Coronavirüsü salgınıyla birlikte yaşamları daha da risk altına giren hasta tutsakların birçoğu Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmiyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere toplam bin 605 hasta tutuklu bulunuyor. Ağır hasta tutsaklardan biri de Kayseri Bünyan 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Mehmet Yamaç.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre Yamaç, vasisi Uğur Sayan ile üç gün önce yaptığı telefon görüşmesinde, cezaevi idaresinin “keyfi” ve “insanlık dışı” tutumunu protesto etmek, cezaevlerindeki baskılara kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla 28 Eylül’de süresiz açlık grevine başladığını söyledi.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hasta tutuklular listesinde de yer alan Yamaç’ın 2 Eylül’de de ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde nefes almakta dahi zorlandığını belirtmişti.
Vasisi Uğur Sayan, Yamaç’ın kendisine uzun zamandır ciğerlerinden rahatsız olduğunu, nefes darlığı çektiğini ve bazı günler birkaç kez oksijen tüpüne bağlanmak zorunda kaldığını söylediğini aktardı.
Oksijen cihazının cezaevinin ikinci katında olduğunu ve bulunduğu koğuşa uzak olmasından dolayı giderken çok zorlandığını ve acı çektiğini belirten Yamaç, konuyu cezaevi idaresine aktardığını ve kendi imkanlarıyla bir oksijen cihazı almak istediğini fakat idarenin izin vermediğini belirtti.
Sayan, Yamaç ile yaptığı telefon görüşmesini şöyle aktardı:
”Cezaevi idaresi oksijen cihazı alabilmesi için Hastaneden Doktor raporu alması gerektiğini söylemiş. Mehmet Yamaç pandemi sürecinden dolayı hastaneye gitmesinin kronik rahatsızlığı olması hasebiyle çok riskli olduğundan gitmeyi reddettiğini, kaldı ki istenen raporun zaten cezaevi dosyasında mevcut olduğunu, ‘hayata dönüş’ operasyonu sırasında atılan gazlardan dolayı 17 yıldır ciğerlerindeki rahatsızlığın devam ettiğini ifade etti. Mehmet cezaevi idaresinin bütün bunların farkında olduğunu, bilerek hastaneye gönderilerek riskli ve tehlikeli ortama sokulmak istendiğini söyledi. Son olarak, Cezaevi idaresinin bu keyfi ve insanlık dışı tutumunu protesto etmek ve genel olarak Cezaevlerindeki baskılara ve faşizan uygulamalara kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla 28 Eylül günü süresiz açlık grevine başlayacağını söyleyerek demokratik kamuoyunu ve ilgili bütün kesimleri duyarlı olmaya davet etti.”
