İŞİD’in Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gelişen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 108 siyasetçinin yargılandığı davada dün karar açıklandı. 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı davada yüzlerce yıl ceza verildi. Karara tepkiler sürerken, bugün de birçok merkezde protesto eylemleri gerçekleşti.
Şırnak
Şırnak’ın Silopi ilçesinde DEM Parti binası önünde açıklama yapıldı. DEM Parti Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez’in yanı sıra çok sayıda kişi açıklamaya katıldı. DEM Parti İl Eşbaşkanı Abdullah Güngen, kararı tanımadıklarını belirterek, “Bu kararı kınıyoruz. DAIŞ çetelerinin yargılanması gerekirken arkadaşlarımız yargılandı ve cezalandırıldı. Bunu kabul etmediğimizi belirtiyoruz. Kahrolsun kölelik yaşasın özgürlük” dedi.
DEM Partili Mehmet Zeki İrmez ise, verilen kararın hukuku ayaklar altına alan bir karar olduğunu söyledi. Kararın hukuki olmadığını ve AKP-MHP tarafından verildiğini söyleyen İrmez, “Bu kararla AKP ve MHP’nin bizzat DAIŞ olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Bu karar hukuki bir karar değildir. Sonuna kadar direneceğiz” ifadelerini kullandı.
Açıklama “Bijî berxwedana zindanan” sloganlarıyla son buldu.
Urfa
DEM Parti Urfa İl Örgütü, kararı parti binası önünde protesto etti. Açıklamaya, Urfa Emek ve Demokrasi Platformu birleşenleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı. “Siyasi kumpaslar bizi yıldıramaz” pankartının açıldığı açıklamada, “Teslimiyet ihanete direniş zafere götürür”, “Her yer Kobanê her yer direniş” ve “Devrimin kadın yüzü Kobanê” dövizleri taşındı. Açıklamada konuşan İl Eşbaşkanı Sema Aîşeoğlu, şunları belirtti: “Kobanê Kumpas Davası’nda rehin tutulan arkadaşlarımıza verilen cezalar bizleri yıldıramaz. Demokratik siyasete darbe vuranlar şunu bilsin ki kumpaslarınızı çökertecek ve bizler, halklar kazanacak. Bir tweetten karanlık çıkarmaya çalışan iktidar unutmasın ki; karanlıkları bitecek, Kobanê hep kalacak.”
Açıklama, “Bijî berxwedana Kobanê”, “Her yer Kobanê her yer direniş” sloganlarıyla sona ererken, İl Eşbaşkanı Bekir Karakeçili, devam edecek olan eylemlerinin takvimini önümüzdeki günlerde paylaşacaklarını söyledi.
Diyarbakır
Diyarbakır’da Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından Ceylan AVM önünde yapılan açıklamada yapılan açıklamaya yüzlerce kişi katıldı. Polislerin ablukaya aldığı alanda yurttaşlar alkışlar ve “Bijî berxwedana Kobanê” ve “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” sloganıyla hem kararı hem de polisin tutumunu protesto etti.
‘Faşizmi kıracağız sokaklarda direneceğiz’
DBP İl Eşbaşkanı Mehmet Şirin Gürbüz, kararın; iktidarın Kürt düşmanlığı politikasını sürdürmekteki kararlığının göstergesi olarak değerlendirdi. Kararda, hukuk ve adaletten söz edilemeyeceğini belirten Gürbüz, “Kürt halkı birliğini sağlayarak bu faşizme, Kürt düşmanlığına karşı başkaldıracaktır. Bu alınan kararı kınıyoruz” dedi. AKP-MHP’nin devlet, yargı, emniyet olduğunu söyleyen Gürbüz, “Biz buna karşı başkaldırıyoruz. Biz faşizmi kıracağız. Burası Amed’dir. Arkadaşlarımız cezaevinde nasıl direniyorsa, bizlerde sokaklarda başkaldıracağız. Bizlerde sokaklarda direneceğiz” ifadelerini kullandı. Gürbüz, karara karşı her gün sokakta olacaklarını belirterek, yarın Şeyh Said Meydanı’nda saat 16.00’da yapacakları açıklamaya halkı davet etti.
DAD: Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunanlara verilen cezadır
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkezi, Kobanê Davası’nda siyasetçilere verilen cezalara ilişkin yazılı açıklama yayınladı. Kobanê Davası’nın “hukuki değil tamamen siyasi bir dava” olduğu belirtilen açıklamada, “Kürt ve Devrimci siyasetçilere yüzlerce yılı bulan cezalar verilmiştir. Bu cezalar, Türkiye’de ki sol, sosyalist, muhalif kesimlerin Kürtlerle birlikte yaşama istemlerine verilen cezadır. Uluslararası paramiliter güçlerin denetiminde olan DAİŞ ve benzeri örgütlerin katliamlarını protesto edenlere verilen cezadır. Türkiye’de demokratik cumhuriyet için siyasetin toplumsallaşmasını savunan demokrasi güçlerine verilen cezadır. Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunanlara verilen cezadır. DAİŞ başarılı olsaydı öncelikle Kürtler ve Alevilere yönelik katliamlar yapacaktı. Emevi İslam anlayışının devriye hali olan DAİŞ ve destekçilerinin yenilgiye uğraması birçok kitlesel katliamın engellenmesi anlamına geliyor. Biz Aleviler demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir ülke özlemine vurulmuş bir darbe olarak görüyor, bu davayı ve siyasetçilere verilen cezaları ret ediyoruz. Siyasetçiler tahliye edilmeli, bir hakikat komisyonu kurularak bu sürecin gerçekleri ve hukuksuzlukları açığa çıkarılmalıdır” denildi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı(MA)