Bizimle iletişime geçin

İçerden

‘Voltasını tamamlamak yoldaşlarına kaldı’

Elazığ 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde tutsak olan Esat Naci Yıldırım, geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Kamil Turanlıoğlu’nu anlattı.

Elazığ 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan MKP dava tutsağı Esat Naci Yıldırım, 21 Mayıs’ta Elazığ Hapishanesi’nde kalp kriz geçirerek yaşamını yitiren MKP dava tutsağı Kamil Turanlıoğlu’nu anlattı.

İlgili Haber: Devrimci tutsak Kamil Turanlıoğlu Elazığ Hapishanesi’nde şüpheli şekilde hayatını kaybetti

Yıldırım’ın Kamil Turanlıoğlu’nu anlattığı mektubunun tamamı şöyle;

Göçmenlerin çok olduğu Bursa İnegöl’de Gürcü Milliyet’inden biri olarak doğdu. Kol gücüyle yapılabilecek çok iş yaptı, mobilyacılıktan tamirciliğe kadar ki o kol gücü meşe odunu gibi yaptı zamanla o kollarını da.

Okul döneminde tanıştı sosyalist fikirlerle; yaşatılan bir cehennem hayatına karşılık olarak… Yetmedi, Kasketli yoldaşının fikirlerini ve yolunu benimsedi ve budur olması gereken dedi.

Doldu taştı yaşamı bu fikirlerle. Kendin beslerken de bu fikirlerle etrafında insan biriktirdi, öyle ya tek başına olmazdı bu sosyalizm… 96’nın o bol coşkulu 1 Mayıs’ında en başındaydı o koca kortejin. Fikirlerden sonra kendine de inandı ve kolektifine de. Başarmanın yolu buydu. Bu başarısıyla çok sevdiği insanla da evlendi ve bir çocuğu oldu.

Bu kızıl inancından korkanlar oldu. Bir gün Ümraniye Hapishanesi’ne konulmasını istediler, bu fazla inançlıdır diyerek. Ümraniye’de ufku arttı, katlandı, uçma zamanım geliyor artık dedi.

“Hikmet”i de kendi de sevilmeyen biri “Hayata Dönüş” projesini başlatınca nam-ı diğer Stalin’in torunu ön saflarda aldı yerini. Çekincesiz, telaşsız, korkusuz ve yüreklice ve sonunu da bilerek…

Öyle bir “oruç”tur ki imsak tek, iftar yok, bir şekerli su var o da sınırlı. Koselli Gürcü’de bir çoğu gibi eridi, eridi, eridi…  Yetmedi dedi birileri… Taşıyın dedi bu kızılları F’lere, hücrelere, tecritlere, acı yalnızlıklara… Yanarak, yakılarak…

Oruç bedenini eritti diye ertelendi infazı 6 ay koca Gürcü’nün. 6 ay kendine, bedenine baktı, bedeni ona baktı. İşe girdi çıktı, toparlanmak için bile çalışması, beslenmesi lazımdı o erimiş haliyle… Ve yürü dedi ayaklarına ve yürüdü Kasketli yoldaşının yürüdüğü yollara… Halen üşüse de böbrekleri, o yüreği ve beyniyle yürüdü o geçit vermez patikalarda… Tutsak düştüğünde yaralıydı bu sefer. Bacağı parça parçaydı, yüreği ve beyni ise tek paça…

Sincan’ın sakinlerinden olduğu bir gün kesti doktor bacağı dizinden. Dayandı, sık dişini buda geçer dedi… Yetmedi çocuğu öldü kanserden… Yetmedi eşi ayrıldı bu koca yürekli Gürcü’den hapisteyken. Yetmedi yargılayan müebbet dedi Gürcü’nün yüzüne… Yeter mi yetmez elbet… Kız kardeşi bile sırtını çevirdi istikbali etkilenmesin diye sırf…

Protez bacağıyla 7 adımlık hücrede kol değneğiyle adımladı voltasını, ağzındaki sigarasıyla bir adım ileri duvar, bir adım ileri gitti… Hiç geri gitmedi, gidemem dedi… 10 dakikalık telefonlarında yaşlı annesinin sesini duyuyor, duvarlara hücreye bakıp geri dönüyordu tecrit mekanına…

Tek bacağıyla müthiş kalecilikler yaptı, elinden ne gelebiliyorsa onu yaptı, yapmaya çalıştı… Heyecanı, coşkusu yüzünden okunanlardandı… Yüzünde düşünceli ifadesi gelip gitse de hep mizahı sevdi hep güldürdü ortamını, somurtmadı, yılmadı, olumsuzda ki olumluyu buldu, olumsuzluklarla alay etti. Onu bilen herkes bu nasıl yaşam dolu biri dedi, neşeli yaşamını devrimciliğiyle birleştirip duvarları yenmeyi başardı.

Yıllar geçti ama “orucunun” etkisi geçer miydi öyle hemen. B vitamini eksikliğinden başlayan sorunlar peşini bırakmadı, ilaçlar, iğneler peşindeydi. Duvarların yenmediğinin ilaçlar, iğnelerde yenemezdi ve yenemedi de.

Yılların tutsağı, yılların mücadelesinden geçmiş biri için kibir öyle büyük bir sorundur ki kaybettirir gerçeğini insana… Ama Kamil’i tanıyanlar onun zerre kibrini görmedi, kısa tanıyanlarda, uzun yıllara kadar birlikte olanların hiç biri kibrin gramını görmediler onda… Mütevazı yaşamı, onun iç memnuniyeti ve huzuruydu, bu ona değer üstüne değer katardı…

Yıllar geçti gitti ama kinleri bitmeyenler yerindeydi halen ismi cismi değişik olsa da. Bir gün onu yıllardır birlikte olduğu en yakınlarından çok uzağa tek başına sürgün ettiler, tecrittin, yalnızlığın, alışkanlıkların ve tüm duygusal-düşünsel yaşamı olumsuz etkilensin diye…

Hastalıkları vardı evet ama kalbinin içine girmemiştiler daha.. Yeniden başka bir ortama girdi yıllar sonra, etrafındakilerin saygısı topladı o büyük mütevazılığıyla. Tecrittin, yalnızlığın, dibi de olsa bu dayatılan yaşam içinde de tevazusu ve fikirleri hep yüreğindeydi. Beyni ise ele geçirilememişti…

Kasketli yoldaşının 2 gün sonraki ölüm yıldönümünü düşünürken voltada adım adım ağır ağır ilerliyordu. Ve 16:45 civarı yürüyüş durdu… Kalbi artık çarpmaz oldu… Voltasını yarıda kesti mecburen. Düşündü ki voltasını tamamlamak artık yoldaşlarına kaldı… Yığılıp kaldı o koca yürekli Gürcü havalandırmanın kenarında…

Sevinçli ve inançlı yüzünü her gün senin için de; hücrelerde, tecritte volta atanların cumhuriyetinde hiçbir devrimci volta yarım kalmayacaktır… Yüreğimizin koparılmış bir parçasısın her voltamızda.. Örnek anı ve davranışlar bizlerle yaşayacak…



Kasım 2024
PSÇPCCP
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Daha Fazla İçerden Haberler