Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Merkezi, yazılı bir açıklama yaparak Buca Şube başkanları Yıldız Yılmaz hakkında “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla dava açılmasına tepki gösterdi.
PSAKD açıklamasında, “Dava gerekçesinin içeriğine baktığımız zaman derneğimizin birçok yöneticisine dönük benzer suçlamalarla dava açılacağı anlaşılmaktadır. Dava gerekçesinde tamamen asılsız, keyfi, hukuki anlamda hiçbir yasal dayanağa sahip olmayan birtakım suçlamalarla hareket edildiği görülmektedir.” dedi.
Nuriye ve Semih’in haklı eylemlerine destek verdik
Açıklamada, davanın gerekçesi olarak 12-13 Mayıs 2017 tarihinde Nuriye ve Semih için 1 günlük destek açlık grevinin savcı tarafından “terör propagandası” olarak gösterildiği belirtildi.
Açıklama şöyle devam etti; “Öncelikle belirtelim ki; derneğimiz Pir Sultan Abdal’ın inancı, bilinci ve direncini esas alan, her zaman ezilenden yana tavır alan, kimden gelirse gelsin zulme karşı çıkan, daima doğrunun ve haklının yanında duran bir gelenekten gelmektedir. Bizler de bu duruşun gereğini yerine getirdik. Nuriye ve Semih arkadaşlarımız KHK ile hiçbir kanıt ve gerekçe olmaksızın keyfi bir şekilde haksız yere KHK ile ihraç edilmişlerdir. Arkadaşlarımız kendilerine dönük bu haksızlığa boyun eğmemişler, önce Yüksel Caddesi’nde oturma eylemleriyle, sonrasında da aylarca süren bir açlık grevi yaparak haksızlığa karşı mücadele etmişlerdir. Bu direniş tamamen haklı, meşru ve demokratik bir direniştir. Nitekim halkımızın önemli bir kısmı da bu direnişi haklı ve meşru bir eylem olarak görmüş ve çeşitli şekillerde desteklemişlerdir. Arkadaşlarımız hiç kimseye en ufak bir zarar vermeden demokratik haklarını kullanmışlar, oturma eylemleriyle ve açlık grevleriyle direnişlerini sürdürmüşlerdir. Bizler Pir Sultan Abdal’ın direniş geleneğinin mirasçıları olarak bu süreçte çeşitli şekillerde Nuriye ve Semih arkadaşlarımızın yanında durduk. 12-13 Mayıs 2017 tarihlerinde derneğimize bağlı bütün şubelerimizde yaptığımız bir günlük açlık grevleriyle arkadaşlarımızın haklı ve meşru mücadelesine destek verdik. Bu yaptıklarımızın nasıl terör propagandası olarak değerlendirilebildiğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Dava gerekçesinde bahsedilen terör suçlarından kesinleşmiş bir cezaları olmayan, sadece işlerini ve ekmeklerini isteyen, bunun için hiç kimseye zarar vermeden meşru ve demokratik haklarını kullanarak eylem yapan arkadaşlarımızın haklı mücadelelerinin yanında olmanın terör propagandası olarak görülmesi bir hukuk garabetidir. Bu davanın açılabilmesi dahi Türkiye’de hukukun artık bağımsızlığını bütünüyle yitirdiğinin ve tek adam rejimin talimatlarını gerçekleştirmekten başka hiçbir işlevinin kalmadığının açık bir göstergesidir.”
Kaypakkaya paylaşımı gene “suç” oldu
PSAKD açıklamasında devamla, Yılmaz hakkındaki bir diğer suçlamanın İbrahim Kaypakkaya ile ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımı olduğunu belirtti.
PSAKD, Kaypakkaya’nın 68 kuşağının seçkin ve değerli bir gençlik önderlerinden biri olduğunu vurgulayarak şunları ifade etti; “İbrahim Kaypakkaya Diyarbakır Cezaevinde işkence yapılarak vahşi bir şekilde katledilmiştir. Dava açan Cumhuriyet Savcılığına soruyoruz: Bir yurttaşın kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın işkenceyle bu şekilde katledilmesi mevcut yasalara ve hukuka uygun mudur? Buna karşı çıkmak suç mudur? Açıktır ki yasalara göre hiç kimseye işkence yapılamaz. Hiç kimse bu şekilde katledilemez. İbrahim Kaypakkaya’nın bu şekilde işkenceyle katledilmesine karşı çıkmak da terör propagandası olarak değerlendirilemez.”
“Doğru bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz”
Açıklamada son olarak şu satırlara yer verildi;
“Bizler Pir Sultan’ın inancı, direnci ve bilinciyle Türkiye’de tek adam rejiminin dayandığı gerici faşist anlayışa karşı demokrasiyi, eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği ve hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar ne pahasına olursa olsun her türlü zulme karşı ezilenlerin yanında yer aldık. Her zaman haklının ve doğrunun yanında durduk. Bundan sonra da bu duruşumuzu aynı şekilde koruyacağız. Yöneticilerimize ve üyelerimize dönük baskılara ve tehditlere boyun eğmeyeceğiz. Son olarak herkes çok iyi bilsin ki doğru bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz.”
