Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin şubeleri, Federe Kürdistan Bölgesi’nden Mersin’e gelen Mushtaq Mahmood Kareem ile ailesinin 13 Mayıs’ta ırkçı saldırıya uğramasına dair hazırladığı raporu açıkladı. ÖHD Mersin Şubesi binasında yapılan toplantıya, çok sayıda avukat katıldı.
Saldırıya ilişkin hazırlanan raporu okuyan ÖHD Mersin Şubesi Eşbaşkanı Dicle Nas, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewlêr kentinden Antalya’nın Alanya ilçesine tatil yapmak amacıyla giden Mushtaq Mahmood Kareem ve ailesinin, 13 Mayıs günü öğlen saatlerinde Mersin’in Bozyazı ilçesine bağlı Gözsüzce Mahallesi Sırtlan mevkiinde ırkçı saldırıya uğradığını söyledi. Nas, saldırı sonrası aile bireylerini Anamur Devlet Hastanesi’nde ziyaret ettiklerini paylaştı.
Taşla vurulup, yerde sürüklendi
ÖHD ve İHD heyetinin görüşme neticesinde edindikleri bilgileri aktaran Nas, şunları söyledi: “Mersin ili Bozyazı ilçesi Gözsüzce mahallesinde özel araç ile mağdur Mushtaq Mahmood Kareem’in eşi ve 3 çocuğuyla birlikte seyir halindeyken trafikte yaşanan sorun sonrasında şüpheli şahıslarca mağdurun aracının önünün kesildiği, saldırganların kendisine yönelik, ‘Burası Anadolu toprağı, burası Türkiye sen bizim topraklarımızda ne yaptığını sanıyorsun’ dediğini anladığı, başkaca sözlerin sarf edildiğini ancak çok fazla Türkçe bilmediği için anlamadığı, şüphelilerce mağdurun başının arkasına taş ile vurulduğu, yerde sürüklendiği, uçurumdan atılmak istendiği ve öldü sanılarak saldırganların olay yerini terk ettikleri; mağdurun ve ailesinin Arap ve Kürt kimliğine yönelik hakaretlerde bulunulduğu, olaya şahitlik edecek kişilere yönelik tehditlerde bulunulduğu; mağdur, görgü tanığının beyanı ve görüntü kayıtlarından anlaşılmıştır. Kaldı ki, Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayla ilgili ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik (TCK madde 215)’, ‘Kasten Öldürmeye Teşebbüs(TCK madde 81 ve 35)’ ve ‘Mala Zarar Verme (TCK 151. Madde)’ suçlarından soruşturma açılmıştır.”
Olayın meydana geldiği yerin jandarma bölgesi olmasına rağmen Anamur İlçe Emniyet Müdürü ve bağlı polislerin görev ve yetki sınırları dışına çıkarak mağdur ile avukat olmaksızın görüştüğünü dile getiren Nas, savcılık ve Sulh Ceza Hakimliği’nin kararlarının ve mevcut delil durumunun aksine, görevli olmayan İlçe Emniyet Müdürü ve polisler tarafından ırkçı söylemlerin bulunmadığı yönünde algı yaratılmaya çalışıldığını ifade etti.
Ailenin Federe Kürdistan Bölgesi’nden geldikleri ve Kürt oldukları için nefret suçuna maruz kaldıklarını ifade eden Nas, görevli olmayan Anamur İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Kaymakamı ve polisler hakkında adli ve idari soruşturmanın yürütülmesi gerektiğini söyledi.
Nas, heyetin görüş ve önerilerini şöyle sıraladı:
“* Nefret suçunun; AGİT’in tanımladığı ‘mağdurun, mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek ya da hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim veya diğer benzer faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağı, bağlılığı, aidiyeti, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği, kişilere veya mala karşı suçları da kapsayacak şekilde işlenen her tür suç’ şekliyle ele alınması gerekir.
* Etnik aidiyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığın nefret suçları tanımının içerisine dâhil edilmesi gerekir.
* Nefret söylemini kullananlara yönelik cezasızlık politikasının sona erdirilmesi ve nefret suçu mağdurlarına yönelik olumsuz yaklaşımlardan uzak durulması gerektiği; cezasızlık politikasıyla mücadele edilmesi ve yargıda oluşan olumsuz kültürün sona ermesi gerekir.
* Nefret suçu ve siyasi saiklerle farklı kimliklere yönelen tehdit ve hakaretlere ilişkin TCK’nın 122. Maddesi değiştirilmek kaydıyla, yasal mevzuatın oluşturulması gerekir.
* Türkiye’nin ulusal ve taraf olduğu uluslararası yükümlülüklerine tam ve eksiksiz olarak uyması, bu konuda yargı ve idari mercilerin belirtilen hususlara riayet etmesi gerekir. (MA)