler sırasında çıplak arama ve fiziki işkence, tek kişilik hücrelerde tecrit etme, kelepçeli tedavi, hastane ve revire çıkarılmama gibi yaşanan mağduriyetleri ifade etmişlerdir. Hapishanelerle ilgili bir diğer önemli konu ise, çeşitli vesilelerle vücut bulan mahpuslara yönelik ağırlaştırılmış tecrit uygulamalarıdır. Cezaevlerinde tecrit temel bir insan hakları ihlalidir.
“Kayyım uygulaması kalıcı hale getirilmek isteniyor”
2016 yılından bu yana DBP’li belediyelere yönelik başlayan görevden alma ve
kayyım atamaları, 31 Mart 2019 tarihinde HDP’li belediyelere yönelik kendini
tekrar etmesi, yerel yönetimlerde kayyım uygulamalarının kalıcı ve sistematik
bir politikaya dönüştüğünün açık bir göstergesidir. 2019 yılında gerçekleşen
yerel seçimlerde 3’ü büyükşehir olmak üzere 8 il 56 ilçe ve belde belediyesini
kazanan HDP’ye yönelik, henüz seçim öncesinde İçişleri Bakanlığı ve hükümet
yetkilileri tarafından kayyım tehdidi yapılmış, seçim sonrasında ise 6 belediye
eş başkanlarının KHK’lı oldukları gerekçesiyle mazbataları verilmemiştir. Yine
seçimlerden sonra bugüne değin 27 belediye eş başkanı haklarındaki
soruşturmalar gerekçe gösterilerek görevden alınmış ve yerlerinde kayyım atanmıştır.
Görevden alınan belediye eş başkanlarının çoğunluğu ise, kayyum atamasına
gerekçe oluşturmak maksadıyla haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmıştır.
“305 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti”
2019 yılında Kadınlara ve Çocuklara yönelik şiddet ve cinayetler de,
artarak devam etmiştir. 2019 yılının ilk 11 ayında en az 305 kadın erkek
şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti. Aynı dönemde en az 556 kadın ise erkek
şiddetine maruz kaldı. Resmi rakamlar ise şiddete uğrayan kadın sayısının on binlerle
ifade edildiğini, şiddet sonucu yaşamını yitiren kadın sayısının ise daha
yüksek olduğunu göstermektedir.
“Çocuklar istismara maruz kalıyor”
Toplumsal yaşamımızda, kadınların sözüne, yaşam biçimine tahakküm kurmanın bir tezahürü olarak karşımıza çıkan erkek şiddeti ve adeta şiddeti cezasızlıkla ödüllendiren yargı kararları, Türkiye’de cinsiyet eşitsizliği sorununu daha da derinleştirmektedir. Çocuklar ise her geçen gün daha fazla istismara maruz kalmakta, Çatışmalı ortamların varlık gösterdiği bölgelerde, çocukların yaralanmalarına ve yaşamlarını yitirmektedir. Bölgemizde, Zırhlı askeri araçların çarpması sonucu ve askeri mühimmat ve savaş atıklarının yol açtığı çocuk ölümleri ve yaralanmalardaki artış durumun vahametini göstermektedir.