Mardin’in Nusaybin ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağının devam ettiği 26 Mayıs 2016’da kentten tahliye edilen 17’si çocuk 70 kişi hakkında açılan ve ardından tefrik edilen davanın duruşmaları devam ediyor. Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama kapsamında bugün de farklı hapishanelerde tutuklu bulunan 3 tutuklunun duruşması görüldü.
Beni yargılayamazsınız
Elazığ Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Nurullah Akyüz, duruşması ilk görülen tutuklu oldu. Akyüz’ün hazır edildiği duruşmaya avukatı ve ailesi de katıldı. Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak iddia makamının mütalaası soruldu. İddia makamı, önceki duruşmalarda olduğu gibi Akyüz’ün üzerine atılı tüm suçlamalarla cezalandırılmasını talep etti.
Mütalaaya karşı söz verilen Akyüz ise, hakkındaki iddialara ret ederek, “Mütalaanın benim nezdinde bir hükmü yoktur” dedi. Mütalaayı “devlet güçlerinin yakıp yıkmalarını meşru göstermek için uydurulmuş bir kılıftır” olarak değerlendiren Akyüz, “İddia makamı devletin yapmış olduğu katliamların ortaklığına soyunmuştur. Hakkımda hazırlanan mütalaa hakikatlerin üstünü örtmektedir. Hakikatlerin üstünü örtmekle gizlenebildiği tarih boyunca görülmemiştir. Yargılamalar tarih boyunca devletin hukukuna göre yapılmaktadır. Halklar hiçbir zaman dikkate alınmamıştır. Bu da gösteriyor ki beni Demokratik Özerklik istediğim için yargılayan hukuk devleti değil, devlet hukukudur. Ben halkların Demokratik Özerklik modeli ile yaşamalarını istediğim için yargılanıyorum. Beni yargılayacak tek bir merci olan halkı tanıyorum. Emperyalist sistemin, inceltilmiş olan faşizmin yargısını kabul etmiyorum. Sizler burada beni yargılayamazsınız. Benden halklarımız dışında hiçbir güç hesap soramaz. Sadece halklar neden başaramadığıma dair beni yargılar. Demokratik Özerklik istemek devlet hukukuna göre suç. Ama biliniyor ki devletin hukukuna karşı bu suç tarihin her döneminde işlenmiştir. Bilinmeli ki demokratik yaşam modelleri her dönem aranacaktır” dedi.
‘Terör kimdir’ diye sordu
İstediklerinin en doğal hakkı olduğunu ve bunları istedikleri için de “terör” damgası ile yargılandığını belirten Akyüz, “Terör kimdir, kim belirliyor? Neye göre tanımlanıyor? Halkları dilsiz, kültürsüz ve kimliksiz bırakıp, devlet hukukuna, adaletine ve sözde yargılayan güç mü terördür? Yoksa köleliği, kimliksizliği yok sayan halklara alternatif sunan güç mü terördür?” diye sordu. Kürt halkının barış ve demokrasi mücadelesi veren halklardan olduğuna dikkat çeken Akyüz, “Bugün yargılamaya çalıştıklarınız gün gelecek yargılayanlar olacaktır” diye belirtti.
Nusaybin’de kalmak suç değil
Ardından esasa ilişkin savunma yapan avukat Ali Kahraman, ek süre talebinde bulundu. Talebi kabul edilmeyen Kahraman, şunları söyledi: “Yargılamanın başından beri bütün taleplerimiz sistematik olarak reddedilmiştir. Yargılama sadece iddianame üzerinden yapılmıştır. Taleplerimiz tamamen dosyanın esasına ilişkin olmasına rağmen kabul edilmeyerek bir an önce karar çıkarılmaya çalışılmıştır. Dosyadaki deliller sadece tanıklardan ibaret olmasına rağmen tanıklar dahi dinlenilmemiştir. Tanıkların kendi yargılandıkları dosyalarda beyanlarını kabul etmemiş, işkence altında ifadelerinin zorla alındığını söylemişlerdir. İşkenceyi teşhis fotoğrafları ile savunmalarında ortaya koymuşlardır. Bu yönde bir rapor da alınmamıştır. Müvekkil sadece Nusaybin’de bulunmuştur. Nusaybin’de bulunmak suç değildir. Bu nedenlerle tutuklu bulunduğu süre dikkate alınarak tahliyesine ve beraatına karar verilmesini istiyoruz.”
Ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi
Savunmaların ardından mahkeme kararını açıkladı. Akyüz, bunun üzerine kararın okunması bitene kadar “Bijî serok Apo (Yaşasın başkan Apo)” sloganı attı.
Mahkeme, Akyüz hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl 6 ay hapis cezası verdi.
Özdemir ve Aktaş’ın duruşmaları ertelendi
Daha sonra Kayseri Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Nubahar Özdemir’in duruşması görüldü. Özdemir’in hazır edildiği duruşmada avukatı Osman Zuhat Bilen katıldı.
İddia makamının daha önceki duruşmalarda verdiği mütalaayı tekrarlaması sonrası avukat Bilen savunma yaptı. Bilen, müvekkili hakkında beyanlarda bulunduğu iddia edilen kişilerin mahkeme huzurunda dinlenmesi talebinde bulundu. Nusaybin’den çıkan kişilerin hepsinin işkenceye maruz kaldığını ve kendilerine işkence yapan polislerin farklı celselerde mahkeme salonunda olduklarının Abdülkadir Baybars isimli kişi tarafından mahkeme huzurunda dile getirildiğini belirten Bilen, işkence yapan polislerin tespit edilmesini istediklerini söyledi. Taleplerinin ardından toplanacak delillerin müvekkilinin lehine olacağını belirten Bilen, tahliye talebinde bulundu. İddia makamı, avukat Bilen’in taleplerinin reddi yönünde karar verilmesini istedi.
Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme, tüm talepleri reddederek, duruşmayı 28 Şubat gününe erteledi.
Aktaş salona üstü başı toz içinde geldi
Son olarak Siverek T Tipi Kapalı Hapishanesi’nden tutulan İbrahim Toktaş’ın duruşması görüldü. Aktaş’ın duruşma salonuna getirildiği sırada üst başının toz içinde olması ve yüzünde kızarıklıkların bulunması dikkat çekti. Toktaş’ın avukatı ise mazeret bildirerek, duruşmaya katılmadı.
Toktaş, mahkemeden haberi olmadığını, kendisine tarih bildirilmediğini dile getirdi. Bundan kaynaklı savunmasının hazır olmadığını söyleyen Toktaş, savcılığın esas hakkındaki mütalaasından da haberi olmadığını belirterek, bir sonraki duruşma SEGBİS ile katılmak istemediğini ifade etti.
Mahkeme, bunun üzerine bir sonraki duruşma esas hakkında savunma yapılmaması durumunda “sanığın susma hakkını kıllanmış varsayılacağını” belirtti. Toktaş’ın duruşması 28 Şubat gününe ertelendi. (MA)