Kadınlara yönelik hakaret ve cinsiyet içerikli yazıları ve ifadeleriyle gündemden düşmeyen Akit gazetesi köşe yazarı Abdurrahman Dilipak, kadına yönelik saldırılara karşı imzalanan ilk uluslararası belge olan İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerinin değiştirileceğini yazdı. “Felaket” dediği İstanbul Sözleşmesi için seferberlik çağrısı yaptı.
Bugünkü “İstanbul sözleşmesi kaldırılacak mı, çekilecek miyiz?” başlıklı köşe yazısında “Sanıyorum, İstanbul Sözleşmesi’nin sorunlu maddeleri ya değiştirilecek ya da bu sözleşmeden çekilecek” diyen Dilipak, “Burada iki hassas nokta var. Çok iyi bir hazırlık yapılması gerekiyor. Sözleşme, sözleşmenin bütün ekleri, raporları, gölge raporları, referansları, atıf yapılan yerler, ilişkilendirilmiş veri kaynakları, dayandığı kavram ve kurumları, kaynak, yöntem ve gaye, kelime kelime okunarak kapsamlı bir çalışma yapılmalıdır ve bunu hukuki, siyasi boyutu ile detaylıca incelemek ve toplumla müzakere ederek birkaç ayda hazırlamak da çok kolay bir hadise değil” ifadelerini kullandı.
“Bakın, madde değil, kelimeler/kavramlar ile bile uğraşmanız gerekecek” diye yazan Dilipak, İstanbul Sözleşmesi’nin fazla konuşulduğunu savunarak, “Çekilelim” dedi.
İstanbul Sözleşmesi için “felaket” benzetmesi yapan Dilipak, durumun sadece siyaset ve yasayla düzeltilecek bir mesele olmadığını belirterek, cami, sivil toplum kuruluşları ve medyaya topyekün seferberlik çağrısı yaptı. “Seferberlikle zaman içinde bu felaketi bertaraf edebiliriz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesi’ni “günah keçisi” ilan eden Dilipak’ın yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
“Rahmetli nenem öyle derdi: İstenmeyen aş, ya karın ağrıtır ya baş! Bu sözleşme ile fazla yüzgöz olduk. Bu sözleşme artık bir “günah keçisi”.. Bu halının altına çok şey süpürüldü. Niyet de salih değildi. Daha fazla zaman kaybedilirse, konu daha da içinden çıkılmaz bir hale gelebilir. Kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşmuş oluruz. Ben “çekilelim” derim. Biliyorum bu sözleşmeden çekilince her şey düzelmiş olmayacak. Daha mevcut yasada köklü değişiklikler yapmak gerek. Başka sözleşmeler var. Uzun bir sürecin başındayız. Bu süreci daha da uzatacak, kulağa makul gibi gelen işlerden uzak durmak gerek diye düşünüyorum. Bir hatırlatmada bulunayım: Bu sözleşmeden hemen çekilinmez ise ve hatta değişiklik talebimizi kabul ettiler diyelim, sorun çözülmezse, bu işin müsebbipleri olarak görülecek siyaset, bürokrat ve akademisyenler hedef tahtası olacaktır! Bu iş sadece siyaset ve yasa yoluyla düzeltilecek bir mesele değil. Cami, aile, medya, STK, sermaye, mektep.. topyekûn bir seferberlikle zaman içinde bu felaketi bertaraf edebiliriz.”