İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2018 Dünya Raporu’nda, “Türkiye’nin 2017 yılında, kılpayı sonuçlanan bir referandumun ardından, medyanın, muhalefetin ve insan hakları savunucularının üzerindeki kısıtlamaları artırdığını” ifadelerine yer verildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch-HRW) 90’dan fazla ülkedeki insan hakları uygulamalarını gözden geçirdiği 2018 Dünya Raporu’nu açıkladı.
Bianet’te yer alan habere göre, raporun Türkiye bölümü, “polis gözetimi altında işkence iddialarının artışı, Güneydoğuda sürmekte olan çatışmaların insan hakları açısından sonuçları, yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapan bir ülke olarak Türkiye’nin rolü ve Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde insan haklarının rolü” konularını içeriyor.
Raporda, Türkiye/Kuzey Kürdistan’la ilgili şu yorumlar bulunuyor:
“* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümet, Nisan ayında, dokuz ay önce ilan edilmiş olan olağanüstü halde getirilmiş olanlar da dahil olmak üzere insan haklarının kısıtlandığı ve dolayısıyla seçimin adaletini zedeleyen koşullar altında bir Anayasa referandumu yaptı. Seçmenler önerilen değişiklikleri çok küçük bir farkla kabul ettiler
* Türkiye hükümeti mahkemeler ve savcılıklar üzerinde çok büyük bir baskı uyguladı. Terörle mücadele yasalarının yaygın bir şekilde istismar edilmesi, 2016 darbe girişiminden sorumlu olanların yargılanması yönündeki meşru çabaları baltaladı.
* 2017’de gazetecilere siyasi saikle, terörle mücadele ile ilişkili suçlar isnat edilerek açılmış çok sayıda dava başladı.
* Hükümet ayrıca insan hakları savunucularını da hedef aldı. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı Taner Kılıç halen terör örgütü üyesi olduğu yönünde uyduruk bir suç isnadıyla tutuklu olarak hapiste. İş insanı ve sivil toplumcu Osman Kavala halen tutuklu ve hakkında darbe girişimine katıldığı yönündeki düzmece iddialara ilişkin bir soruşturma yürütülüyor.
* Hükümet, 2017’de, meclisteki Kürt muhalefete ve ülkenin güneydoğusundaki yerel yönetimlere karşı saldırısını derinleştirdi.
* Halkların Demokrasi Partisi’nin (HDP) aralarında partinin eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu üyeleri terörle mücadele kapsamındaki suçlamalarla, bir yılı aşkın bir süredir hapiste tutuluyor. Hükümet, güneydoğudaki belediyelerin neredeyse tamamına el koyarak, bölgedeki insanları seçilmiş temsilcilerinden mahrum bıraktı.
* Hükümet, Olağanüstü Hal’de kamu görevinden çıkartılan 100 bini aşkın devlet memuru ve kapatılan medya mecraları, dernek ve vakıflar ve diğer kurumlar için bir tazmin ve telafi mekanizması sunmadı.”
HRW İcra Direktörü Kenneth Roth da, rapora yazdığı giriş makalesinde, “İnsan hakları ilkeleri adına tavır alma iradesini gösteren siyasi liderlerin, otoriter popülist gündemleri sınırlandırmanın mümkün olduğunu gösterdiğini” belirtti. Roth, “Böyle liderler, seferber olmuş bir kamuoyu ve etkin çok taraflı aktörlerle el ele verdiklerinde, insan haklarına düşman hükümetlerin yükselişinin kaçınılmaz olmadığını gösterdiler” yorumunda bulundu.