Bizimle iletişime geçin

Güncel

Komün TV’den açıklama: ”Safımız, Cins Ayrımcılığı da Dahil; Sınırların, Sınıfların Olmadığı O Büyük Özgürlük Dünyasını Yaratmak İsteyenlerin safıdır”

Komün TV, Oruçoğlu’nun tacizle gündemde olan Yazar Hasan Ali Toptaş’la ilgili Komün TV’de yaptığı değerlendirmeler sonrası Komün TV ve Oruçoğlu’na yönelik gelişen tepkiler ve eleştirilere dair yazılı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, ”Kamuoyunu günlerdir meşgul eden bir sorundan ve konuğumuzun hatalı bulunan bir sözünden hareketle yayın organımızı ve konuğumuzu itibarsızlaştırmayı, “vurun din düşmanına” tarzında kampanyalar başlatmayı son derece tehlikeli bulduğumuzu ifade etmek isteriz.” ifadelerine yer verildi.

Komün TV, Muzaffer Oruçoğlu’nun tacizle gündemde olan yazar Hasan Ali Toptaş’la ilgili Komün TV’de yaptığı değerlendirmeler sonrası Komün TV ve Oruçoğlu’na yönelik gelişen tepkiler ve eleştirilere dair kamuoyuna yönelik bir açıklama yayımladı.

Komün TV tarafından yapılan açıklama şu şekilde;

Komün TV’de Zafer Yılmaz’ın hazırlayıp sunduğu ve M. Oruçoğlu’nun konuk olarak katıldığı “Tarihte Sanat-Siyaset İlişkisi” başlıklı haftalık programın 13 Aralık-2020 tarihli 12. bölümü, gündemini spontane olarak değiştirip güncel bir konuyu ele aldı. Bir grup kadının bir yazar hakkında çok ciddi bir taciz suçlaması vardı. Olay çok yeni ve bir o kadar da vahimdi. Kadınlara karşı işlenen taciz suçu edebiyat dünyasında tam bir deprem etkisi yarattı. Taciz ve tecavüz suçuyla bir kez daha yüz yüzeydik.  Sosyal medyada yazar Hasan Ali Toptaş ile ilgili atılan bir tweet, kısa sürede büyüyerek edebiyat dünyasının sınırlarını da aşıp yeni bir ‘metoo’ hareketine dönüştü. Hiç kuşkusuz ki, Komün Tv böylesi can alıcı bir konuda sessiz kalamazdı. Zira cinsel taciz ve tecavüz edimi, insan türünün en vahşi ve onur parçalayıcı suçlarından biriydi.

Birden çok kadın edebiyatçıya karşı cinsel tacizde bulunmakla suçlanan Hasan Ali Toptaş, kamuoyunca bilinen çelişkili açıklamalarda bulunmuştu. Tartışma ve eleştiriler kısa sürede yazar ve edebi eserleri arasındaki ilişkinin sorgulanmasını da kapsamına dahil etti.

Yüzlerce insan hem doğrudan taciz olayına, hem de yukarıda işaret ettiğimiz konuya ilişkin olarak görüş ifade etti. Bu tür durumlarda yazar ve eserlerinin ayrıştırılarak ele alınması gerektiğini savunanlar olduğu gibi, hiçbir ayrıştırmanın yapılamayacağını ileri sürenler de oldu. Bütün bunlar ifade özgürlüğü kapsamında ele alınabilecek konulardı.

İnsanlığın en eski sorunlarından biri olan cinsler arası eşitsizliğin ve kadın üzerindeki çoklu tahakkümün modern kapitalizmle birlikte aldığı yeni biçim ve boyutların malum bilançosu ortadaydı ve Komün Tv, rengârenk bileşimiyle kadın hareketinin 21. yüzyıl başından bu yana eriştiği düzeyin, mevcut  toplumsal hareketler içindeki başat konumunun ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayan dönüştürücü rolünün bilincindeydi. Bu nedenledir ki, yerimiz kadın hareketinin yanında oldu ve öyle de kalacak.

”Yerimiz kadın hareketinin yanında oldu ve öyle de kalacak.”

Yayın bildirgemizde, “Komün Tv, makro ya da mikro milliyetçi, ‘üstün” etnikçi, sınıfsal ve toplumsal cinsiyetçi hiyerarşi başta olmak üzere, yabancılaşma kaynağı olan tüm ilişkilerin sorgulanmasından yanadır” derken, alelade bir yayıncılık prensibinden değil, kökleri Paris Komünü’ne uzanan bir kültürel mirasın sahiplenilişinden söz ediyorduk aynı zamanda.

Yayın ilkelerinden birinde, “Eski ve mevcut dünyaya ait olan sınıfsal, ulusal, cinsel ve inançsal sömürü ve baskı biçimleri başta olmak üzere, tüm canlılar alemine ve onların yaşam kaynağı olan doğaya yönelik imha, yıkım ve sömürü biçimlerine kararlılıkla karşı koyar” derken de, köklü bir devrimci iddiayı dinlendiriyorduk.

Dolayısıyla, böyle bir iletişim organının kadın tacizi konusunda tavırsız kalması ya da süren tartışmaya karşı kayıtsız davranması beklenemezdi.

Konuşmacı arkadaşımız Muzaffer Oruçoğlu’nun biraz da edebiyatçı kimliğiyle, kendisine dönük bir eleştiriye ironiyle yanıt vermesi, biçim ya da tarz bakımından elbette bir eleştiri konusu olabilir. Ama düşünce özgürlüğü bakımından ele alındığında, karşılaştığımız “Tacizcilik”, “Kadın düşmanlığı”gibi haksız suçlamaları ve dahası linç girişimini asla haklı çıkarmazdı. Programın ardından iş öyle bir noktaya ulaştı ki, M. Oruçoğlu’nun romanlarındaki kimi kahramanların söyledikleri sözler bile doğrudan yazarına aitmiş gibi sunuldu. Bunun nasıl bir akıl tutulması olduğu ve kimler tarafından hangi Saiklerle dillendirildiği, sahiden anlaşılması çok zor bir durumdur.

Komün Tv’de kadın sorununu konu edinen pek çok program yapıldı. “Kadına yönelik şiddet” teması özel olarak işlendi. Konuk edilen kadın örgütleri temsilcileri düşüncelerini özgürce ifade ettiler. Bütün bunlara ilişkin kayıtlarımız sosyal medya hesaplarımızda durmaktadır.

Bundan sonra da, varlık nedenimiz olan asli değerlere ve yayın ilkelerimize uygun olarak yolumuza devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Komün Tv pratiğinden çeşitli kasıtlarla “Kadın düşmanlığı” ya da “tacizcilik” çıkarılmasını büyük bir yaralayıcılık, haksızlık ve adaletsizlik olarak addederiz

Muhtemeldir ki bazı programlarımız eksik bulunabilir, beğenilmeyebilir ya da konuklarımız, programcılarımız yer yer hatalar yapabilir. Bunun anlayışla karşılarız ve aynı şekilde izleyicilerimizden de öğretici, yol gösterici eleştiriler bekleriz. Ama Komün Tv pratiğinden çeşitli kasıtlarla “Kadın düşmanlığı” ya da “tacizcilik” çıkarılmasını büyük bir yaralayıcılık, haksızlık ve adaletsizlik olarak addederiz.

Bir Tv programının formatını, yapımcısını, içeriğini ya da konuklarının görüşlerini eleştirmek elbette herkesin hakkıdır. Böyle bir eleştiri için kimseden icazet alınamaz.

”M. Oruçoğlu’nun bu köhne dünyaya karşı yaptığı geniş alan savunması, yarım yüzyıllık mücadele deneyi ve kadın sorunu da dahil tüm görüşlerini içeren kayda değer yazılı külliyatı ortadadır”

Ama, kamuoyunu günlerdir meşgul eden bir sorundan ve konuğumuzun hatalı bulunan bir sözünden hareketle yayın organımızı ve konuğumuzu itibarsızlaştırmayı, “vurun din düşmanına” tarzında kampanyalar başlatmayı son derece tehlikeli bulduğumuzu ifade etmek isteriz.

Komün Tv’nin yayın bildirgesinde özetlediği ilkeleri, sekiz aylık yayın pratiği ve elbette beslendiği tarihsel arkaplan, etik duruş gayet net ve berraktır.

Söz konusu programda ifade ettiği görüşleri nedeniyle sanal medyada M. Oruçoğlu’na yönelik başlatılan linç kampanyasına gelince; bizce onun savunulmaya ihtiyacı yoktur. Zira M. Oruçoğlu’nun bu köhne dünyaya karşı yaptığı geniş alan savunması, yarım yüzyıllık mücadele deneyi ve kadın sorunu da dahil tüm görüşlerini içeren kayda değer yazılı külliyatı ortadadır.

Bir insanı ya da bir düşünce manzumesini tarihsel bütünlüğünden koparmadan ve engizisyon yöntemlerine başvurmadan, hakkaniyetle değerlendirmeyi başarabilmeliyiz artık.

Belirtmeliyiz ki, gerek Oruçoğlu’nun ve gerek program yapımcısı arkadaşımız Zafer Yılmaz’ın proğramın hazırlığı ve seyri boyunca düştükleri muhtemel hataları var ise, bunu yapıcı, onarıcı tarzda göstermek izleyicilerimizin tasarrufundadır. Keza bu tür hataların gereğini yapmak da programcı ve konuk arkadaşlarımızın tasarruflarıdır.

Biz, gördüğümüz siyasal, ideolojik ve etik hataları açık yüreklilikle eleştirecek olgunluğa, cesarete sahip bir kuruluşuz.

Safımız, cins ayrımcılığı da dahil; sınırların, sınıfların olmadığı o büyük özgürlük dünyasını yaratmak isteyenlerin safıdır.



Kasım 2024
PSÇPCCP
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Daha Fazla Güncel Haberler