Bizimle iletişime geçin

İçerden

Şeffaflık, kendine güven ve kitlelere öz eleştiri

Eleştiri-özeleştiri, devrimcilere, sosyalistlere olay ve olgulara bilimsel yaklaşmayı öğreten bir mekanizmadır da. Eleştiri bir yıkma eylemidir. Onun bu özelliği yeni ve doğru olanı inşa etmede alternatif olanı yaşamsal kılmada anlam bulur

Her toplumsal sistem, ekonomik, siyasal, sosyal alanlar üzerinden varlığını sürdürmeye çalışır. Bunda ikili amaç güder; bir yandan bekasının ihtiyaçlarını karşılarken diğer yandan içsel çelıişkileri üzerinden yeşeren yadsıyanını denetleme, sınırlama ve yok etmeyi gaye edinir. Eski-yeni çatışmasına beşiklik eden tarihte bu ikili amaç her döneme sirayet eder ve niteliğine uygun örgütlenme modelleri yaratır. Her toplumsal-sınıfsal sistemin yadsıyanı bağrında yeşerir. Bu içsel çelişme tarih sahnesine eski ve yeninin çatışmasıyla arz-ı endam eder. Eşli ve yeninin çatışması karşılıklı olarak iktisadi, siyasal, sosyal parametrelerin çatışması seyrinde ilerleyerek tarihin bir kesintisinde siyasal harekete evrilir.

Toplumlar tarihinde kanıtlana gelen bu tarihsel gerçeklik, kapitalist sistemde egemen sınıf olan ve sömürü sisteminin devamlılığını sağlamak adına her yolu mübah gören burjuva sınıfı ile onun tarafından amansız baskı ve sömürüye tabi tutulan ememkçi sınıflar arasında cereyan eder. Bu toplumsal çelişme hasımca nitelikte olup, her iki sınıfa rengini veren esas çelişmedir.

Burjuva sınıf, emekçileri nesnelleştirerek onlar üzerinden sınıfsal çıkarlarını edinir ve dolayısıyla sınıfsal paradigmasını (iktisadi, sosyal, siyasal, kültürel) bu minval üzerine şekillendirir. Bu doğrultuda araçlar örgütleyip, kullanır. Çok barizdir ki, bu sınıfın varlığı şeffaflığa, güvene ve kitlelerin özgürlüğüne dayanmaz. Baskı, sindirme, sömürü, zulüm… Bu sınıfın nihai dayanaklarıdır ve bunlara güvenir, bunları esas alır.

Ne var ki tarih tek taraflı şekillenmiyor, kapitalist sistemin yadsıyanı olan proleterya ve emekçi sınıflarda tarihin bir parçasıdırlar. Muktedirlerin sınıf bekaları için çeşitli araç ve yöntemlere gereksinim duymaları gibi, proletarya ve emekçilerde kurtuluşları için araç ve yöntemlere ihtiyaç duyarlar. Yalnız, iki sınıf arasında net bir ayrım-katşıtlık varadır, o da; paradigmaları ve bu minvalde biçimlenen ihtiyaçları arasındaki ayrımdır.

Burjuva sınıfın aksine proleterya ve emekçi sınıfların mücadelesi, bunun yarattığı araçlar –yöntemler şeffaflığı, öz güveni ve kitlelere özeleştiriyi şart koşar. Fakat sınıf mücadelesinin bu cephesinde proleterya ve emekçilere önderlik etme iddiasıyla ortaya çıkan ve farklı niteliklere sahip olan çeşitli örgütler –fraksiyonlar vardır. Dolayısıyla farklı savunuları olan bu fraksiyonlar bazıları şeffaflığı, özgüveni ve kitlelere özeleştiriyi içkinliğinden koparıp ele almakta ya da bu olguları savunma gereği dahi duymamaktadır. Bazıları ise, bu olguları teoride ifşa edip, ajitasyon ve propagandada kullanmanın ötesine geçmeyerek, bu teorilerini pratikleştirmemektedir. Kitlelerin örgütlenerek devrimi örgütlemeleri buradan geçmektedir.

‘‘Devrim kitlelerin eseridir’’ MLM’nin temel belirleyeni, kitlelerin tayin ediciliğine ve bu paralelde örgütlenmelerinin yöntemine işaret etmektedir. Onu küçük burjuva politik yöneliminden ayıran kitleler adına küçük bir grubun darbeci yöntemlerle iktidrı ele geçirmesi ve iktidara çöreklenip küçük bir grubun iktidarını tesisi etmeyi reddedip, kitlelerin aşağıdan yukarıya hareketiyle devrimi gerçekleştirdiğini ve iktidarı proleterya ve emekçilerin tesis ettiğini ortaya koymasıdır.

Kitleler adına siyaset yürütme gayesinde olanlar bu siyasetin merkezine kitleleri oturtmadığı sürece onları pasifize ederek kitlelerin uzaklaşır, kopar. Siyasal, sosyal hareketlerin tarihsel deneyim ve tecrübeleri, mücadeleleri göstermiştir ki; kitleleri pasifize eden her kanıt ve siyasal yönelimin sahipleri yenilmeye mahkûmdurlar. ‘‘Devrim kitlelerin eseridir’’ şiarı kitleleri özneleştirmenin siyasal perspektifi olarak önümüzde duruyor. Yakın tarihin kaydettiği Gezi Ayaklanması bunun en somut örneğidir. Gezi ayaklanması, pasifist kitle siyasetinin aşılması ve söz-yetki-karar mekanizmalarında kitlelerin doğrudan yer almasının sağlanması ile sınıf mücadelesinin gelişip ivme kazanabileceğini fevkalade örneklemiş, dahası bir kez daha kanıtlamıştır.

Kitlelerin özneleşmesi yöneliminde olanların ve bu doğrultuda yöntem belirleyenlerin şeffaflığı, kitlelere özeleştiriyi ve öz güveni temel almaları mücadele sahasında kitlelerin inisiyatifinin açığa çıkarılması prensibiyle önem kazanır.

Pratik sahada özneleşme ve özneleştirme siyasetinin yürütücüleri kitleleri harekete geçirme perspektifi ile kitlelere ulaşmanın, onları özneleştirmenin yöntem ve araçlarını yaratmalı, var olanları ise bu perspektif ışığında biçim kazandırıp işlevselliğini sağlamalıdır. Zira doğru araç ve yöntemler aynı doğrulukta kullanılması durumunda kitleleri örgütlemede muazzam bir etkiye, işlevselliğe sahip olurlar. Aksi durumda ise kısır bir döngüye hapsolunup kitlelerden uzaklaşılır. Öznelci bir anlayışla işlevsizleştirilen araç ve yöntemler dar bir amaca hizmet ederek mücadeledeki değişim ve gelişimin önünde set olur.

Bu seti yıkmanın olanağı şeffaflıkta, kendine güvende ve kitlelere özeleştiride yatmaktadır. Gerçek bağlamlarından koparılarak dar bir anlama sıkıştırılmış olan bu olguların ve uygulama yöntemlerinin, kitlelerin söz, yetki ve karar mekanizmalarında bizatihi özneleşmesiyle esas içeriklerini bulacakları bilince çıkarılmalıdır. Şeffaflık, kendine güven ve özeleştiri kitle mücadelesinin temel kodlarıdır.

Kitlelerden kitlelere siyaseti kitlelerle kurulan öğrenci-öğretmen ilişkisidir. Bu siyaset öğrenci olmayı koşullar –öncüller, bu koşullama ve öncülleme pratik alandaki uygulanışı ile gelişir, kitlelere yansır ve kitleleri doğru yöne kanalie eder.

Muzaffer Oruçoğlu, Kaypakkaya’yı anlatırken; ‘‘İbo kitle adamıydı. Kitlelerin inisiyatifine, gerçek yaratıcıların tarih sahnesine çıkmasına tutkundu. BPKD’ne bu bakımdan ilgi duyuyordu. Milyonlarca insanın duvar gazeteleriyle ve kitle hareketleriyle otoriteleri, devleti ve partiyi eleştirmesi hoşuna gidiyordu. Devrimin başında olan insanın kitleleri kendi partisine ve devletine karşı ayaklanmaya çağırması hoşuna gidiyordu. İnsanlığın komünizme kitle tufanlarıyla devrime ilerlemesi hoşuna gidiyordu. Mücadelenin bizzat kitleler tarafından yürütülmesinden sivil askeri bürokrasinin zayıflatılması ve ortadan kaldırılmasından yanaydı. Yeni burjuvazi karşı cephede değil, devrimin içindeydi. Onunla komünizme kadar iki çizgi mücadelesi açıklık ilkesi esasına dayanarak mücadele etmek hayatın canlanması, yığınların eğitilmesi ve seferber edilmesi açısından önemliydi” der.

Kaypakaya’nın karakteristik özelliği MLM’yi referans alıp kitlelerin yıkıcı ve yaratıcı gücünü doğru okumasında bir bütünlük kazanmıştır. Kitleleri merkezine alan bu siyasal yönelim devrimin kitlelerin yıkıcı ve yaratıcılığına dayanmaksızın gerçekleşmeyeceğini de vurgulamaktadır.

Kitleleri örgütleme siyaseti devrimi de örgütleme siyasetidir. Bu siyasete yön veren ve tayin edici olan devrim programı kitlelere nüfuz ettiği oranda güçlü çıkışlar ve ilerlemeler yaratmış olur.

Kitlelerin inisiyatifinin açığa çıkarılması ve tam da bu zemin üzerinde hayat bulması, kitle siyasetinin kültürel, sosyal, siyasal mücadelesinin perspektifi olarak özümsenmelidir. Perspektif edinilmiş siyasetin yürütücüleri merkezine kitleleri koyduğu oranda kitlelerin devrimci ve devindirici nitelikleri sınıf mücadelesiyle buluşur. Şeffaflık da bu siyasetin bir kodlaması olarak kitlelerin inisiyatifine açığa çıkarıp, örgütleme, özneleşip özneleştirme, pratiği içinde bir değer kazanır. BPKD bunun sayısız örneğini sunar. Şeffaflık, açıklık ilkesiyle hareket eder. Bu ilke, kitlelerin denetiminin, hesap sora bilirliğinin, eleştirisinin, önerilerinin geliştirilmesinin zeminini yaratarak hayat bulur. Buna bağlı olarak kitlelerin eleştirilerine, denetimine açık olup, hesap sormaları durumunda özeleştirel tutum takınmak şeffaf olmanın gereklerindendir. Kitleler tarafından tartışılmaktan, eleştirilmekten ve öğrenmekten korkmamalıyız.

BPKD’nin örneklendirdiği tamda buydu. Kitleleri devrimin özneleri yapmanın perspektifi ÇKP’nin iki büyük savaşta başarılı olmasını sağlamıştı. ‘‘Burjuva karargâhları bombalayın’’ şiarı, kitleleri merkezine alan ÇKP’yi kitlelerin denetimine, eleştirilerine getiren önemli bir olguydu. Bürokratizme, tepeden inmeciliğeve kitleleri nesneleştiren doğmatik küçük burjuvazinin sardırganlığına karşı kitlelerin seferberliği BPKD’nin inşaasını sağlayan temel dayanaktı.

Çin’de felsefe çalışmalarında oluşturulan köy komitelerinin, köylü birliklerinin güçlendirilmesi, yanısıra bu çalışmalarda görevlendirilen ÇKP kadrolarının, politikalarının hatalı tutum, davranış ve yöntemlerinin kitlelerce tartışılarak karara bağlanması, eleştirilmesinin zeminini yaratılması şeffaf kitle siyasetinin bir örneğidir. Bu yönelim kitlelerin parti ile olan bağını pekiştirmiş ve kültür devriminin önemli bir dayanağını oluşturmuştur.

Yeni bir yaşamın örgütlenebilir olduğun bilinciyle devrimci ve komünistler kitleleri devrime kanalize etme çabası içerisinde olurlar. Çünkü yeni bir yaşamı yaratacak olan biricik güç kitleler ve onların mücadeledeki azmi, kararlılığı, yetenekleri, birikimleri ve yaratıcılıklarıdır. Bu önemli olguları örgütlemek için kitlelere açık olmak elzemdir. Ancak bu yönelimle kitlelerin güveni kazanılabilir.

Tarihsel deneyim ve tecrübeler ışığında ve BPKD’nin öğretici pratiğinde bugünden yarına komün, meclis, konsey mekanizmalarıyla kitleleri siyasetin merkezine oturtmalı, onların inisiyatifini açığa çıkatmalıyız. Bürokratizmi, kapalılığı, politik darlığı, gelenekçiliği… Aşabilmenin yol ve yöntemleride kitle inisiyatifinin geliştirilmesiyle mümkündür. Şeffaflığı bu kitle siyasetinin en güçlü araçlarından biri olarak ele almalıyız.

Sınıf mücadelesinin her bir öznesi, parçası olduğu siyasetin çizgisine eleştirel baktığı oranda değişimi kitlelere taşıyabilir. Eski-yeni çatışmasında yeni olanı inşa ederken kullandığımız tüm yöntemlerimiz, düşünüş tarzımız, kültürümüz ve araçlarımız kitlelerden öğrenmeyi esas almalıdır. Kitlelerden öğrenerek siyasal, sosyal, kültürel anlamda sürekli yenilenmek, komünistlerin kitlelerin öğrencileri olmalarının yanısıra sınıf mücadelesindeki önderlik misyonlarınıda güçlü kılar.

Komünistlerin mücadele sürecini muhasebe ederek olumluluk ve olumsuzluklarını, yenilgi ve zaferlerini bir bütün olarak kitlelere sunması, tartışılmasını sağlaması şeffaf siyasetin, kendine güvenin ve özeleştirel yaklaşımın cenahımızdaki en ileri örneğidir. “Bu Tarih Bizim” şiarının somuta bürünmüş ısrarlı yürüyüşünün, değişim dinamiklerinin kitlelerle birlikte hayata geçirilmesinin pratik örneğidir. Hatalı yönelimlerin, pratiklerin kitlelerce bilinmesi ve tartışılması şeffaf olmanın sonucudur.

Kendine güven şeffaf siyasetin bir bileşeni olarak değer kazanır. Büyük ve güçlü bir düşmana karşı, ancak ondan daha da güçlü olan halk kitleleri mücadelede özneleştiği zaman zaferler kazanılabilir. Bu mücadeleyi örgütleme cesareti kuşananlar hata ve olumsuzluklarıyla yüzleşerek, değişime olan inançlarını perçinleyebilirler. Değişim bireyin kendisiyle başlar. Birey kendisini sarmalayan küçük burjuva kültürün kodlarıyla savaşımında öz güvenini kazanır. Bu yenilenmenin ilk adımıdır. Yenilenme özneleşmekten, eleştirilmekten, tartışılmaktan feyz almakla süreklileşebilir. Kitlelerin eleştirilerine mahzar olmak, olumsuzlukları sümen altı etmek yerine özeleştirel yaklaşmanın öz güveni ileriye taşıyacağı kabul edilmelidir. Birey kendine güvendiği kadarıyla çözüm iradesini pratikleştirebilir. Öz güvenin yenilenmeyi sürekli kılacağı gibi yenilenmede sürekli olarak özgüveni geliştirir.

Devrimci ve komünistlerin en önemli değişim silahı ise kuşkusuz eleştiri özeleştiri mekanizmasıdır. Bu mekanizma olmaksızın şeffaf olunamayacağı gibi, öz güvenden de söz edilemez. Fakat burada bir tamamlayıcılığa dikkat çekmek gerekir; şeffaf olmaksızın, doğru bir şekilde eleştiri-özeleştiri mekanizması işletilemez. Eleştiriler karşısında anlamsız direnç göstermek yerine onun işaret ettiklerine yönelmek, analize tabi tutma tarzının en mütevazı şekliyle hayata uygulanması kavratıcı olacaktır. Retçi bir yaklaşımla eleştirileri savuşturmak veyahut gerekçeler öne sürmek eleştirinin dönüştürücü gücüne karşı geri bir direnci simgeler. Cesurca eleştirinin ele alınıp özeleştirel yaklaşılması ise bu silahın dönüştürücü niteliği ile yenilenmeyi ifade eder.

Eleştiri-özeleştiri, devrimcilere, sosyalistlere olay ve olgulara bilimsel yaklaşmayı öğreten bir mekanizmadır da. Eleştiri bir yıkma eylemidir. Onun bu özelliği yeni ve doğru olanı inşa etmede alternatif olanı yaşamsal kılmada anlam bulur. Öz eleştiride, eleştirinin bütün yıkıcılığına karşı inşanın, olumsuzluklardan sıyrılarak yapılabilmesidir. Küçük burjuvazinin eleştiri-özeleştiriye yaklaşımı bizleri küçülten, değersizleştiren, etkisizleştiren, güvensizlik zemini yaratan, kitlelerden koparan bir içkinliğe sahiptir. Ancak küçük burjuva kültürüne karşı olan bizler, öz eleştiriyi bireyin ve kolektifin gelişimini sağlayacak, kitlelerin hareketini örgütleyecek anlayış temelinde ele almalıyız. Komünistler gerçekçidir. Gerçeği kabul etmek ve onu yaşamsal kılmak durumundadırlar.

Otoriteler kitleleri baskılayarak onlara çıkarları paralelinde savunularını nüfuz ettirebilirler. Fakat devrimciler, komünistler baskı yöntemini benimsemezler. Araç-amaç ilişkisi doğru ele alınmadığı süreçlerde, kitlelerin çıkarları parti çıkarlarının gölgesinde kalır. Bu da şüphesiz her bakımdan mücadeleye zarar veren bir husustur. Parti bir araçtır, sadece bir araçtır… Amaç sınıfsız topluma yürümektir… Bu da kitleler olmaksızın mümkün değildir. Araç hatalı kullanılıyorsa ya da büsbütün hatalar içeriyorsa, bu hataların kitlelerce yıkılmasından korkmamalıyız. Her türlü yanlışı ifşa edip mahkûm etmeyen bir parti, Lenin’in ifadesiyle, devrimci olamaz.

İçerden



Aralık 2024
PSÇPCCP
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031 

Daha Fazla İçerden Haberler