Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube üyeleri, faili meçhul cinayetlerle katledilenler ile gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerini ve faillerini sormak için “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla düzenlediği eylemin 680’inci haftasında bir kez daha Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik de bu haftaki eyleme katıldı. Bu haftaki eylemde, 6 Mayıs 1994’te Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Gomag (Ağıllı) köyünde faili meçhul cinayete giden Hamet Barut’un hikayesi okundu.
İHD Bölge Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklıdır, geçen hafta derneğe yapılan polis baskınına dikkate çekerek, derneğin Eş Genel Başkanlar Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan hakkında devam eden yargılamalara değindi. İnsan hakları savunucuların birçok zorlukla mücadele verdiğini belirten Saçaklıdır, dernek başkanlarının insan haklarına dair yaptıkları açıklamalar üzerinden yargılandıklarını ifade etti. Saçaklıdır, “İnsan hakları mücadelesi 36 yıldır soluksuz bir şekilde devam ediyor. Bundan vazgeçmeyeceğiz. İnsan hakları savunucularının baskı altına alınması ve engellenmesi kabul edilebilir değil” dedi. Ailelerin 30 yıldır dillendirdiği adalet taleplerinin karşılık bulmasını isteyen Saçaklıdır, faili meçhul cinayetler ve failler hakkında etkin soruşturma başlatılmasını çağrısı yaptı.
KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik ise, kayıp yakınlarının verdiği mücadelenin çok uzun süreli olduğunu ve yorucu olduğunu dile getirdi. 90’lı yıllarda faili meçhul cinayetler gerçekleşenlerin yargılanması yönündeki taleplerin karşılanmadığını anımsatan Bozgeyik, “90’dan bu yana kayıplarını arayan annelerimiz, babalarımızı ve kardeşlerimizi yitirdik. Ancak onlardan aldığımız bu bayrağı ve bu mirası yürüteceğiz. Faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitiren insan hakları savunucuları, gazeteci, aydın, demokratik siyaset yürütürken kaybolan ve halan failleri bulunamayan arkadaşlarımızın faillerinin bulunmasıyla ilgili bu mücadeleyi yürüteceğiz. Bugün Amed’de, İstanbul’da bu mücadele devam ediyor. Buradan taleplerimizi ifade ediyoruz. Özellik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülememesinden kaynaklı yaşamız olduğumuz güvenlikçi, antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalardan kaynaklı bu durumun sonlandırılmasını talep ediyoruz. Ülkemizde insan hakları ve özgürlükleri savunucularına yönelik gözaltı ve tutuklamalara son verilmesini ifade ediyorum” şeklinde konuştu.
AKP’nin iş başına geldiğinde kayıp yakınlarına faillerin bulunması yönünde sözler verdiğini ancak sözlerin yerine getirilmediğine dikkat çeken Bozgeyik, verilen sözlerin tutulması çağrısı yaptı.
Köy halkına işkence
Ardından Hamet Barut’un hikayesini okuyan İHD yöneticilerinden Derya Yıldırım, Kulp Alaca Katliamı yargılamasıyla bilinen Bolu Tugay Komutanı General Yavuz Ertürk’ün 1993 yılında Kulp ilçesinde çok sayıda operasyon gerçekleştirdiği ve birçok kişinin öldürülmesi ve kaybedilmesinden sorumlu olduğunu kaydetti. Faili meçhul cinayetlerin 1990’lı yıllarda korkunç bir boyutta olduğunu söyleyen Yıldırım, “Onun komutasında birçok köy, o sene yakılarak boşaltılır. Bu köylerden biri de Ağıllı Köyü olur. 6 Mayıs 1994 günü Bolu Tugayı’na bağlı askeri birlikler tarafından Ağıllı köyüne baskın yapılır. Baskında tüm köy halkı meydanda toplatılır ve köylülere ağır işkenceler yapılır. İşkenceye uğrayanlardan biride Hamet Barut olur. Baskın ve işkencenin ardından köyden ayrılan askerler Hamet Barut’u da yanlarına alarak götürürler. Bu duruma tüm köy halkı tanık olur” dedi.
Barut 32 kurşunla katledildi
12 Mayıs 1994’te Barut’un yakınlarının köyün 5 kilometre uzağında yol kenarında yarı gömülü bir ceset gördüklerini ifade eden Yıldırım, “Gömülü kişinin üstündeki toprağın atılmasıyla cesedin Hamet Barut’a ait olduğu tespit edilir. Daha sonra yakınları cesedi, Diyarbakır Devlet Hastanesine götürür. Hastanede yapılan otopsi sonucunda Hamet Barut’un bedenine sıkılan 32 kurşunla katledildiği ortaya çıkar. Otopsi sonrası Hamet Barut’un cenazesi ailesi tarafından köye getirilip defnedilir. Ancak aile devam eden baskı ve tehditlerden dolayı olayın peşine düşemezler” diye kaydetti.
Kayıp yakınları daha sonra bir dakikalık oturma eylemi yaptı.