Yadigar Aygün-Bahattin Seçilir/İstanbul
Sosyalist Meclisler Federasyonu Dönem sözcüleri HDP/SMF Milletvekili Dilşat Canbaz ve Barış Kayaoğlu ile seçimler, Emek ve Özgürlük İttifakı, kadın hakları, işçi ve emekçilerin sorunlarını, 1 Mayıs ve 18 Mayıs sürecini konuştuk.
“Bütün hak ve taleplerin yok edildiği faşizmin sardığı bir durum ile karşı karşıyayız”
SMF Dönem Sözcüsü Dilşat Canbaz, işçi ve emekçi haklarını ve Emek ve Özgürlük İttifakı çalışmalarına ilişkin olarak, 21 yıllık bir iktidarla ve koyu ve kurumsallaşmış bir faşizmle karşı karşıya olduklarını belirterek; “Bütün hak ve taleplerin yok edildiği, başta kadınların, Kürt halkının, Alevilerin, İnanç alanının, emekçilerin, işçilerin haklarının yok edildiği ve her tarafı faşizmin sardığı bir durum ile karşı karşıyayız. Ekonomik krizin, yoksulluğun derin olduğu bir süreçte halkın en çok istediği şeylerden birisi bu ekonomik krizin nasıl ortadan kalkacağı ikincisi de haklarımızı ve taleplerimizi talep ederken kollukla ya da sermaye güçleri ile karşı karşıya gelmemeyi en fazla talep ettikleri şey. Ki işçi havzalarında en fazla talep bu şekilde geliyor. Emek ve Özgürlük İttifakı ve bunun bileşeni olan SMF olarak şunu söylüyoruz; sosyalist bir kimliğimiz var, sosyalist bir düşünce ile birlikte biz sizin sesinizi o kürsülerde ifade edebiliriz. Sahada, mücadele alanında sizler ile yan yana, işçi grevlerinde, kadın eylemlerinde, LGBTİ+’lar haksızlığa uğradıklarında, inanç alanlarına saldırılarda mücadeleyi birlikte ifade edebiliriz” dedi.
Yeşil Sol Parti’nin çalışmalarına ilişkin olarak genel kitle atmosferinin iyi olduğunu belirten Canbaz, İstanbul’da 39 ilçede ve birçok yerde de seçim büroları açıldı Yeşil Sol Parti’nin. Bizde bu çalışmaların içerisindeyiz. Hem seçim bürolarında hem ziyaretlerde hem dernek ziyaretlerinde kendi sosyalizm fikirlerimizi anlatıyoruz. Bu sürecin nasıl olacağını ifade ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.
‘Emek ve Özgürlük İttifakı faşist kuşatma, saldırganlık, sömürü ve yıkım politikalarına karşı ortaya çıktı’
SMF Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu’da konuya ilişkin olarak, “Uzun bir zaman dilimini kapsayan AKP-MHP faşist iktidarı başta işçi sınıfı ve ezilen Kürt ulusu olmak üzere ezilenlere yönelik faşist kuşatma, saldırganlık, sömürü ve yıkım politikalarına karşı parçalı ve kendiliğinden gelişen toplumsal mücadele somutta öne çıkan ekonomik ve siyasal talepler doğrultusunda birleştirip ve alternatif güçlü toplumsal mücadele cephesi yaratma arayışıyla bu tartışmaların olgunlaşması ile ortaya çıktı. İttifakı oluşturan özneler, hangi politik ihtiyaçlar ve kaygılar ile yan yana geldiklerini, geliş amaçlarının kitlelerin ekonomik, siyasal taleplerini merkeze koyan bir anlayış ile toplumsal mücadeleyi birleştirme, daha ileri bir düzeye taşıma politik önemi ile hareket ettiklerini ifade ettiler. İttifakın esas muhtevası bu politik yan olmakla birlikte seçim sürecini ve seçimleri yadsıyan ve kayıtsızlık ifade eden apolitik bir tutuma da sahip değil” diye belirtti.
‘Her alanda kadınların mücadelesi devam ediyor’
AKP iktidarı döneminde kadın, LGBTİ+ ve çocuk haklarının geldiği durumu sorduğumuz Dilşat Canbaz, kadın haklarının hiç bu kadar zayıflamadığını belirterek, “İstanbul Sözleşmesi’nden tutalım da 6284 Sayılı yasanın aktif uygulanmasından, birçok hak ve taleplerimizin hiçbir dönem bu kadar zayıflamamıştı. AKP-MHP iktidarı, en can alıcı kadın, LGBTİ+’lar ve çocuklar üzerinden çıkarmış olduğu yasalar tüm kazanımlarımıza bir saldırıydı. Bu kazanımların karşısında kadın hareketi sürekli mücadeleyle karşılık verdiler. Cinsiyetçi, gerici söylem politikaları gerçekten birçok alanda zayıflatmaya çalışıldı. AKP’nin ‘Makbul kadın’ meselesi hepimiz için bir örnekti. Parlamento kürsüsünde konuşmalarına baktığınızda bir er meydanı ‘Oranın erkeklerin hakim’ olduğu bir siyaset yapıldı 21 yıldır” ifadelerini kullandı.
’68 kuşağı halk kitlenin ortak değeridir’
14 Mayıs’ta yapılacak seçimler dışında Mayıs ayı 1 Mayıs, 6 Mayıs’ta Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın katledilmeleri ve 18 Mayıs’ta Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledildiği gün olan 18 Mayıs gibi devrimci, demokratik kurumlar için tarihsel öneme sahip günleri barındırıyor. Bu sürece ilişkin sorumuza SMF Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu şunları söyledi;
Türkiye’de 1 Mayıs 1977’de 34 işçi ve emekçi katledildi. Dolayısı ile 1 Mayıs sadece işçi sınıfının birlik ve dayanışma günü değil aynı zamanda kanla katliamlar ile yoğurulmuş bir gün. 1 Mayıs’ta işçilerin militan mücadelesi, karşı cepheden burjuvazinin kanlı saldırıları ile yoğrulmuş ve bunlar ile mayalanmış böyle daha derin daha köklü bir anlam kazanmış bir politik kin ile karşı karşıya olmanın bilinci ve kini ve sorumluluğuyla bizler 1 Mayıs çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yine 6 Mayıs burjuvazinin Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan gibi 68 devrimci önderlerinin katledilmelerinin yıl dönümü. Onların bize bıraktığı tarihsel mirası mücadelelerini sahipleniyoruz. 68 devrimci çıkışı Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Haki Karer İbrahim Kaypakkaya şahsında somutlanan sınıf, ulus, inanç ve cinsiyet kimliklerine yönelik mücadele ve savunularla binlerce devrimciyi ve milyonlarca kitlenin ortak değer olarak tarih sahnesine çıktı.
‘Kaypakkaya Marks’tan Lenin’e, uzanan oradan Mao’ya yükselen komünist ihtilalci perspektiften coğrafya sathındaki tek temsilcisidir’
18 Mayıs’ın Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 50. yılı olduğunu belirten Kayaoğlu, “Kaypakkaya kimi oportünist tariflerin hiçbirine sığmayacağı gibi tek bir kalıba da sokulamaz. O ne bir köylü direnişçisi, ne bir kasketli önder, ne bir şabloncu, ne maceracı, ne de tek başına direnişe hapsedilen militandır. Bu ve buna benzer herhangi bir kategorize etme Kaypakkaya’yı anlayamama ve kavrayamamadır. Özününü bilememe, ufkunun sınırlarını bilince çıkaramama halidir. Önder Kaypakkaya Marks’tan Lenin’e, uzanan oradan Mao’ya yükselen komünist ihtilalci perspektiften coğrafya sathındaki tek temsilcisidir. Komünist mirasın ilerleyen özüne bilimsel kavrayışla yaklaşan komünist öncü ve önderdir. Kendi tarihselliği içerisinde doğru analiz ve perspektiflerin yaşama geçirilmesinin militan öncüsüdür. Bu tahlil ve tespitleri ile ayan beyan ortadadır. Bizlerde 18 Mayıs’ı bu minvalde ele alacağız ve katledilişinin 50’nci yılında cumhuriyetin ve burjuvazinin 100’ncü yılı olma dolayısıyla ‘Devlet ve devrim’ konu bir sempozyum yapmayı planlıyoruz” dedi.
‘1 Mayıs’ta SMF saflarına’
SMF Dönem Sözcüsü Dilşat Canbaz ise Mayıs ayının bütün siyasetler için önemli olduğunu vurguladı. Canbaz, işçi ve emekçileri, kadınları, gençleri ve bütün ezilenleri 1 Mayıs’ta SMF saflarına davet ederek şunları söyledi;
En güçlü kitle ile 1 Mayıs’a çıkmayı düşünüyoruz. Hem seçim meselesi hem de 1 Mayıs devrimciler için, işçiler için önemli bir gündem. Bu dönem İstanbul Maltepe’de olacağız. Dersim’den İstanbul’a, İstanbul’dan Ankara’ya kadar birçok yerde kendi rengimiz ile birlikte alanlarda sahada olmamız lazım. Önümüzde 18 Mayıs var hepimiz biliyoruz ki komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin 50’nci yıl dönümü. Bizim için önemli bir gün. 18 Mayıs’ta en güçlü önce Kaypakkayacı güçler ile birlikte ve tüm halk ile beraber 18 Mayıs’ta ki çalışmalarımızı en güçlü şekilde panellerimiz, sempozyumlarla ile kurumsal çalışmalarımız devam edecek. Kaypakkaya ve tüm devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamını yitirenleri anarak bir çalışma yürütmeyi düşünüyoruz. 1 Mayıs ve 18 Mayıs’a giderken 8 Mart kadın rengimiz ile sözümüz ile oradaydık. Newroz ateşini birlikte yaktık. 1 Mayıs’ta da emekçilerin sesini aynı şekilde alanlara, sahaya, mücadeleye bulunduğumuz her alanda, başta kadınlar, gençler ve bütün kitleyle birlikte kendi sözümüzü söylemeye çağırıyoruz.