Saros Gönüllüleri, Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen ve bugün (27 Kasım) başlayan “Orman ve İnsan Çalıştayı” öncesi basın açıklaması yaptı.
Çalıştayın yapıldığı Edirne Uzunköprü Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi önünde bir araya gelen yaşam savunucuları, “Saros’a adalet! Saros’uma dokunma!” yazılı pankart açtı. Eylemde açıklamayı Saros Gönüllüleri Sözcüsü Mürşide Çoban okudu.
Yargı sürecinin bitmesi beklenmeden Saros Körfezi’nde başlatılan FSRU doğalgaz limanı ve kara boru hattı projesine karşı, Keşan Kent Konseyi’nin tüzel kişiliğinde ve Trakya Platformu’nun desteğiyle dört yıldır mücadele yürüttüklerini belirten Çoban, sözlerini şöyle sürdürdü:
lk günden beri, bölge halkının karşı çıktığı bu proje,
BOTAŞ tarafından; halka rağmen, bilime rağmen, arazi sahibinin bilgisi dahi olmadan ansızın tarlasına girilerek, hukuksuzca yapılmaya başlandı ve bir yılı aşkın süredir, gece gündüz son hızla devam ediyor.
2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi”, 2010 yılında da yine aynı bakanlık tarafından “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilen Saros Körfezi, şu günlerde, enerji ve sanayi bölgesi haline getirilmek için büyük çaba sarf ediliyor!
Çoban ayrıca, daha şimdiden 10 binden fazla ağacın kesildiğini, yaban orman hayatı ve doğal habitatın yok edildiğini, verimli tarım arazilerinin talan edildiğini, deniz içine yüzlerce kazık çakıldığını, deniz tabanına tonlarca beton döküldüğünü ve inşaat sırasında deniz yüzeyine kilolarca yağ döküldüğünü, denizin “akciğerleri” deniz çayırlarının yolunduğunu, yerlerinden koparıldığını ve “dünyada ilk defa” denenen bir yöntemle bilinmeyen bir yere taşındığını, balıkların yuvaları ve mercan yataklarının dağıtıldığını, balıkların solungaçlarının tıkandığını, balık türleri ve sayılarının azaldığını, yağlı ve kirli inşaat-hafriyat sularının denizi kirlettiğini belirtti.
Saros Körfezi’ne haftada iki, yaklaşık yılda yüz gemi girdikten sonra ise bu tahribatın katbekat artacağını vurgulayan Çoban, sözlerinin devamında “Ganos deprem fay hattının sadece yedi km yakınında olan, olası kazada faciaya davetiye çıkaracak bu projenin yapılmaması için, ilk günden beri hayatın her alanında yoğun çaba sarf etmemizin yanında, tüm hukuki süreçleri de titizlikle takip ettik. Tüm davalarımızı açtık. İtirazlarımızı yaptık” dedi.
Dört yıldır süren mücadelelerinde her kıyıdan ve yurdun her köşesinden on binlerce gönüllüyle büyüdüklerini belirten Çoban, “Saros’ta adalete susadık! Saros’ta adalet bekliyoruz! Uzayan bu süreci beklerken de hiçbir an durmuyoruz, yılmıyoruz, yorulmuyoruz ve davamızdan vazgeçmiyoruz ve asla da vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Bu talana göz yummak, haksızlığa hukuksuzluğa ortak olmaktır” diyen Çoban, sözlerinin devamında tüm Ege ve Marmara çevre belediye başkanlarına çağrı yaptı:
Nasıl ki Marmara Denizi kirlendiğinde Ege Denizi de kirlendi ve dengeler bozulduysa, Saros kirlendiğinde de yine aynı şekilde Marmara Denizi, Ege Denizi, hatta Akdeniz de kirlenecektir.
Nasıl ki İstanbul’a “Kanal yapılmasın, İstanbul beton olmasın” diyorsak, Saros’a beton dökülmesine neden göz yumuyoruz?
Nasıl ki Kazdağları’nda kesilen ağaçlar için üzülüyor, ağlıyorsak, Saros’un ağaçlarının kesilmesine neden izin veriyoruz?
Saros, 60 kilometre kıyı şeridinde, milyonlarca insanın turizm açısından faydalandığı bir bölgemizdir. Bu liman inşaatı bitip 100 bin tonluk LNG kargo gemileri körfeze girdiği andan itibaren Trakya’nın, hatta tüm Türkiye’nin sosyo-kültürel ekonomik sorunlar yaşamasına neden olacaktır.
Katar’ın doğalgazına pazar yaratmak veya başka ülkelerin doğalgaz ihtiyacını karşılamak için Saros Körfezi’nin İzmit, Aliağa ve Bandırma körfezleri gibi kirlenmesine, balçık ve bataklık olmasını izin vermeyeceklerini belirten Çoban, “Saros Körfezi’nde yasayan tüm canlılara, havamıza, suyumuza, denizimize, ormanlarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız” diyerek sözlerini sonlandırdı.(Sendik.org)