Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) 2023 Cumhurbaşkanı ve Genel Seçim Bildirgesi’ni açıklamak için Ankara’da bulunan bir otelde bir araya geldi. Açıklamaya, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın ile Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) MYK üyesi Erdal Ataş, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu, SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, TÖP Sözcüler Kurulu üyeleri Perihan Koca ve Pelin Kahiloğulları, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Kürt siyasetçiler Ahmet Türk ve Sırrı Sakık, eski Devlet Bakanı Halil Ziya ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi, aydın, yazar ve gazeteci katıldı.
Açıklama Maraş merkezli meydana gelen depremde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşuyla başladı.
Seçim bildirgesini Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın açıkladı.
2 bölüm halinde 74 sayfadan oluşan seçim bildirgesinde, Demokratik Cumhuriyet’in inşası, Kürt sorununun demokratik çözümü, ikinci yüzyılda demokratik anayasa, yerel demokrasi ile güçlendirilmiş çoğulcu parlamenter sistem, kayyım rejimine karşı halk iradesi, bağımsız ve tarafsız yargı ile herkes için adalet, ekonomide adalet ile yoksullaştırılma, rantçı değil toplumcu kamu yönetimi, barışçı dış politika, kadınlar için eşitlik ve özgürlük, özgürlükçü laiklik, ekolojik yeni yaşam, özgür gençlik ile demokratik cumhuriyet, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK), engellilerin yaşadıkları sorunlar, özgür basına dönük tutuklama gibi konulara dikkat çekildi.
Dünya’da ekonomik kriz ve hegemonya savaşlarının yaşandığı belirtilen bildirgede, Türkiye’de başta Kürt sorunu olmak üzere tarihsel, toplumsal ve siyasal sorunların çözülmemiş olması nedeniyle çoklu krizlerin ağırlaştığına dikkat çekildi. Bildirgede, “Böylesi bir süreçte yüz yıllık Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerine giriyoruz. Bu seçimler bir dönüm noktası olacak. 14 Mayıs 2023’te ülkenin ve toplumun geleceği oylanacak. Önümüzde sadece iki seçenek var. Ya faşizme dur diyeceğiz veya faşizm daha da kurumsallaşacak. Bir yol ayrımındayız. Biz’ler hem faşizme dur diyeceğiz hem de demokrasinin, özgür ve eşit geleceğin teminatı olarak Meclis’te çok daha güçlü yer alacağız” denildi. Maraş merkezli depremlerde AKP-MHP iktidarının pratiklerine de dikkat çekilen bildirgede, “Depremlerde insan yaşamı için kritik 72 saat boyunca ve birçok yerleşimde sonrasında da ortada görünmeyen iktidara karşılık dayanışmayı büyüten toplumun gösterdiği gibi, şimdi daha buradayız! Birlikte değiştireceğiz” diye belirtildi.
“İktidarın yarattığı siyasal, ekonomik ve toplumsal enkazdan kurtulmayı birlikte başaracağız” denilen bildirgede, Demokratik Cumhuriyet inşası için şunlar ifade edildi: “Bu iktidarı gönderecek, Demokratik Cumhuriyeti kuracak, ‘yüzyılın felaketi’ne karşı Demokratik Cumhuriyet yüzyılını başlatacağız. Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Ulus’la mümkündür. Demokratik Ulus tüm etnik, kültürel ve inançsal kimliklerin eşit ve özgür olarak bir arada var olduğu ve varlıklarının anayasal güvence altında bulunduğu toplumun demokratik ifadesidir.”
Bildirgenin devamında emek sömürüsüne dayanan düzene karşı emeğin özgürlüğünü savunan sosyal bir cumhuriyetin inşa edileceği vurgusu yapılarak, “Türkiye halklarının demokratik geleceği için çözüm, AKP-MHP iktidarının derinleştirdiği çoklu krize karşı sistemin radikal demokratik değişimidir. Çözüm, sistem içi muhalefetle iktidarın değişmesi değil; yeni yaşamı inşa edecek 3. Yol’dur, Demokratik Cumhuriyet’tir. Çoğulcu bir siyasal sistemde yerel demokrasi, demokratik ve ekolojik toplum, cinsiyet eşitliği, özgürlük ve insan hakları ilkelerini esas alarak Demokratik Cumhuriyet’i inşa edeceğiz. Çözüm gerçek değişimde. Çözüm demokratik değişimde. Bu nedenle yolumuz, 3. Yol’dur. Partimiz de 3. Yol’un lokomotifidir” diye belirtildi.
Bildirgede devamla Türkiye’deki sorunlar ve çözüm önerilerine dair şu değerlendirmeler yapıldı:
Türkiye kritik bu eşikten geçerken, hiçbir köklü tarihsel, toplumsal ve siyasal sorunun çözümünü erteleme şansımız bulunmuyor. Özgürlüğe, eşitliğe, demokrasiye ve adalete hava gibi, su gibi ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz. Geleceğin vaat edilmiş bir ödül değil, şimdiden kazanılacak bir yaşam olduğunu biliyoruz. 3. Yol’da Demokratik Cumhuriyet’i halkların kolektif iradesi, umudu, gücü ve sesi ile inşa edeceğiz. Bu ses; bütün farklı kimliklerin, kültürlerin, inançların, anadillerin, kadınların, gençlerin, yaşlıların, tüm ezilenlerin ve ötekileştirilenlerin özgür ve eşit yeni yaşam mücadelesinin ortak sesidir. Demokratik Cumhuriyet çağrısı; toplumun karar süreçlerine katılarak yeni bir ülke kurma, yerel demokrasiyi güçlendirme, Türkiye halkları için demokratik bir yaşam inşa etme çağrısıdır. Çağrımız, ikinci yüzyılında cumhuriyeti birlikte demokratikleştireceğimiz büyük yürüyüşe davettir; Demokratik Cumhuriyet mücadelesini büyütme ve güçlendirme çağrısıdır. Yürüyüşümüz, ezilenlerin demokratik mücadelesidir. Statüko ile restorasyon arasındaki sıkışmışlığa karşı umutla ve coşkuyla adımlarımızı birleştirerek ‘Yeni Yaşam’a davettir. Mutlaka kazanacağız, hep birlikte kazanacağız. 2023 baharında birlikte değiştireceğiz. Yapabilecek gücümüz, başarabilecek irademiz ve kararlılığımız var. İkinci Yüzyıl’ı Demokratik Cumhuriyet Yüzyılı yapmaya geliyoruz.
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının eşiğindeyiz. Yeni yüzyıl, inkâr ve bastırma siyaseti yerine muhataplarla diyalog içinde ve demokratik müzakere yöntemleriyle Kürt sorununun çözüldüğü bir yüzyıl, bir Demokratik Cumhuriyet Yüzyılı olacak. Bunun için birlikteyiz, buradayız! Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadilinde eğitim hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılması büyük önem taşır. Kürt sorununda demokratik ve barışçı çözüm için temel insan haklarının ve evrensel hukuk ilkelerinin ağır bir ihlali olan tecridin sonlanması elzemdir. Çözüm savaş ve güvenlikçi politikalarda, silah ve çatışma yöntemlerinde değil, diyalog ve müzakerededir. Türkiye’nin en köklü sorunu olan, Cumhuriyetin demokratikleşmesi ile doğrudan bağlantılı ve iç içe geçmiş olan Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü için gereken sorumluluğu üstlenmeye geliyoruz. Sorunlarımızı konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel yaklaşımımızdır. Barış ile tüm toplum kazanacak, Biz’ler kazanacağız.
Türkiye’nin çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı, çok dilli yapısına uygun yeni bir demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü Anayasayı, toplumsal sözleşmeyi demokratik katılım ve toplumsal müzakere ile birlikte yazmak için biz’ler hazırız! Demokratik Cumhuriyet’in, toplumsal barışın ve eşit koşullarda birlikte yaşamın teminatı olan yeni bir toplumsal sözleşme ile bütün özgürlükleri, hakları ve eşit yurttaşlığı güvence altına almaya geliyoruz. Ülkedeki tüm halkların, inanç gruplarının ve kültürlerin haklarına ve varlığına saygıyı anayasal güvence altına alan Demokratik Anayasa’yı savunuyoruz. Yeni anayasada barış hakkı, hakikat hakkı, sendika kurma hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı, sosyal güvenlik hakkı, temel gelir hakkı, konut hakkı, engelli hakları, temiz suya ve yeterli gıdaya erişim hakkı, vicdani ret hakkı, kültürel kimlik hakkı, anadilini kullanma hakkı, eğitim ve öğrenim hakkı, bilgi edinme hakkı, adil yargılanma hakkı, çocuk hakları, yaşlı hakları, hayvan hakları ile düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğünü garanti altına alan sivil, özgürlükçü ve eşitlikçi yeni bir anayasa 3. Yol’un özgürlük sözleşmesidir.
Geniş yetkilere sahip çoğulcu bir parlamentonun bulunduğu, kuvvetler ayrılığının işlediği, denge ve denetleme mekanizmalarının etkili olduğu bir demokratik sistem ile değiştireceğiz. Parlamenter demokrasinin katılımcı demokrasiyle tamamlanması için halkın karar mekanizmalarına katılımını sağlayacak düzenlemeleri yaşama geçireceğiz. Kuvvetler ayrılığının yerele doğru genişlediği, yerel yönetimlere yetki ve kaynak devrinin güvence altına alındığı, yerel yönetimler üzerinde merkezi vesayete son verildiği, yerel katılım mekanizmalarının işlediği güçlü bir yerel demokrasiyi inşa etmek için geliyoruz
Siyaseti merkezileştirerek Meclisin iradesini yok sayan ve yerel demokrasiyi kayyım rejimi ile gasp eden AKP-MHP iktidarına karşı Demokratik Cumhuriyet’i inşa edeceğiz. Meclisler, kent konseyleri, platformlar, meslek kuruluşları ve demokratik kitle örgütlenmeleri ile yönetime ve karar süreçlerine katılan halkın iradesiyle demokrasiye ve eşit temsiliyete dayalı yerel yönetimleri güçlendireceğiz. Halk iradesine ve seçim adaletine ipotek koyan ve bir yönetim biçimi haline gelen kayyım rejimine son vermek için geliyoruz.
Yürütmenin vesayeti altındaki yargı kurumu eliyle siyaseti ve toplumu şekillendiren ve toplumsal, siyasal muhalefeti tasfiye etmeye çalışan AKP-MHP iktidarına karşı bağımsız ve tarafsız yargı için geliyoruz. Temel insan hak ve özgürlükleri ile uluslararası sözleşmelerin gereklerini kabul eden bir hukuk ve adalet sistemi inşa edeceğiz.
Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizlik, yoksulluk, borçlandırma ve mülksüzleştirme sürecine son verecek ekonomide adalet için buradayız. İktidarın sermayeyi önceleyen kapitalist ekonomi politikalarına, emek ve emekçi düşmanlığına, savaş, güvenlikçi ve silahlanma harcamalarına, kadın yoksulluğuna karşı emeğin ve halkların birlikte özgürleşeceği Demokratik Cumhuriyet’i birlikte inşa edeceğiz. Esnek ve güvencesiz çalışmaya, emeğin sömürüsüne ve iş cinayetlerine karşı örgütlü emek ile birlikte değiştireceğiz.
Kamu yönetimini demokratikleştirmek, liyakat ilkesini belirleyici yapmak ve siyasi partilerin kadrolaşma alanı olmaktan çıkarmak için geliyoruz. Kanun Hükmünde Kararnameler ile yaratılan hak gasplarına ve kamuda ayrımcılığa son vermek için birlikte değiştireceğiz.
Dış politikayı diplomasi yerine savaş, şiddet ve askeri anlayışla yürüten iktidar blokuna ve küresel savaş güçlerine karşı barışçı bir dış politika için geliyoruz. Halkları savunmasız kılan, kadınları şiddetin ve sömürünün hedefi haline getiren, ekolojik yıkıma sebep olan ve sermaye odaklarını zenginleştirerek toplumu yoksullaştıran savaş anlayışına dayalı dış politikayı birlikte değiştireceğiz. Ortadoğu’da ve dünyanın her yerinde yaşanan sorunların demokratik ve barışçı çözümü için diplomasi ve müzakereyi esas alacağız. İkinci yüzyılda yerel, bölgesel ve küresel barış için Demokratik Cumhuriyet’i inşa edeceğiz.
İktidarların estirdiği faşizme ve erkek egemenliğine karşı örgütlenmeyi ve dayanışmayı büyütmek için geliyoruz. Erkek egemenliğinin benzer biçimlerini farklı gibi sunan erkek ittifaklarına karşı özgürlük, demokrasi, barış ve eşitlik için 3. Yol’da yürüyoruz. Kadınların tarihsel kazanımları ve bizlerin mor çizgisi olan eşbaşkanlık ile eşit temsiliyet ilkesi ve İstanbul Sözleşmesi ile birlikte değiştireceğiz.
Devletin, dini ve inançları tahakküm altına almasına ve inançlara yönelik tekçi, inkârcı ve asimilasyoncu politikalara karşı özgürlükçü laikliği savunuyoruz. İnanç ve vicdan özgürlüğünü, inançların çoğulluğunu ve eşit yurttaşlığı Demokratik Cumhuriyet ile anayasal güvenceye almak için birlikte değiştireceğiz. Halkları ayrıştıran, yaşam biçimlerini, inançları ve dini değerleri baskı altına alan ve siyasetin aracı haline getiren AKP-MHP dönemine son vermeye geliyoruz.
Küresel iklim krizinin ölümcül sonuçları bütün dünyada yaşanıyor. Küresel iklim krizinden en az sorumlu olan ülke halkları en büyük felaketleri yaşıyor, en çok acıyı çekiyor. İklim mültecilerinin sayısı her geçen yıl çoğalıyor. Eğer durdurulmazsa, kapitalizmin bu ölümüne büyüme çılgınlığı insanlığın ve diğer tüm canlıların sonu olacak. İklim krizi ve iklim adaletsizliğine karşı hayatı savunanların evrensel mücadelesinin güçlü bir halkası olmaya geliyoruz. Doğayı sermaye birikim aracı olmaktan çıkararak ekolojik yıkımı durdurmaya geliyoruz. Enerji, ulaşım, kentleşme ve tarım politikalarında ekolojik yaklaşım ve canlılar arası hiyerarşik düzenin olmadığı bir ekosistem içinde yaşam hakkı için birlikte değiştireceğiz. İnsan merkezli doğa kavrayışına karşı ekoloji temelli politikalarla birlikte Demokratik Cumhuriyet’i inşa edeceğiz.
Demokratik Cumhuriyet’e gençlikle yürüyoruz. Gençliğin özgürleşmesi, yaşam biçimlerine müdahale edilmemesi ve karar süreçlerine eşit katılımı için geliyoruz. Tahakküme, baskıya, sömürüye ve yaş ayrımcılığına karşı bugünün ve yarının 3. Yol’unu gençlikle inşa edeceğiz.”
Bildirgede Yeşil Sol Parti’nin Türkiye’deki sorunlara karşı çözüm önerileri ve yapacakları ise başlıklar altında maddeler halinde sıralandı.