Bugün yayımlanan Resmi Gazete’de, 2324 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile Ceza İnfaz Kurumları’nın Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirleri’nin İnfazı hakkındaki 2006 tarihli tüzük yürürlükten kaldırılarak, yerine Ceza İnfaz Kurumları Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında yönetmelik yürürlüğe girdi.
Kamuoyunda “af” olarak anılan infaz düzenlemesi ve koşullu salıverilmeye dair AKP tarafından hazırlanan taslak, geçtiğimiz hafta içerisinde siyasi partilerle paylaşılmıştı. AKP’nin taslak hazırlıklarına rağmen infaz düzenlemesinin Cumhurbaşkanlığı tarafından böyle bir kararla yürürlüğe girmesi dikkat çekti.
‘Hukuksuzluklar virüsten daha hızlı’
Yeni yönetmeliği inceleyen Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Üyesi avukat Nuray Özdoğan, kamuoyunda “af” olarak anılan infaz düzenleme ve koşullu salıverilmeye dair yasa tasarısı yasallaşmadan, yönetmelik hükümlerinde düzenleme yoluna gidilmiş olmasını “kanunilik” ilkesinin çiğnenmesi olarak değerlendirdi. Özdoğan, “Eşit, ayrımsız, koşullu salıverilme beklentisi ve talebinin yüksek düzeyde olduğu bugünlerde, Meclis iradesinin hiçe sayılarak, yönetmelik ve kısmi düzenleme yoluna gidilmesi, süregelen hukuksuzlukların ne yazık ki virüsten daha hızlı hareket etme özelliğini de göstermektedir” dedi.
Bugün yürürlüğe giren yönetmelikle hükümetin önceliğinin yaşam hakkı, sağlık hakkı olmadığını bir kez daha görüldüğünü dile getiren Özdoğan, baskıcı düzenin devamını taşıyan bir yönetmelik oluşturulduğunu söyledi.
‘Cezasızlık politikası artacak’
Özdoğan, Cumhurbaşkanı tarafından yürütülecek yönetmelik düzenlemesine dair özellikle 32. maddede yer alan “Kurumların iç güvenliği düzenlemesinde yüksek güvenlikli cezaevleri ile diğer cezaevlerinin yüksek güvenlikli bölümlerinde kalan tutuklu ve hükümlülerle ilgili tutulan tutanaklarda görevlilerin sicilleri yazılacak, adları yazılmayacak haklarındaki tebligatlarda iş adreslerine cezaevlerine yapılacak” düzenlemeyle, infaz kurumlarındaki yoğun hak ihlalleri düşünüldüğünde, bu maddenin bir “cezasızlık düzenlemesi” olarak okunabileceğine işaret etti.
Yeni yönetmelikte yer alan 40’ıncı maddenin de gündemde olan infaz taslağıyla paralel şekilde konutta infazı düzenlediğine değinen Özdoğan, “Düzenlemede kadın veya 65 yaşını bitirmiş kişilerin 6 ay ve daha az hapis, 70 yaşını bitirmiş olanların 1 yıl, 75 yaşını bitirmiş olanların 3 yıl ve daha az süredeki hapis cezalarının konutta çektirilmesine hükmü veren mahkemenin karar verilebileceği düzenlenmiştir” diye belirtti.
Özdoğan, yeni yönetmelikte yer alan ve en fazla dikkat çeken yeni düzenlemeleri şöyle sıraladı:
“* İnfazın hastalık nedeniyle ertelenmesine ilişkin yeni düzenlemenin 42’nci maddesinde hamile olan ve doğum yaptığı tarihten itibaren 6 ay geçmemiş olanların infazının 6 ay erteleneceği, ancak koşullu salıverilmesine 6 yıldan fazla süre bulunanlarla eylem ve tutumları tehlikeli sayılanların bu hükümden yararlanamayacağına ilişkin bir düzenleme var. Yine ağır hastalık veya engellilik durumu nedeniyle yaşamını yalnız idame ettiremeyen ise toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmuyorsa iyileşinceye kadar infaz geri bırakılabilir.
* 43. Madde’de hükümlünün istemiyle infazının ertelenmesi bölümünde, eski tüzükten farklı olarak kasıtlı suçlarda 3 yıl, taksirli suçlarda 5 yıldan az olan hapis cezalarında 1 yılı geçmemek üzere 2 defa erteleme kararı verilebilecek. Terör örgütü ile cinsel saldırı suçları, disiplin veya tazyik hapsine mahkum olanlar hariç tutulmuştur.
Kürtçe yok sayıldı
* 56. Madde’de Türkçe bilmeyen yabancı uyruklu hükümlülere kendi dilinde, bu mümkün değilse Fransızca, Almanca, İngilizce dilinde hak ve yükümlülükleri anlatılır denmekte. Kürtçe bilmeyenlere dönük düzenlemeden kaçınıldığı anlaşılmaktadır. Anadili Kürtçe olan binlerce mahkum bu haktan mahrum bırakılmaktadır.
Avukatların belgelerine el konulabilecek
* 72 Madde’de avukat noter görüşme hakkı düzenlenirken, normal koşullarda avukatın savunmaya ilişkin belgelerine el konulamamakta, incelenememekte iken, terör kapsamındaki suçlarda bu belgelerin fiziki olarak aranabilecektir.
* Terör ve çete kapsamındaki suçlarda hakim kararıyla 3 ay teknik cihazla hükümlünün iletişimin dinlenmesine karar verilebilecek, hakim bu süreyi arz ettiği tehlikeye göre müteaddit defalar uzatabilecektir. Yani sinirsiz bir iletişim dinleme, sinirsiz bir savunma hakki ihlali söz konusu olacaktır.
* Güvenliğin tehlikeye düşürüldüğü, örgütsel mesaj iletildiğine dair bilgi ve bulgu olduğunun tespit edilmesi halinde avukatın savunmaya ilişkin belgeleri incelenebilecektir.
* Eski tüzük 87 maddesinde süreli ve süresiz yayınlardan yaralanma hakkı düzenlenmiş iken, yönetmelikte bu düzenleme kaldırılmıştır. Mevcut durumda yasaklama kararı olmamasına rağmen idare ve gözlem kurul kararı ile muhalif olarak kodlanan yayınlar mahkumlara verilmemektedir.
Görüntülü görüşme hakkı
* Yönetmelikle olanağı bulunan cezaevlerinde telefonla görüntülü görüşme hakkı tanınmış ancak bu hak da sınırlı olarak tanınmıştır. Terör ve çıkar amaçlı suçlarda idare ve gözlem kurulunun kararı ile bu hakkın kullandırılması söz konusu olabilecektir. Bu hüküm tutuklulara da uygulanabilecektir.
* Yabancı hükümlülerin diplomatik temsilcilik veya konsoloslukları tarafından ziyaretlerine ilişkin düzenlemenin kaldırıldığı, heyet ziyareti resmi kurum kuruluş ziyareti, uluslararası sözleşmeler gereği yetkisi taninmiş kurum ve kuruluş ziyaretlerinin eski tüzük de bulunmasına rağmen yönetmelik de yer verilmediği anlaşılmaktadır.
* Disiplin cezalarıyla ilgili düzenlemede muğlaklık devam etmekte, sorunlu olan eski tüzükten daha belirsizlik içeren hukuki güvenlik ilkesine aykırı düzenlemeler yer almaktadır.”
‘Cezaevlerinde keyfi uygulamalar artacak’
Yeni yönetmelikte yer alan düzenlemelerle tutuklulara yönelik her cezaevinde farklı keyfi uygulamalarla disiplin cezalarının uygulanacağını söyleyen Özdoğan, devamla şunları söyledi: “Keyfiliği arttıracak ucu açık düzenlemeler anayasal hakların ihlalidir. Nakille ilgili düzenlemede hükümlülerin kendi istekleri ile nakillerine dair düzenlemeye yer verilmemiştir. Siyasi mahkumların cezalandırma amaçlı ailelerinden uzak cezaevlerine nakledilmekte, bu konuda yüksek yargı ve uluslararası mahkemelerde ihlal kararları çıkmaktadır. Bu haliyle hükümlü isteği ile nakle açıkça yer vermemekle, nakil taleplerinin yönetmelik gerekçe gösterilerek ret edileceği bir süreci getirebilir.”
‘Düşman infaz hukuku devam edecek’
İnsan hakları, hukuk, tutuklu ve hükümlülere ait evrensel kuralların eşit, ayrımsız infaz düzenlemesini zorunlu kıldığını anımsatan Özdoğan, “Kamuoyu vicdanı, ağır salgın koşullarında çocuk, kadın, yaşlı ve hasta mahkumlar başta olmak üzere koşullu salıverilme beklentisi içinde iken, hükümet bu düzenleme ile siyasi nedenlerle tutuklu ve hükümlü bulunan muhalifleri göz ardı edeceğini, düşman ceza hukuku yanından düşman infaz hukuku düzenleme ve uygulamalarına devam edeceğini açık etmektedir” diye konuştu.