Bizimle iletişime geçin

Bilim

Yeni bir gezegen keşfedildi

Gökbilimciler, 2008 yılında, sistemde bulunan devasa bir süper-Jüpiter olan Beta Pictoris b’yi keşfettiler. Dünya’dan sadece 63 ışık yılı mesafede bulunan sistem 30 yıldan beridir gezegen oluşumunun dinamikleriyle ilgili bilgilerin keşfedilmesini sağlıyor

Beta Pictoris sistemi, tozlu bir enkaz diski, merkezdeki yıldıza doğru düşen kuyruklu yıldızlar ve en az bir dev gezegen barındırarak, aktif bir görüntü sergiliyor. Ve şimdi, gökbilimciler, bu gizemli sistem içinde saklanan ve Jüpiter’in kütlesinin dokuz katı büyüklüğe sahip olan başka bir Golyat* gezegenle ilgili kanıtlara ulaştılar.

Yalnızca 23 milyon yaşında olan Beta Pictoris ya da kısaltılmış haliyle Beta Pic, görece genç bir yıldız. Ve Dünya’dan sadece 63 ışık yılı mesafede bulunan sistem, kendisini inceleyenleri cömert bir biçimde ödüllendiriyor. Aslında Beta Pic, 30 yıldan beridir gezegen oluşumunun dinamikleriyle ilgili sırları açığa çıkarıyor.

Gökbilimciler, 2008 yılında, sistemde bulunan devasa bir süper-Jüpiter olan Beta Pictoris b’yi keşfettiler. Bununla beraber, Arizona Üniversitesi’nde astronomi ve gezegen bilimleri doçenti olan Dániel Apai, tuhaf ve eğik bir yörüngede dönen başka bir gezegenin daha sistemde saklanıyor olabileceğinin altını çiziyor. Astronomy dergisine verdiği demeçte, son otuz yıldır sistem üzerinde yaptıkları gözlemlerin, düzlem dışı görünen ve yanlış hizalanmış birçok bileşeni ortaya çıkardığını ifade ediyor. Yeni araştırma, bu duruma bir açıklama sunabilir. Apai, “İki süper-Jüpiter’in geçmişte yaşadığı şiddetli bir karşılaşma, bu gezegen sistemindeki karmaşanın da kaynağı olabilir,” diye ekliyor.

Yeni gezegen Beta Pictoris c’ye ilişkin kanıt, ev sahibi yıldızın, sistemin genel kütle merkezi etrafında nasıl sallandığını ölçerek, dolaylı yoldan bir gezegenin varlığını saptayabilen ‘radyal hız’ yöntemini kullanarak elde edildi.

Fransa’da bulunan Bilimsel Araştırma Merkezi’nde (CNRS) görevli ve araştırmanın başyazarı olan Anne-Marie Lagrange, Astronomy’e verdiği demeçte, bu tekniğin gökbilimcilerin Güneş’e benzeyen veya daha soğuk olan yıldızların yörüngesindeki gezegenleri tespit etmelerine yardımcı olmasına rağmen, Beta Pictoris gibi büyük ve sıcak bir yıldızın etrafındaki bir gezegeni tespit etmek için ilk kez kullanıldığını ifade ediyor. Lagrange, “Spektrumu Güneş benzeri bir yıldızdan çok farklı ve gezegen araştırmalarına çok daha az elverişli,” diye ekliyor.

Yukarıdaki çizim, Beta Pictoris b ve c’nin, sistemin merkezindeki yıldızın yörüngesinde bulundukları göreceli konumları gösteriyor. Görsel: P. Rubini / A.M. Lagrange.

Sistemin ilk gezegeni olan Beta Pictoris b, farklı bir yoldan, doğrudan görüntüleme tekniğiyle bulundu. NASA’ya bağlı Jet İtiş Laboratuvarı’nda özellikle dış gezegenler üzerinde çalışan bir bilim insanı olan Maxwell Millar-Blanchaer, Astronomy dergisine verdiği demeçte, Beta Pictoris c ile ilgili haberlerin, benzer kütlelere sahip iki gezegen hakkındaki karşılaştırmalı atmosferik çalışmalar hususunda gündeme getirdiği olasılıklar sebebiyle inanılmaz derecede heyecan verici olduğunu söylüyor.

Blancher, “Sistemdeki keşiflerin zenginliği, bize bu sistemin benzer yaşlardaki diğer gezegen sistemlerinden çok daha eksiksiz bir şekilde anlaşılması olanağını sağladı ve bu da bize gezegenlerin oluşumu ve evrimsel tarihiyle ilgili daha derin bir anlayış oluşturma imkânı sunuyor,” diyor.

Öte yandan, Hollanda’da bulunan Leiden Üniversitesi’nde Astronomi Profesörü olan ve araştırmaya dahil olmayan Ignas Snellen, dikkat çekici bir uyarıda bulunuyor. Snellen, Astronomy dergisiyle yaptığı söyleşide, “Gerçekten de bir gezegenin varlığına ilişkin bir kanıt mevcut ama şahsen emin olmak için henüz bunun yeterli olduğunu düşünmüyorum,” diyor.

Beta Pictoris c’nin varlığı doğrulanırsa, araştırmacıların ilk gezegenin kütlesiyle ilgili ölçümler ve sistemdeki kuyrukluyıldızların davranışları da dahil olmak üzere, sistem hakkındaki anlayışlarını gözden geçirmek zorunda kalacaklarını belirtiyor.

Lagrange ve ekibi, araştırmacıları, bu son keşifler ışığında Beta Pictoris sisteminin dinamiklerini yeniden incelemeye davet ediyor. Gaia uzay aracından daha fazla veri toplanmasını büyük bir sabırsızlıkla beklediğini ve yeni gezegeni görüntülemeyi ve yörüngesini daha kesin biçimde tespit etmeyi umduğunu ifade ediyor.

Araştırmacılar, yeni bulguları 19 Ağustos’ta Nature Astronomy adlı dergide yayınladılar.

* Câlût ya da Golyat, M.Ö. 11. yüzyılda yaşadığına inanılan ve Tanah, Eski Ahit ve Kuran’da bahsi geçen savaşçı bir devdir. İsrail Krallığı’nın gelecekteki hükümdarı Davud ile yaptığı ve kaybettiği düello ile bilinir.

Erica Naone-Astronomy Çeviren: Tarkan TufanDuvar



Aralık 2024
PSÇPCCP
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031 

Daha Fazla Bilim Haberler