İnsan Hakları Derneği (İHD), Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Anavatan Partisi (ANAP) koalisyonunun iktidarda olduğu 19 Aralık 2000’de hapishanelere dönük yapılan saldırının 21. yılında açıklama yaptı.
“Saldırının insanlığa karşı suç olduğu” vurgulanan yazılı açıklamada “bu suç cezasızlıkla örtülmek isteniyor” denildi.
Saldırı sonrası açılan davaların irdelendiği yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Silahsız, savunmasız mahpusların katledildiği bu saldırıyı devlet yetkilileri sonuna kadar savundu. Katliamdan sağ kurtulan mahpuslar, hücre tipi hapishanelere götürüldüklerinde de ağır işkence ve tecride maruz bırakıldılar. Ardından da isyan ve mala zarar verme suçlamasıyla haklarında davalar açıldı.
“Uzman çavuşu askerler öldürdü”
“İsyan ve mala zarar verme suçlamasıyla Bayrampaşa’daki 167 tutuklu ve hükümlü hakkında açılan dava, 2009’da Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin zaman aşımı kararıyla düşerken, Ümraniye Cezaevi’ndeki 399 mahpusa açılan öldürme suçlamasına dair dava ise 22 ocak 2016 tarihinde beraatla sonuçlandı ve Jandarma Uzman Çavuş Nurettin Kurt’un operasyonu yapan askerlerce öldürüldüğü kesinleşti.
“Ertosun’a devlet madalyası”
“Dakika dakika dünyaya izlettirilen katliamın izleri silinecek gibi değildi ama hızla deliller karartılmaya çalışıldı. Katliamın failleri ve sorumlular hakkında etkin soruşturma yürütülmedi, hatta korundular, terfi ettirildiler. Dönemin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, bu katliamdaki rolü
“262 askere beraat verildi”
Ümraniye Hapishanesi’nde dört tutuklu bir de uzman çavuşun öldürüldüğü operasyona ilişkin 267 askerin yargılandığı ve 15 yıl önce açılmış olan davada karar, 3 Aralık 2019 tarihinde verildi.
Mahkeme, sanıklardan beşi hakkında dava sürecinde hayatlarını kaybettikleri için davanın düşürülmesine karar verirken, geri kalan 262 sanık hakkında; “kasten yaralama” ve “işkence” suçlarından davanın zamanaşımından düşmesine, “faili belli olmayacak şekilde kasten öldürme” suçundan da “aleyhlerine mahkumiyetlerine yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıt bulunamadığı” gerekçesiyle beraat kararı vererek cezasızlık ayıbına bir yenisini ekledi.
“Üst düzey komutanlar var”
Bayrampaşa Hapishanesi’nde yaşanan katliamla ilgili ilk dava ise , Eyüp Cumhuriyet Savcılığı’nın 37 er ve 2 astsubay hakkında hazırladığı iddianameyle, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tam 10 yıl sonra açılabildi.
O dönem Bayrampaşa Hapishanesi Jandarma Bölük Komutanı olan Zeki Bingöl ifadesinde, operasyonun İstanbul Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş’un yazılı verdiği “Tufan Harekât Emri”ne göre gerçekleştirildiğini söyledi ve aralarında üst düzey komutanların da olduğu 157 jandarmaya “öldürme” ve “öldürmeye teşebbüs” suçlamalarıyla, 2015 Mart’ında ikinci bir dava açıldı.
“Emir 12 Aralık’ta verilmiş”
“Gizli” ibareli harekat emirleri 14 yıl sonra mahkemeye gönderildiğinde görüldü ki; müdahale harekat emrinde; Adalet, İçişleri, Sağlık Bakanlıklarının, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Dairesi Başkanı Osman Özbek’in imzası var.
Ve operasyon emri 12 Aralık’ta verilmiş. Bu tarih itibariyle Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı İstanbul Jandarma Komutanlığı emrine verilerek operasyon hazırlığı yapılmış, operasyona katılacak birimler yeni görev yerlerine sevk edilmiş, katliam ince ince planlanmış.
“Davalar kapatıldı”
Bunca bilgiye, bilirkişi raporlarına, tanık anlatımlarına, Adli Tıp raporlarına rağmen, katliam sanıklarına karşı açılan davalar zamanaşımı ve beraat kararları ile bir bir kapatıldı
Bayrampaşa hapishanesinde operasyona katılan 196 güvenlik görevlisi hakkındaki dava ise, halen devam etmekle beraber, dava gereksiz uzatılarak diğerleri gibi bu dosya da zamanaşımına uğratılmaya çalışılıyor.
Bu davanın Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 Aralık 2021 tarihinde görülen 45 ’inci duruşmasında nihayet 21 yıl sonra, tanık olarak dinlenen emekli asker Ali Aydın’ın ifadeleri sonucunda dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Hapishanesi’nde Tevkif Evleri Müdürü Ali Suat Ertosun’un dinlenmesi kararı verildi.
“Yargıtay cezasızlığı onayladı”
20 hapishane katliam operasyonuna maruz kalmasına rağmen, sadece İstanbul Bayrampaşa ve Ümraniye, Çanakkale, Bursa, Adana Ceyhan, Gebze, Çankırı, Malatya, Uşak olmak üzere 9 hapishanedeki olaylar yargı konusu olmuş, bu davalardan sadece İstanbul Ümraniye, Bayrampaşa, Çanakkale ve Bursa Hapishanelerinde yaşanan saldırıyla ilgili askerlere dava açılmıştı.
Halen devam eden Bayrampaşa davası dışında , Ümraniye Hapishanesi’nde askerlere açılan ve beraat ile sonuçlanan dava Yargıtay’ aşamasında olmakla birlikte Bursa ve Çanakkale hapishanelerine dair beraat kararları Yargıtay tarafından onaylanarak kesinleşmiş oldu.
“AİHM tazminata mahkum etti”
AİHM bu davalarla ilgili önüne giden başvuruda, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını garanti altına alan 2. ve işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3. maddelerini ihlal ettiğine karar verdi ve Türkiye’yi tazminata mahkum etti.
19 Aralık katliamı bir insanlığa karşı suçtur. Yargılama bu suç kapsamında yargılama yapılana kadar zamanaşımıyla desteklenen cezasızlık son bulana kadar bu davanın peşini bırakmayacağız.
“İhlaller devam ediyor”
Ancak hapishanelerdeki hak ihlalleri devam etti. Sırf İnsan Hakları Haftası içinde bu yıl; Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde Garibe Gezer, İskenderun T Tipi Kapalı Hapishanesinde Bangin Muhammed, Şakran T Tipi Kapalı Hapishanesinde Abdurrazak Suyur, Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde Halil Güneş, Bolu T Tipi Kapalı Hapishanesinde İlyas Demir ve uzun süre hapishanede kaldıktan sonra hastalıkları nedeniyle infazı ertelenen Salih Toğrul, tedavi ve sağlığa erişim hakları engellendiği için yaşamlarını kaybettiler.
19 Aralık dayanışma günü
İnsan Hakları Derneği de, 16-17 Kasım 2002 tarihlerinde gerçekleştirdiği Genel Kurulu’nda 19 Aralık gününü “Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan ederek, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin toplumsal bir sorun olduğunu ve çözümün sadece mahpuslara bırakılamayacağını işaret etti.
Bu sorumlulukla diyoruz ki;
- Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri derhal durdurulmalı, yaşanan ihlaller etkin bir şekilde soruşturulmalı, sorumlular yargı önüne çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır.
- Mahpusların yaşam haklarını koruyacak, eğitim ve sağlığa erişimi dahil tüm temel haklarını güvenceye kavuşturacak mevzuat değişiklikleri yapılmalı, uygulamanın etkin denetimi sağlanmalıdır.
- Tüm mahpusların insan onuruna saygı gösterilmelidir
- Hiçbir mahpus tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmamalıdır.
- Adalet Bakanlığı, 45/1 nolu Genelge’yi, şartsız uygulamalıdır.
- Cezaevleri sivil izlemeye açık olmalıdır.
- Çocuk cezaevleri kapatılmalı, kadın cezaevleri mahpus ve kadın hakları gözetilerek yeniden düzenlenmelidir.”