Sosyal Haklar Derneği, Bartın Amasra’daki maden katliamı sonrası bölgedeki izlenimlerini ve yapılmasını talep ettiklerini belirten bir rapor hazırladı.
SHD önceki dönem Genel Başkanı Melda Onur, SHD Genel Başkanı Özgür Barış Akbayır, SHD Genel Sekreteri Av. Yalçın Deniz Özen ve SHD üyeleri Av. Elif Sıla Aşık ile Av. Akçay Taşçı tarafından hazırlanan raporda, katliama ilişkin çarpıcı veriler yer alıyor.
Bartın’ın Amasra ilçesinde 14 Ekim günü Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden ocağında grizu patlaması meydana geldi. İhmaller sonucu medyana gelen patlamada 41 madenci göz göre göre hayatını kaybetti.
SHD heyeti de katliamın ardından bir rapor hazırladı. Patlamaya ilişkin çarpıcı bilgilerin yer aldığı raporda, patlama meydana gelmeden önce gaz kokusu nedeniyle bir önceki vardiyada çalışan işçilerin erken çıkarıldığı, buna rağmen bir sonraki vardiya için işçilerin madene indirildiği ve havalandırma sorunlarının saptanmış olmasına rağmen eksikliklerin giderilmediği belirtildi.
Raporda şöyle denildi:
“TTK tarafından işletilen Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi, havzadaki kömür rezervinin nispeten küçük bir bölümünü işletmekte olup, üretime devam edebilmek için maden sahasında alt kotlara doğru yönelmiştir. Alt kotlara doğru inildikçe gerek artan metan gazı oranı gerekse de diğer yapısal zorunluluklar ile ilgili alınmayan önlemlerin katliama yol açtığı değerlendirilmektedir.
“Gereken Önlemlerin Alınmadığı Anlaşılmaktadır”
Madenin uzun süredir eksik işçi ile işletilmekte olması, Amasra havzasında özelleştirme politikaları, bir Kamu İktisadi Teşekkülü olan TTK’nın personel politikası, yanmaya müsait damarların niteliklerinin değerlendirilmemesi, madendeki havalandırma sorunlarının saptanmış olmasına rağmen giderilmemesi, metan riskinin arttığı sabit olmasına rağmen bu riskin yol açacağı sonuçların göze alınması ve bir bütün olarak madenin fiziksel koşullarının zorlanması katliama giden sürecin önemli sebepleri olarak görünmektedir.
Madendeki yapısal eksiklikler, madendeki toz patlaması riski, metan gazından kaynaklanan riskler ile makine ve teçhizatın ekonomik ömrünü doldurmuş olanların modernize edilerek değiştirilmesi gerekliliği saptanmış olmasına rağmen, risk analizi yapılmadığı ve gereken önlemlerin alınmadığı anlaşılmaktadır.
İşçiler, Gaz Kokusu Olmasına Rağmen Madene İndirilmiş!
– İşçi yakınları, bir önceki vardiyanın gaz (metan gazı olduğu değerlendirilmektedir) kokusu nedeni ile erken çıkarıldığını ancak yine de bir sonraki vardiya için işçilerin madene indirildiğini belirtmektedir.
– İşçiler ve işçi yakınları, madenin kapanacağı veya özelleştirileceği yönünde söylentiler olduğunu, bu nedenle az işçi çalıştırıldığını belirtmektedir.
-Ocakta çalışan mühendislerin yaklaşık bir aydır yeraltına girmediği hususu sıklıkla dile getirilmiştir. Bu durumun sebebi ile ilgili farklı yorumlar yapılmaktadır: Bir yanda madenin çok riskli olması nedeniyle girmedikleri iddiaları varken, diğer yanda ise zaten özelleştirilecek olan madende yapılacak işleri anlamsız olarak değerlendirmeleridir. Mühendis kadrosunun yetersizliği ve mevcut mühendis sayısının sağlıklı bir işleyiş için yeterli olmadığı yönünde görüşler de mevcuttur.
“Gaz Sensörlerinin Sayısı Az”
– Madende gaz sensörlerinin sayısının az olduğu ve büyük çoğunluğunun çalışmadığını dile getirenler olmakla birlikte, sorunun gaz sensörlerinin çalışmaması değil, bu sensörleri takip eden kişi sayısının azlığı olduğu da ifade edilmektedir.
-Patlamanın, ölen barutçuya yıkılarak gerçek sorumluların cezalandırılmayacak olması endişesi de vardır.
– Özellikle madenin geçmişini de iyi bilen eski işçiler tarafından, kuyu başlarında ve ocakta kullanılan teçhizatın çok eski olduğu ve bu durum bilinmesine rağmen yenilenmediği belirtilmiştir.”