İstanbul Başakşehir’de 20 Ocak günü kaçırılan elektrik işçisi Gökhan Güneş, 5 gün alıkonulmasının ardından bu sabah 06.00 sıralarında aile evine döndü. Güneş, ailesiyle birlikte İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde yaşadıklarına dair basın toplantısı düzenledi. Güneş’in ailesi ve avukatlarının katılımıyla düzenlenen basın toplantısına, çok sayıda siyasi parti destek verdi.
Birçok kurum destek verdi
Açıklamada ilk olarak söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Bugün Gökhan Güneş ile birlikte karışınızda olmaktan çok mutluyuz. Kendisi sabaha karşı bırakıldı ve sabah evine geldi. Endişelerimizi haklı çıkaran pek çok olayı yaşadı. 29 Aralık’tan bu yana Ankara’da kaçırılan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’en haber alınamıyor. Kızı hem Gökhan’ın ailesini çok sevindiğini hem de babası için de bugünü görmeyi dilediğini iletti. Gözaltında kaybedilmeye çalışılan ya da kaçırılan herkes için aynı duyarlılıkla çalışmaya devam etmenin ne kadar önemli olduğunu gördük” diye konuştu.
Detaylarını anlattı
Ardından söz alan kaçırılan Gökhan Güneş yaşadıklarını aktardı. Kaçırıldığı süre içinde bulunması için mücadele eden ve ailesine destek veren herkese teşekkür eden Güneş, kaçırılmasının ilişkin detaylarını şöyle anlattı: “20 Ocak tarihinde işe gitmek için evden çıktım. Saat 12;00 sularında otobüsten indim. Otobüste indiğim yerde 4 kişinin beklediğini gördüm. Yolda yürürken bir kişi ‘pardon bakar mısın’ diye seslendi bana. Arkamı dönüp ona baktığımda bir anda 4 kişi etrafımı sardılar. Hepsi birden üzerime çullandılar. Ben direnince beni kaçıranların yanına 3 kişi daha geldi. Yolun kenarında bekletilen araca doğru götürüldüm. Ben araca binmemekte direnince elektroşok aletiyle elektrik verdiler. Elektrik verilince ben kendimden geçtim. Kendime gelince gözlerim kapalı bir şekilde bir aracın içinde olduğumu anladım. Yaklaşık yarım saat araçta gittikten sonra araç durdu ve başka bir araca alındım. Araç içinde iki kişi koluma girmiş kafamı aşağı eğmiş bir çuval geçirmişti. İkinci araçta bir saat gittikten sonra beni bir yere götürdüler. Götürüldüğüm yerin neresi olduğuna dair bir fikrim yok gözlerim kapalı olduğu için nereye götürüldüğümü göremedim.”
Sistematik işkenceye maruz kaldı
Götürüldüğü yerde kendisine işkence yapıldığını ifade eden Güneş, “Götürüldüğüm yerde elbiselerim çıkarıldıktan sonra sistematik işkenceye maruz kaldım. Elektrik verme, kaba dayak, ara ara soğuk suyla ıslatarak şiddet uygulama genelde bu uygulamalar gerek çıplak olarak bazen üzerinizde sadece iç çamaşırı olacak şekilde uygulandı. Bazı anlarda mezar dedikleri bir bölüme götürdüler. Burada sadece ayakta durabiliyordum. Ellerimi kıpırdatamıyordum. Gözlerim bağlı şekilde saatlerce bekletildim. Orada kaldığım süre içinde sürekli tehdit edildim ve ajanlık dayatmasına maruz kaldım. Tehdit ve ajanlık dayatmasının yanı sıra tecavüzle tehdit edildim” diye konuştu.
‘Biz görünmeyenleriz’
Kaçırıldığı süre boyunca sürekli ajanlık dayatmasına maruz kaldığını aktaran Güneş, “Sürekli ‘bizimle çalışmalısın, bizimle çalışır mısın? İşbirliği içerisinde ol’ şeklinde teklifte bulunuyorlar. Daha sonra birkaç kez ‘bizim kim olduğumuzu biliyor musun?’ gibi sorular sordular. Bende onlara ‘muhtemelen istihbaratçısınız’ dedim ama bana cevap vermediler. Bazen konuştuklarında ise ‘biz görünmeyenleriz’ şeklinde söylemleri oldu” diye anlattı.
Özel bir yere götürüldü
Götürüldüğü yerin özel bir işkence merkezi olduğunu dile getiren Güneş, “Götürüldüğüm yer bölmeli bir yerdi. Orada başkalarına da işkence yapıldığını düşünüyorum. Beni hücreye koyduklarında gözlerimi açıyordum. Cezaevlerindeki süngerli odaya benzer bir yerdi. Tavanda hücrenin belli yerleri kafes şeklinde örülmüştü. Tepede sürekli yanan projektörler vardı. Onları yakınca bir süre gözlerim kör oluyormuş gibi oluyordu. Işıkları söndürünce her taraf tamamen karanlık oluyordu ve hiçbir şey göremiyordum. Beni kaçıranların yüzlerini göremedim dolayısı ile eşkallerini tarif edemem” diye belirtti.
‘GÖZLERİM KAPALI BİR ŞEKİLDE BIRAKILDIM’
Serbest bırakılacağı günü ise Güneş şöyle aktardı: “Sabah saatlerinde 4 kişiyle birlikte gözlerim kapalı bir şekilde arabaya bindirildim. Arabaya bindirilmeden önce bana kendime ait olmayan başka kıyafetler getirdiler. Elbiseleri giymeden önce boyun ve koltukaltı kısımlarımı temizlediler.
Daha sonra üzerimi giydirdikten sonra parfüm sıktılar. Araca bindirilip bir yere gelince beni araçtan indirdiler. İçlerinde şef diye seslendikleri biri ‘hiçbir şeyini almadım, sadece sim kartını alıyorum bilgin olsun’ dedi. Bende ne için olduğunu sordum. Cevap vermedi. ‘Git ister aynı hattı çıkar, ister değiştir’ dedi bana. Kafama geçirilen çuvalı çıkardılar ve bana bu taraftan düz git önün açık ve arkana sakın bakma. Ben biraz gittikten sonra gözümü açtım. Pamukla belli miktarda, gözümü kapatıp daha sonra da bantladıklarını fark ettim. Daha sonra çevrede bulunan bir işyerinin güvenlik görevlisinden taksi çağırmasını rica ettim ve gelen taksiyle evime gittim.”
‘Saldırıların nedeni kimliğimiz’
Yapılan saldırıların nedeninin taşıdığı sosyalist kimlikten kaynaklandığını dile getiren Güneş, “Sosyalist kimlikli kişilere daha önce bu saldırılar çok kez gerçekleşti. Bu 90’ların bir politikası olarak ortaya çıktı. Bugün uygulanıyor muhtemelen bu akıl, bu uygulamaları bundan sonraki günlerde de uygulamaya devam edecek. Fakat bu mücadele bireysel mücadelenin dışında toplumsal bir mücadeledir. Ezilenlerin sesini haykırmak isteyenler, ezilenlerle dayanışmak isteyenler, ezilenlerin sorunlarına ezilenlerin sıkıntılarına bir çığlık olmak isteyenleri susturmaya çalışanlar bunu başaramayacaklarını kendileri çok iyi biliyorlar” diye belirtti.
Anne güneş: herkese teşekür ediyorum
Ardından söz alan Güneş’in annesi Nefize Güneş, oğlunu bulmak için verdiği mücadelede yanında olan herkese teşekkür etti. Cumartesi annelerinin mücadelesine de değinen anne Güneş, “Umarım kayıp olan herkes bir an önce bulunur” dedi.
İşkenceye dair suç duyurusu yapılacak
Ezilenlerin Hukuk Bürosundan Avukat Sezin Uçar da, “6 gün önce buradan seslenmiştik İHD aracılığıyla Gökhan Güneş nerede sorusunu sormaya buradan başladık. 6 günün sonunda yine Gökhan ile birlikte buradayız. Müvekkilimiz yaşadıklarını anlattı. Bunlar bizim esasta tahmin ettiğimiz, kaygılandığımız korktuğumuz, beklediğimiz şeylerdi. Ama çok güçlü bir dayanışma ve mücadele sonucu Gökhan’ın aramızda olmasını sağladık. Dayanışma gösteren herkese teşekkürler. Bundan sonra Gökhan’ın gördüğü işkenceler devlet görevlileri tarafından 6 gün boyunca bir yerde alıkonulması ve sistematik şekilde işkenceye uğratılması ile ilgili ayrıca bir suç duyurusu talebimiz olacak” dedi.
‘Dayanışma ile önüne geçile bilir’
Son olarak söz alan ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ise şunları söyledi: “Bir tarafında itirafçılaştırma ve ajanlaştırma, bir tarafta tehdit, şantaj kaybetme politikasının olduğu bir strateji ile buna bağlı uygulamaları ile karşı karşıyayız. Bu mücadele hepimiz için bir eşikti. Bundan sonra bu tür kaçırılma durumları yaşanacak ama buna karşı dayanışmayı büyütmek zorundayız.