Türkiye’de tüm belediyelerde kadrosuz çalıştırılan belediye şirket işçilerinin örgütlenmesi olan Taşaron Belediye İşçileri Birliği (TABİB), “Tahammülümüz kalmadı, geçinemiyoruz” diyerek Beşiktaş İskele Meydanı’nda açıklama yaptı.
Açıklamaya çok sayıda taşeron belediye işçisinin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm katıldı.
Açıklamayı işçiler adına TABİB’nden Tekin Şahin okudu. 2017’de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Emek Büroları tarafından düzenlenen Taşeron İşçilik Çalıştayı’nda, taşeronluğun çalışma yaşamını kuralsızlaştıran modern bir kölelik düzeni oluğunun kabul edildiğini hatırlatan Şahin, “Bu süre zarfında taşeron işçiler olarak örgütlenmemiz ve Toplu İş Sözleşmesi yapmamızın yolu açılmış olsa da kadrolu işçilerin yararlandığı haklardan hâlâ yararlanamıyoruz” dedi.
Şahin, 2018’de taşeronluğun biteceği konusunda vaat aldıklarını ve 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile belediye işçi kadrolarına geçirilmeyi beklerken, kazanılmış haklarının da “gasp” edilmesiyle ağır mağduriyet yaşadıklarını söyledi.
‘Boyun eğmeyi reddediyoruz’
Yüz binlerce işçinin kadrosuz çalıştırıldığını belirten Şahin, “Çoğu zaman kadrolu çalışanlardan daha ağır işler yaptığımız halde çok daha az kazanıyor, aynı haklardan yararlanamıyoruz. Bunun adı, işçiyi bölmektir. Birleşik bir emek cephesi olarak bizim buna itirazımız var. Şahsi çıkarlarını işçi sınıfının çıkarlarına üstün tutan ve çürümüş koltuklarında işçi aidatlarıyla semiren fakat greve çıktığımızda grev fonu yok demekten utanmayan, işçinin üç katı maaş alan sendikacılara itirazımız var. Kendi teşkilatı, kendi partisinin şube yönetimini ele geçirip kendi küçük iktidar alanını kurmaktan başka vizyonu olmayan, o küçücük iktidarı korumak için de aslan kesilen, ses çıkarıp itiraz eden temsilcileri tasfiye edip yerine kayyım atamaktan çekinmeyen sendika yöneticilerine boyun eğmeyi reddediyoruz” ifadelerini kullandı.
Çoğulcu işçi demokrasisinden yana olduklarının altını çizen Şahin, konuşmasına şu sözlerle sürdürdü: “Seçimden seçime oy kullanmak değil, işyeri komiteleri vasıtasıyla tüm aşamalarda eşit söz ve karar hakkına sahip olmak istiyoruz. Kapitalizm-patriyarka ittifakından, her alanda ayrımcılıktan beslenen emek sömürüsüne tahammülümüz kalmadı. Köhne sendika tüzüklerini değiştireceğiz. Kapalı kapılar ardında, işçinin onay vermediği toplu iş sözleşmeleri imzalanmasına izin vermeyeceğiz. Toplu İş Sözleşmesi müzakerelerinin herkese açık yapılmasını ve canlı yayınlanmasını istiyoruz. İşçi sınıfından saklayacak bir şeyi olan kimse o masaya oturmayacak. Sendikaların itibarını lekeleyen, eleştiri hakkını kullanan işçiler değil, şeffaflıktan uzak sendikaların, işçisi hesap sorduğunda hesap verememesidir. Kimse hesap vermediği, veremediği için bu ekonomik krizin faturasını biz ödemeyeceğiz. Her geçen gün ağırlaşan yoksulluk, dayatılan adaletsiz istihdam koşullarını daha da net ortaya çıkardı. Bıçak kemiğe dayandı. Geçinemiyoruz ve tahammülümüz kalmadı.”
Taşeron işçilere kadronun istihdam edilmesini isteyen Şahin, bu uygulamanın özel sektörde de emsal teşkil etmesi gerektiğini ifade etti. Şahin, “Kamu hizmeti piyasanın işleyişine terk edilemez. Taleplerimiz net. İnsanca yaşama ve çalışma koşullarına sahip olmak istiyoruz ve bunu ayrımsız, kayıtsız, şartsız her işçi için istiyoruz. Haftalık 40 saat çalışma, 52 günlük tediye, 6 ayda bir güncellenecek gerçek enflasyon oranında zam, zorunlu emekliliğin kaldırılması, gerçek kadrolu istihdam ve tüm sendikalarda gerçek temsil, eşit temsil haklarımızı istiyoruz” diyerek taleplerini sıraladı.
‘Hep birlikte ses çıkarma zamanı’
Ardından söz alan ve konuşmasına işçilerin direnişini selamlayarak başlayan HDP’li Züleyha Gülüm, ülkenin patronlar için cennet, işçiler için cehenneme dönüştürüldüğünü dile getirdi. Gülüm, “İş güvencesi, iş sağlığı diye bir şey kalmadı. İşçi arkadaşlarımız iş cinayetlerinde ölüyor, hiçbir şey olmamış gibi yaşanmaya devam ediliyor. Bunlar bir cinayet kaza falan değil. Hep birlikte ses çıkarma zamanı. Belediye işçisi arkadaşlarımız da aynı sömürü düzeninin kurbanlarından. Yıllarca kandırdılar, ‘kadro veriyoruz’ dediler. Ne oldu? Yalan çıktı. Altından belediye şirketleri çıktı. Belediye bir şirket nasıl kurar? Şirket mantığıyla nasıl yönetir?” diyerek iktidarın sömürü düzenini yaygınlaştırmak istediğini ifade etti.
Açıklama, söz alan işçilerin dertlerini ve taleplerini dile getirmesiyle alkış ve sloganların ardından son buldu.