İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde (GGM) kalan mülteciler, 10 Mayıs’ta yapılan oda baskınlarında darp edildi. Mültecilerin avukatları, darp olayıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. İzmir Barosu, GGM’de yaşanan işkenceye ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, baro başkanlığına iletilen işkence iddialarının ardından Göç ve İltica Komisyonu üyesi avukatların bayramın ilk ve ikinci günlerinde mültecilerle görüştüğü, işkence iddialarına ilişkin yerinde inceleme yapıldığı belirtildi.
Kafasında cop kırıldı
Avukatların yaptığı görüşmelerde, mültecilerin Kuran-ı Kerim istedikleri ve havalandırmaya çıkma talebinde bulundukları aktarılan açıklamada, taleplerin idarece hukuka aykırı bir şekilde reddedildiği belirtildi. Açıklamada, taleplerin reddedilmesi sonrası sözlü tartışmanın yaşandığı, yabancılara ayrımcı hakaretler edildiği, şiddet kullanıldığı, bir yabancının kafasında cop kırıldığı, sırtlarında ve vücutlarının çeşitli yerlerinde darp izlerinin olduğu paylaşıldı. Ayrıca mültecilerden birinin kalp hastası olduğu, tedavilerinin yapılmak istenmediği, olay sonrasında mağdurlardan birinin götürüldüğü sağlık kuruluşunda “merdivenden düştüm” demesinin kendisinden talep edildiği yönündeki iddiaların mülteciler tarafından da dile getirildiği kaydedildi.
Kelepçeli bekletildiler
Göç ve İltica Komisyonu üyesi avukatların çabası sonucu iddiaların savcılığa iletildiğinin vurgulandığı açıklamanın devamında, şu ifadeler yer aldı: “İşkence suçu nedeniyle savcılık talimatıyla adli rapor almak üzere, hastaneye götürülen mağdurlara burada da kelepçe takıldığı ve rapor için saatlerce kelepçeli olarak bekletildikleri görülmüştür. Söz konusu kelepçe vakası, genel resmin kapalı tutulma mekanı dışına sızan küçük bir yansımasıdır. GMM’de kalan kişiler suçlu olmadıkları gibi, tutuklu ya da hükümlü kişiler de değildirler. Bu kişiler işkence gibi çok ciddi bir iddianın muhataplarıyken psikolojik durumları ve temel hakları göz ardı edilerek kelepçelenmeleri, idarenin yabancılara yaklaşım tarzının ete kemiğe bürünmüş halidir.
AK ziyareti
18 Mart 2021 tarihinde, İzmir’e gelen Avrupa Konseyi (AK) Genel Sekreteri Göç ve Mültecilerden Sorumlu Özel Temsilcisi Drahoslav Stafenek ve beraberindeki heyetin, İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’ni ziyaretinin üzerinden henüz bir ay bile geçmemişken ortaya atılan işkence iddiaları, başta Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği olmak üzere Türkiye’nin mülteci siyasetinde etkin rol oynayan uluslararası kurumların sorumluluğunu da açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kamuoyuyla paylaşılmalı
Avrupa Konseyi Özel Temsilcisi, yaptığı incelemenin sonuçlarını derhal kamuoyu ile paylaşmalı. İzmir Harmandalı GGM’de tespit ettiği koşullara dair idareye yönelttiği talepleri detaylı şekilde açıklamalıdır. Aksi durumda, kurumda yaşanan her türlü hak ihlalinden kendisinin ve temsil ettiği Avrupa Konseyi’nin de sorumluluğu doğacaktır. Bu bağlamda önemle altını çizmek isteriz ki, yıllardır süren ısrarlı taleplerimize rağmen Harmandalı GGM’nin İzmir Barosu’nun denetimine açılmaması; söz konusu iddialara zemin hazırlayan esas sebep konumundadır.
Anlaşılan o ki, avukatların üstünü aramak isteyen, avukatları beraberlerinde bir güvenlik görevlisi olmadan, telefonlarına el koymadan kuruma sokmayan Geri Gönderme Merkezi idaresi; Avrupa Konseyi Özel Temsilcisinin elini kolunu sallayarak kuruma girmesinde hiçbir beis görmemektedir. Türkiye bir müstemleke ülkesi değildir. Türkiye’yi büyük bir mülteci cezaevine çeviren uluslararası zihniyete verilen yetki ve gösterilen anlayışın, Avrupa Konseyi’nden 41 yıl önce 1908 yılında kurulmuş olan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü hukuk kurumlarından biri olan İzmir Barosu’na gösterilmiyor olmasını asla kabul etmiyoruz.
Sivil denetime açılsın
Bu sebeplerle açıklamak isteriz ki, hak ihlallerinin engellenmesi ve geri gönderme merkezlerinin istenen düzeye ulaştırılması için başta İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi olmak üzere, ülke çapındaki tüm geri gönderme merkezleri baroların ön habersiz, koşulsuz ve sivil denetimine açılmak zorundadır. İdare, İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde yaşananlara dair bahse konu iddiaları büyük bir ciddiyetle incelemeli. Tüm deliller titizlikle toplanmalı ve korunmalıdır. İlgili kamu görevlileri, soruşturmanın güvenliği ve yabancıların haklarının korunması için derhal açığa alınmalıdır. Ulusal ve uluslararası hukuk tarafından korunan en temel insan haklarından biri olan iltica hakkı ve geri gönderme yasağının çağdaş bir hukuk devletine yaraşır şekilde uygulanması için mücadele etmeye ve hak ihlallerinin önlenmesi, faillerin cezalandırılması için üstümüze düşen görevi yerine getirmeye kararlılıkla devam edeceğiz.” (MA)