Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle çocukları açlık grevinde olan ailelerin Bakırköy Hapishanesi önünde sürdürdüğü nöbet eylemine HDK Eşsözcüsü olan HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ile HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya da destek amacıyla katıldı.
Yürüyüşe geçmelerinden kısa bir süre sonra ailelerin önünü kesen polisler, hiçbir uyarıda bulunmadan saldırdı. Vekillerin “Bir muhatap arıyoruz” sözlerine aldırış etmeyen polisler, aileler ve avukatlarla birlikte vekilleri de darp etti. Avukatlar ve ailelerden çok sayıda kişinin darp edilerek gözaltına alındığı saldırıda baygınlık geçiren bir anne, bu halde gözaltına alınmak istendi. Kaya’nın ve diğer kadınların tepki göstermesi üzerine söz konusu anne, polislerin elinden alındı.
HDP Milletvekili Hüda Kaya, yaptığı konuşmada açlık grevlerin artık ölüm oruçlarına dönüştüğünü hatırlatarak, şunları söyledi:
“Çocukları açlık grevinde olan annelerimiz başta olmak üzere bu sürecin selametle sonuçlanması için burada destek amacıyla oturuma eylemi yapmaya çalışan annelerimiz günlerdir polisin şiddeti ile karşı karşıya kalıyorlar. Bugün Bakırköy Hapishane önünde annelerimiz, kadınlarımız bir kez daha bu faşist zihniyetin, Saray iktidarının hedefi haline geldi. Annelerimizden nasıl korkuttuklarını burada tekrar görmüş olduk. Bir grup kadından, bir grup annenizden, beyaz tülbentli insanlarımıza nasıl büyük bir korku ve nefretle saldırdıklarını bir kez daha Bakırköy Hapishane önünde gördük.”
‘Hükümet bu sese bu çığlığa ses vermelidir’
Açlık grevlerinin sonlanması için artık adım atılması gerektiğini söyleyen Kaya, kamuoyuna bu noktada çağrıda bulundu. Kaya, şunları söyledi:
“Açlık grevcileri ülkemiz için, halkımız için neyi hedefledilerse bizler bu mesajların yerine getirilmesinin ve ölüm oruçlarının açlık grevlerinin sonlandırmasının yolunun açılmasını istiyoruz. Annelerimiz burada keyfi olsun diye polisin şiddetine muhatap olmak zorunda değiller. Bunu istemiyorlar. Biz de istemiyoruz. Ama burada bir can derdimiz, bir hak derdimiz, bir özgürlük ve hukuk derdimiz var. Her ne kadar hukuk kalmadıysa da hukukun işlenmesini istiyoruz ve annelerimizin bu eylemlerinin halkımız tarafından görülmesini istiyoruz. Artık göz yumulamayacak bir duruma gelmiştir. Hükümet bu sese bu çığlığa ses vermelidir.”
‘Haksız, hukuksuz bir iktidarın dışa vurmuş halidir’
HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, ailelerin açlık grevlerine dikkat çekmek için sadece oturma eylemi yapmak istedikleri için bu saldırılara maruz kaldığını belirtti. “Biz daha alana girmeden polisin anonsuyla karşılaştık. Bu anlamda diyalog kuracak bir yetkili bulamadık. Tek bir kelime etmeden direk annelerimizi darp ederek gözaltına aldılar” diyen Koçyiğit, sözlerine şöyle devam etti:
“Bütün bunlar çürümüşlüğün, haksız, hukuksuz bir iktidarın dışa vurmuş halidir. Kimse buraya gelip polisin şiddetine maruz kalmak istemez. Her gün gözaltına alınmak istemez. Her gün aileler buraya geliyorsa, her gün hapishane önlerinde bir oturma eylemi yapılmak isteniyorsa, bunda bir ısrar ediliyorsa bunun bir nedeni var. Çünkü içeride annelerin evlatları var. Saat saat eriyorlar. Hiç kimsenin bu duruma sessiz kalmasını bekleyemeyiz. Annelerin darp edilmesi bir kez daha kınıyoruz. Burada yapılmak istenen açık ve nettir. Grevcilerin talebi yerine getirilmesi isteniyor. Talep de açık ve nettir. Talep Öcalan’ın ailesiyle avukatlarıyla görüşmesidir. İnsanlar bunun için açlık grevindeler. Bizlerden ölüm oruçlarında olanların ölümlerine göz yumması beklenebilir mi?”
‘Polisin şiddetini bir kez daha kınıyoruz’
Ailelerin tek amacının hükümete seslerini duyurmak olduğunu söyleyen Koçyiğit, sözlerine şöyle devam etti:
“Anneler çocuklarının ölümünün önüne geçmek istiyor. Bütün bunları dinlemeden yapılan her eylemi kanunsuz diyerek bir şekilde keriminize ederek sorunların çözülmeyeceğini görüyoruz. Bugün polisin şiddetini bir kez daha kınıyoruz. Bu haksız uygulamalara son verin. Bütün Türkiye halklarına adalet bakanlığına sesleniyoruz. Gelin bu ölümleri durdurun. Tecrit kalkmadan ölümler kaçınılmazdır. İnsanların en hukuki talep için öldüğü bir ülkede hiç kimse hukuktan insan haklarından bahsedemez.”