Ankara’da 10 Ekim 2015 tarihinde İŞİD tarafından yapılan katliama ilişkin açılan ve sonrasında firari sanıklar yönünden tefrik edilen davanın 6’ncı duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Davada firari sanıklar İlhami Balı, Savaş Yıldız, Edremit Türe, Deniz Büyükçelebi, Yakup Selağzı, Kasım Dere, Nusret Yılmaz, Mustafa Delibaşlar, Walentina Slobodjanjuk, Muhammet Zana Alkan, Ömer Deniz Dündar, Cebrail Kaya, Ahmet Güneş, Kenan Kutval, Bayram Yıldız, Hasan Hüseyin Uğur ile DAİŞ yöneticiliğinden 18 yıl hapis cezası alan ve “insanlığa karşı suç” kapsamında hakkında iddianame düzenlenen Erman Ekici yargılanıyor.
Boş sanık sandalyeleriyle devam eden duruşmaya sanık Erman Ekici bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmaya 10 Ekim Avukat Komisyonu’ndan avukatlar ve katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri katıldı.
Kimlik tespitinin ardından başlanılan duruşmada, bir önceki celse verilen ara karar neticesinde ilgili kurumlardan gelen müzakereler okundu.
Doyurucu cevap yok
Gelen müzakerelere dair 10 Ekim Avukat Komisyonu’ndan avukatlar söz aldı. İlk olarak konuşan Avukat Murat Kemal Gündüz, “Geçen celse talep etiğimiz cevaplardan bir kısmı gelmiş ama bunları cevap olarak nitelemek mümkün değil. Net ve doyurucu yanıt verilmiyor” dedi.
İki polisin tutanağı ile cevap verilmiş
Emniyet Genel Müdürlüğü’nden istenilen “İŞİD terör örgütünün fotoğraflı teşhis albümüne” ilişkin müdürlükten gelen cevaba ilişkin konuşan Gündüz, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün iki polisin tuttuğu tutanağa dayanarak cevap verdiğini belirtti. Gündüz, “İki polisin tuttuğu tutanak ile ‘gende yok’ diyor. Yargının bu hale düşmesine bakıyoruz, İçişler Bakanı geçen yaptığı açıklamada memleketin en yüksek mahkemesine ayar vermeye kalktı. Bu beyanatı veren Emniyet Genel Müdürlüğü, kriminal daire de bu yönde bir çaba içerisindeler. Israrla yazmanıza rağmen net bir cevap yok. İki polisin tutanağına dayanarak ‘bizde yok’ diyorlar. Ama bu cevaplar davanın gidişatı için önemli” ifadelerini kullandı.
“Yoksa benim oğlum gelmeyecek”
Avukat Gündüz’ün konuşması sırasında söz alan katliamda yaşamını yitiren Korkmaz Tedik’in annesi Zöhre Tedik, “Sayın başkan, avukatın söylediği gibi en ufak bir çaba sarf edilse ne kadar çok şey ortaya çıkacak. Bizim çocuklarımız geri gelmeyecek ama vicdanımız rahat edecek. Sizin de kamuoyu önünde göstereceğiniz çaba her kesin vicdanın rahatlatacak, sizin de vicdanınız rahat olacak. Bu katliamlar açığa çıkacak. Vereceğiniz çaba ile tarihe geçeceksiniz. Yoksa benim oğlum gelmeyecek” diye belirtti.
103 kişiyi kimse unutmadı
Ardından söz alan avukat İlke Işık ise, “20 gün sonra 10 Ekim Ankara Katliamı’nın 5’inci yıl dönümü olacak. Katliamı gerçekleştirenler şunu başaramadı; katliamda yaşamını yitiren 103 kişiyi hiç kimse unutmadı. Zorla iktidar değişti, bunu da kimse unutmadı. Ama siz ne yazık ki tutuklu sanıklara ilişkin buna dair bir şey söylemediniz. Adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz demiştik buna devam edeceğiz. Siz ve diğer bilmesi gereken kim varsa onlar da bilsin ve böyle kayıtlara geçsin” dedi.
“Tek bir polis memuru dinlemediniz”
Mahkemenin iddianame aşamasında soruşturması tamamlanmayan bir davayı kabul ettiğini hatırlatan Işık, “Ama bu iddianameye dokunmadan bir karar verdiniz. Şimdi de iddianamenin yapması gereken soruşturmalarla uğraşıyoruz. Araştırılmayan birçok şeyi biz talep ettik. İçişleri Bakanı ‘İŞİD birçok eylem planlıyor’ diyor. Evet ve bu dosyada firari olan sanıklar da planlıyor olabilir. Peki neden bu ülkede bunların yıllardır gezmesine izin verildi. Gezmesine neden olanların sorumluluğunu ne yapacağız buna ilişkin tüm taleplerimizi reddettiniz. Mitingde sorumluluğu olan tek bir polis memurunu buraya getirip dinlemediniz. O kadar talep ettik. İçişleri Bakanlığı bunların sorumluluğuna dair müfettiş raporunu hala göndermiyor” diye konuştu.
“Önlemler alınsaydı katliam olmayacaktı”
“Bu katliam emrini kim vermiştir?” diye soran Işık, şunları kaydetti: “Sınırları İŞİD’e bırakmasalardı, istihbarat örgütleri bütün bu bilgileri toplayıp gereken yerlere bildirseydi, Ankara Emniyeti gereken önlemleri alsaydı bu katliam olmayacaktı. Süleyman Soylu’nun söylediği hukuk, katliamda yaşamını yitiren, yaralanan ve bundan etkilenenlere değil sanıklara uygulandığı için katliam gerçekleştirildi. Sorumluları burada yargılamadınız ama bu ülkede insanlar biliyor ve ‘toplum vicdanında mahkûm olmak’ çoktan gerçekleşti. Bir gün bu salondan da adalet çıkacağını umuyoruz. Tek istediğimiz şey adaletin yerine gelmesi tüm sorumluların yargılanması.”
Ebu Zeynep soruşturmaya dahil edilmedi
Ardından söz alan Avukat Erkan Ünüvar, sanık Yunus Durmaz ile yaptığı yazışmalardan Türkiye’deki katliamların talimatını veren ve Türkiye emiri olduğu anlaşılan Ebu Zeynep’in soruşturmaya dahil edilmediğini hatırlattı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Ebu Zeynep’e dair hazırladığı fezleke dışında bir şeyin yapılmadığına dikkati çeken Ünüvar, “Bu kişi Yunus Durmaz’ın da başındaki kişi. Yunus Durmaz bu kişiye ‘şeyh’ diye hitap ediyor. Emniyet, yapılan görüşmelerde Ebu Zeynep’in Türkiye sorumlusu olduğunu değerlendirilmektedir. Bu yazışmalar bizim dosyamızda var. Mektup isimli bir yazışmada ‘Türkiye bize savaş ilan etti biz de vurun dedik’ deniliyor. Şeyh dedikleri Ebu Zeynep’ten talimatların alındığını ve yapılan yazışmalarda ayrıca tercüman kullanıldığını da anlıyoruz” bilgilerini paylaştı.
Ebu Zeynep Türkiye emiri
İddianamede bir numaralı sanık olarak İlhami Balı’nın yer aldığını kaydeden Ünüvar, şöyle devam etti: “Ama yapılan görüşmelerden İlhami Balı’nın İŞİD’in sınır emiri olduğunu Türkiye emirinin Ebu Zeynep olduğunu anlıyoruz. Çıkan sonuç şu ki; Türkiye’deki örgütün bağlı olduğu Arap asıllı bir şeyh var. Türkiye’de yapılacak eylemleri, yapılacak konumlandırma ve buna benzer birçok emir talimatını Ebu Zeynep veriyor. Ebu Zeynep Türkiye emiri ama bizim dosyamızda yok. Dolayısıyla emniyet gönderdiği fezlekede, ‘ben Ankara katliamı emrini veren kişiyi tespit ettim ama onunla ilgili bir şey yapmayacağım’ diyor. Ankara katliamı hakkında sosyal medyada paylaşım yapanlar yargılanıyor ama İŞİD emiri olan kişinin isminin dosyada yer almaması anlaşılır değil. Savcılık neye dayanarak iddianamede buna yer vermemiş anlaşılır değil.”
Ebu Zeynep için ek iddianame talebi
İddianamenin eksik olduğunu dile getiren Ünüvar, şunları söyledi: “Bütün katliam faillerini içeren bir iddianame ortaya çıkmamış durumda. Bu katliamda fail olarak yargılanması gereken her kesi dahil etmeden bu davanın bitmesi mümkün değil. Ebu Zeynep gibi bir kişinin gözden kaçırılması başka bir şey düşündürüyor. Çünkü savcılarımız daha öncede 9 soruşturma dosyasını vermediler. Sonuç olarak yargılamaya dahil edilmesi gereken başka katliam failleri var. Bunlar dosyadaki delillerle bile anlaşılıyor. Ankara katliamının talimatını verdiği iddia edilen Ebu Zeynep için derhal suç duyurusunda bulunulmasını ve suç duyurusu sonucunda derhal ek iddianamenin hazırlanmasını istiyoruz. Bu davanın bir vicdan yarası olarak kalmaması için yargılanmayan tüm katliam faillerinin bulunması ve yargılanması gerekiyor buna kamu görevlileri de dahil.”
Son olarak söz alan Avukat Senem Doğanoğlu, önceki celse yaptıkları talepleri yineledi.
Sanık avukatı İŞİD’i savundu
Ardından sanık Erman Ekici’nin avukatı Heyam Fidan söz aldı. Daha önce Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 5 Haziran 2015’te Diyarbakır’da düzenlediği mitinge yönelik bombalı saldırı gerçekleştiren İŞİD üyelerinin avukatlığını yapan Fidan, yine İŞİD’i savunan sözleriyle dikkati çekti.
Avukat mağdurlardan rahatsız oldu
Müşteki avukatlarının bulunduğu taleplerin kabul edilmemesi talebinde bulunan Fidan, DAİŞ’i savunan sözlerini sarf etmeye devam etti. Bunun üzerine katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları, “Devletin mahkemesinde İŞİD’i savunuyor’ diyerek tepki gösterdiler. Fidan’ın “İşte bu nedenle duruşmanın izleyicisiz gerçekleşmesini talep ediyoruz” sözüne ise katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları, “Biz izleyici değiliz mağduruz mağdur” yanıtını verdi.
Mahkeme başkanı ise, “Oturduğunuz yerde müdahale etmeyin, bir daha ben söz vermeden konuşursanız dışarı çıkaracağım” dedi.
Söz alan sanık Erman Ekici ise suçlamaları reddetti. Mahkeme heyeti duruşmaya 1 saat ara verdi. (MA)