İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle 688’inci kez Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, kayıp yakınları ve Sivil Toplum Örgütleri katıldı.
Eylemde ilk olarak konuşan Abdullah Zeytun, İHD El Genel Başkanı Eren Keskin hakkında verilen cezanın onanmasına değindi. Abdullah, “Onaylanan ceza Türkiye’de ki mevcut yargıya uyan bir cezadır. Siyasi iktidarın etkisinde kalan yargının verdiği bir ceza olduğunu görüyoruz. Eren keskin bu alanlarda faili meçhullerin akıbetini sordu. Bu insanların yanında adalet mücadelesi verdi. Açık sözlülükle kamuoyuyla düşüncelerini paylaştı bundan kaynaklı ceza verildi” dedi.
Bu hafta Diyarbakır Merkez’de Yargı-Sen üyesi sendikal faaliyetleri yürüten Cemal Kavak’ın hikayesini, İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Derya Yıldırım paylaştı.
Derya, Cemal Kavak’ın Diyarbakır Vergi Mahkemesi’nde memur olarak çalıştığını ve 24 Nisan 1996 tarihinde kahvehanede arkadaşları ile birlikte vakit geçirdikten sonra eve gitmek üzere saat 23 sularında Dağkapı İskanevleri minibüsüne bindiğini söyledi. Cemal Kavak’ın en son Kuruçeşme durağında minibüsten inerken arkadaşları E.Y. ve S.Y. tarafından görüldüğünü kaydeden Derya, “O gece evine dönmemesi üzerine ertesi gün işine de gitmediğini öğrenen ailesi, Cemal Kavak’ın kayıp olduğunu ve kendisinden haber alamadıklarını Bağlar Karakol Amirliği nezdinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirir. Ancak bir sonuç alamaz. Tüm hukuksal girişimleri sonuçsuz kalan aile 26 Nisan’da Diyarbakır Devlet Hastanesi morguna kimliği belirsiz bir bedenin geldiği duyumu üzerine morga gittiğinde oğullarını teşhis eder. Olay yeri inceleme tutanağında; Cemal Kavak’ın cansız bedeninin Diyarbakır’ın Çınar İlçesine bağlı Yuvacık Köyü yakınlarında, Diyarbakır-Bismil karayolu üzerinde yol kenarındaki sazlıkların arasında boynundan telle boğulmuş bir vaziyette bulunduğu yazılıdır” dedi.
‘Adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz’
Faillerin belli olmadığını ve hiçbir görgü tanığı olmadığını ifade eden Derya, Cemal Kavak’ın cansız bedeninin bulunduğu yere hangi yönden gidilirse gidilsin iki ya da üç güvenlik kontrol noktasından geçmeden ulaşmanın mümkün olmadığını belirtti. Derya, “Yine cansız bedeninin, Cemal Kavak’ın son görüldüğü yerden çok uzakta bir yerde bulunması, faili meçhul bir cinayete kurban giden maktulün zorla kaybedildiğine işarettir. Ailenin avukatı Diyarbakır İdare Mahkemesi’nde devlet aleyhine tazminat davası açar ancak bu davanın olumlu sonuçlanmaması üzerine 4 Ağustos 1999 tarihinde AİHM’ne başvurur. AİHM 6 Temmuz 2006 tarihli kararında, Sözleşme’nin yaşam hakkını düzenleyen 2’nci maddesinin Cemal’in ölümü ile ilgili etkili ve yeterli bir soruşturma yapılmadığı için usulden ihlal edildiğine, ayrıca etkili bir başvuru hakkı olmadığı için Sözleşme’nin 13’üncü maddesinin ihlal edildiğine karar verir ve devleti tazminat ödemeye mahkûm eder. Kaç yıl geçerse geçsin, Cemal Kavak için, tüm kayıp ve siyasi cinayetlere kurban gidenler için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
Eylem bir dakikalık oturma eylemiyle sona erdi.