HRW’nin internet sitesinde “Türkiye’nin ‘Güvenli Bölgesi’ Güvenli Olmak Dışında Her Şey Olabilir” başlığıyla yayımlanan açıklamada özetle şöyle denildi:
“Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü askeri harekat, bu bölgede halen yaşamakta olan sivilleri yerlerinden edebileceği gibi, bu bölgeye yollanabilecek mültecileri de tehlikeye atabilir. Ayrıca Kürt Özerk Yönetimi tarafından bölgede tutulmakta olan 12 bin IŞİD savaşçısının kaçabileceğine ilişkin kaygılar da mevcut.
“‘Güvenli bölgeler’ nadiren güvenliydiler”
“Mültecilerin geri gönderilebileceği ‘güvenli’ bölgeler oluşturmak, her zaman endişe uyandıran bir fikir olmuştur. Geçmişte yaşanan çatışmalarda yaratılan ‘güvenli bölgeler’ nadiren güvenliydiler. Uygun önlemler alınmadığı takdirde, bu ‘güvenli bölgelere’ kasıtlı saldırılar düzenlendiğinde, güvenlik bir yanılsama olmanın ötesine geçemez. Nitekim 1995 yılında Serebrenica’da olan da tam olarak buydu.
“İstismar edilebilir”
“Savaşçılar sık sık, sivillerin arasına karışarak ve bu bölgeleri saldırılar düzenlemek için kullanarak, ‘güvenli bölgenin’ varlığını istismar ederler ve bu da güvenli bölgeyi geçerli bir askeri hedefe dönüştürür.
“Güvenli bölgeler, doğaları gereği, silahlı grupların insani yardımları kapıştıkları, yeni savaşçılar devşirdikleri ve böylece çocuklar başta olmak üzere, sivillerin maruz kaldıkları risklere yenilerini ekledikleri, zengin birer kaynaktırlar. Bir güvenli bölgenin yaratılması, saldırgan güçlere, bu bölgenin dışındaki sivillerin saldırılara karşı daha korunmasız oldukları gibi bir izlenim de verebilir.
“Yerinden olma krizi daha da derinleşebilir”
“Türkiye’nin harekatı, ayrıca, etkilenen bölgelerdeki yüz binlerce Suriyelinin yerinden olmasına neden olabilir ve böylece Suriyedeki yerinden olma krizini daha da derinleştirebilir. Uluslararası Kurtarma Komitesi çatışmalarda 300.000 kişinin daha derhal yerinden olacağını tahmin ediyor. Bölgede faaliyet gösteren insani yardım kuruluşları tarafından bölgenin, Türkiye’den yollanacak bir milyon Suriyeliye ev sahip yapmak için yeterli alt yapıya sahip olmadığına ilişkin endişeler de dile getirildi. (Bianet)