Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) 23 Haziranda gerçekleşen, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı sonuçlarına dair “Sosyalist Seçeneği Geliştirelim, İlerletelim, Sahiplenelim!” başlığıyla açıklama yayımladı. Yapılan açıklamada, “Tüm mücadele sahasında oklarının sivri ucunu bu yıkımı hali hazırda sürdüren ve yöneten siyasal irade olarak AKP/Erdoğan iktidarına yöneltmek güncel görev niteliğini korumaktadır” vurgusu yapıldı. Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi; “Mücadelemizin güncel hedefinde AKP/Erdoğan faşist-despot iktidarının anti-demokratik, emekçi düşmanı politikaları olacakken. CHP ve diğer burjuva-faşist partilere veya bloklara demokratik bir anlam yüklemeye çalışan, AKP/Erdoğan faşizmine karşı bir seçenek olarak halka sunma gayretinde olan her türlü çaba ile de fikirsel mücadele edilecektir.” denildi.
SMF’nin açıklamasının tamamı şu şekilde;
31 Mart İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin AKP/Erdoğan iktidarı denetimindeki YSK tarafından hukuksuz bir biçimde gasp edilmesiyle birlikte, Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım ve Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu arasında 23 Haziran’da neticelenen bir seçim yaşandı. Seçimi Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu kazandı.
Faşist kuşatmanın ve türlü manipülasyonun gölgesinde yürütülen İstanbul seçimleri AKP/Erdoğan iktidarının beklentilerinin aksine bir tablo açığa çıkardı. Devletin tüm olanakları ve araçlarını sahaya süren AKP/Erdoğan iktidarı seçimin sonucunu değiştiremediği gibi, seçim sonuçları verilerinin de işaret ettiği üzere Erdoğan ve sistemi hızlı bir düşüş eğilimine girdi. Zira on yedi yıllık iktidarları boyunca siyasi ve ekonomik olarak uyguladığı politikalarla halk kitlelerinin hayat şartlarında meydana getirdiği çöküş bu iktidarın da yükü olmak zorundaydı. AKP/Erdoğan iktidarı neden olduğu bu yıkımın başlangıcına koşut olarak yıkımını yaşamaya başlamıştır. Bu yıkıma karşılık alternatif olarak görülen veya hazırlanan CHP ve Ekrem İmamoğlu’nun etrafında meydana gelen birleşme bir olgu olsa da, CHP’nin aynı sistem içinde bu yükün altında doğrulma şansı da sosyal gerçekliği de yoktur. Yine de mevcut tabloda işçi ve emekçilerin tüm mücadele sahasında oklarının sivri ucunu bu yıkımı hali hazırda sürdüren ve yöneten siyasal irade olarak AKP/Erdoğan iktidarına yöneltmeleri güncel görev niteliğini korumaktadır.
Seçim sonucunun belli olması akabinde sol-sosyalist ve demokratik birçok dost kurumun ‘zafer’ naraları attığına şahit olmaktayız. Bu dostlarımız Millet İttifakı adayı yanında saf tutmuş, emekçilerin-ezilenlerin enerjisini bu faşist bloka yedeklemiştir. Federasyonumuz ise 23 Haziran seçimlerinde her iki faşist bloku teşhir etmiş, burjuva-faşist özlerine vurgu yapmış ve emekçileri-ezilenleri bu burjuva-faşist bloklar arasında herhangi bir seçim yapmamaya davet etmiştir. SMF, AKP/Erdoğan faşizminin 31 Mart seçimleri sonunda kısmen de olsa siyasal psikolojik üstünlüğü yitirdiğini, iç çelişkilerinin derinleştiğini ve gerileme dönemine girdiğini yaptığı değerlendirmeler ve açıklamalarla tespit etmişti. İstanbul’u büyük farkla kaybetmelerinin ise AKP/Erdoğan iktidarının gerileme ve çöküş sürecini hızlandıracağı aşikârdır. Ama esas sorun AKP/Erdoğan iktidarının kurduğu tekçi, faşist ve tüm hukuk kurallarından azat edilmiş soygun düzeninin yerine neyin ikame edileceği sorunudur. Bu noktada devrimcilerin görevi, bir faşist bloğun yerine başka bir faşist bloğun getirilmesi için çabalamak değildir. Devrimcilerin temel görevi yaşadıkları sorunların emperyalist-kapitalist sömürü düzeninin sonucu olduğunun farkında olmayan halk kitlelerini bu temel gerçekliğin farkına vardırmak, onları sorunlarının gerçek ve nihai çözümünde özne olmalarını sağlamaktır. Yeni bir yaşam ve yeni bir dünya çağrısının karşılığı olarak sosyalizmin sadece emekçilerin-ezilenlerin vahşi kapitalist sömürüden ve sömürünün neden olduğu dayanılmaz hayat şartlarından kurtuluşun çığlığı olmadığını, insanın dışında tüm canlı hayatın var olma ortamı olan doğanın kendi üslubunca açtığı çığlıktan da anlaşılır olmuştur. Gerçeklik böyleyken, özellikle işçi sınıfı ve emekçiler adına söz söyleyen sınıf örgütlerinden beklenen bu faşist blokların birinin arkasında durmak değil kendi öz gücüne güvenmek ve sınıf siyasetinde ısrar etmektir. Egemen sınıfların yaşadıkları krizler devrimciler için önemli alanları açar. Bu krizleri emekçiler ve ezilenler lehine dönüştürmek devrimci siyasetin ilgi alanı olmalıdır.
Son İstanbul seçimleri vesilesiyle çoğu dost kurumlarımızın benimsediği siyaset; emek, ulusal sorun vb. birçok konuda uzun zamandır tekrar teşhir olmuş CHP’ye emekçilerin ve ezilen halkların enerjisini aktardığı bir gerçektir. İzlenen bu siyaset, devrimci siyasetler açısından dezavantajlı bir durum yaratmıştır. Ancak SMF faşizmin tüm boyutlarıyla mücadele etmekte ve sosyalist seçeneğe işaret etmekte kararlıdır. Bu vesileyle belirtmek isteriz ki, mücadelemizin güncel hedefinde AKP/Erdoğan faşist-despot iktidarının anti-demokratik, emekçi düşmanı politikaları olacakken. CHP ve diğer burjuva-faşist partilere veya bloklara demokratik bir anlam yüklemeye çalışan, AKP/Erdoğan faşizmine karşı bir seçenek olarak halka sunma gayretinde olan her türlü çaba ile de fikirsel mücadele edilecektir. Federasyonumuz seçimler vesilesiyle ortaya çıkmış tüm yanlış fikirlere ve ideolojik kırılmalara karşı tavizsiz bir ideolojik mücadele verecek ve sosyalist seçeneği geliştirecektir. SMF devrimci görev ve sorumluluklarının başında, devrim ve sosyalizm mücadelesinin izindedir.