Ankara Tabip Odası (ATO) İnsan Hakları Komisyonu, hapishanelerde kalan çocukların durumuna dikkat çekmek için “Cezaevinde çocuk olmaz” başlıklı basın toplantısı düzenledi. ATO binasında düzenlenen toplantının yapıldığı salona “Cezaevinde çocuk olmaz” pankartı asıldı. Toplantıya, İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri Nuray Çevirmen ve Sevil Turgut da katıldı.
Toplantıda konuşan ATO Başkanı Ali Karakoç, ilk olarak hasta tutukluların durumuna dikkat çekti. Karakoç, cezaevlerinde bin 400’ün üzerinde hasta tutuklu olduğunu belirterek, “İnfaz düzenlemesi yapılacaksa önceliğin hasta ve ağır tutsaklara verilmesi gerektiğini söyledik ama bu uygulanmadı ve siyasi tutsaklar infaz düzenlemesinde kapsam dışı bırakıldı. Ceza ertelemesi yönünde karar verilmesine rağmen çok sayıda tutsak siyasi iktidar tarafından cezaevinde tutuluyor. Son bir ayda 6 tutsak yaşamını yitirdi” ifadelerini kullandı.
Bin 941 çocuk tutuklu
Ardından hapishanelerde ki çocuklara ilişkin ATO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ayşe Uğurlu konuştu. Hapishanelerin çocuk gelişiminin doğasına uygun mekanlar olmadığını belirten Uğurlu, “Bildiğimiz gibi ülkemizde 0-6 yaş arası çocuklar; annelerinin yargılama dosyaları, 12-18 yaş arası çocuklar ise kendi yargılama dosyalarından dolayı cezaevlerinde tutulmaktadır. 31 Aralık 2021 itibariyle cezaevlerinde bin 941 tutuklu-hükümlü çocuk bulunuyor. 566 hükümlü çocuğun ceza infazı ise Covid-19 izni nedeniyle cezaevi dışında uygulanıyor. Çocuklar, çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumlarında ya da yetişkin kapalı ceza infaz kurumlarının çocuk koğuşlarında tutulmaya devam ediyor. Türkiye genelinde Ankara, İstanbul, İzmir, Hatay, Kayseri, Tarsus, Diyarbakır olmak üzere 7 kapalı çocuk cezaevi; Ankara, Denizli, İstanbul, Elazığ olmak üzere ise 4 çocuk eğitimevi bulunuyor” bilgilerini paylaştı.
Önlem alınmıyor
Ceza infaz sisteminde çocuk hakları ve ihtiyaçlarının gözetilmediğine dikkat çeken Uğurlu, “Çocuk Koruma Kanunu’nda tanımlanmış olan koruyucu ve destekleyici önlemlerin suçla ilişkilenen çocuklar üzerinden de uygulanmasını beklemek çocukların en doğal hakkıdır. Buna rağmen yeterli risk ve ihtiyaç analizi yapılmadan ve etkin önlemler alınmadan çocuklar tutuklanmaktadır. Türkiye’de kimi suç tiplerinde çocuklar çok uzun süre tutuklu olarak yargılamakta olup hatta tutuklu çocukların sayısı, tüm zamanların hükümlü çocuklardan her zaman daha fazla olmuştur” dedi.
‘Tecrit şiddete yol açıyor’
Kapanmışlık halinin tecrit koşullarına yol açtığını belirten Uğurlu, tecritin çocukta şiddete yol açarak kendisine ve çevresine zarar verme olasılığının arttığını kaydetti. Uğurlu, “Cezaevlerindeki çocukların tecrit edilme durumunun ötesinde eğitim görme hakları da ellerinden alınmaktadır. Pandemi döneminde hükümlü çocukların izinli sayılarak cezalarını denetimde veya kurum dışında geçirmeleri sağlanmıştır. Bu durumdan tutuklu çocuklar yararlanamamıştır. Tutuklu çocuklar ceza almayı dahi göze alarak haklarındaki yargılamanın bir an önce bitmesini istemektedirler. Çünkü haklarındaki ceza kesinleştiğinde hükümlü sıfatıyla tahliye olabilmelerinin yolu açılacaktır. Böylece maalesef çocukların savunma ve adil yargılanma hakları da ihlal edilmektedir” diye belirtti.
‘Destekleyici önlem alınmalı’
Uğurlu, çocukları suça iten koşulların düzeltilmesi gerektiğinin altını çizerek, hapsetmenin çocuklar için başvurulmaması gereken uygulama olduğunu ifade etti. Hapishanelerde ki tüm çocukların güvenli bir şekilde tahliye edilmesi, haklarında koruyucu ve destekleyici önlemler alınması gerektiğini kaydeden Uğurlu, şu taleplerde bulundu: “Tahliye edilen çocukların ailelerine arkadaşlarına, avukatlarına sivil toplum örgütlerine, bağımsız denetim mekanizmalarına, eğitim ve oyun materyallerine, sağlıklı gıda ve sağlık birimlerine ulaşmalarının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Tutuklama, bir cezalandırma aracı olarak kullanılmamalıdır. Cezaevinde olan çocuklar fiziki koşulların kötülüğü, sosyal izolasyon ve disiplin suçları nedeniyle ikincil olarak cezalandırılmaktadır. Cezaevlerinde kameraların görmediği kör noktalar, rıza dışı sevk, psikologların yetersizliği, yabancı uyruklu çocuklara yönelik tercüman eksikliği, çocukların ihtiyaçları için ayrı bir ödenek olmaması, disiplin cezaları, çıplak arama, incelemeye muhtaç işçi koğuşları, çocuklara yönelik akran şiddeti ve cezaevi görevlileri tarafından uygulanan şiddet ve cinsel istismar bu cezalandırmaların başında gelmektedir.”
‘Adalet sistemi yapılmalı’
Çocuklar için adalet sistemi kurulmasını öneren Uğurlu, ayrıca çocuk mahkemelerinin mekansal olarak yeniden düzenlenmesine değindi. Çocuk dostu bir adalet sistemi için tüm düzenlemeler yapılmalıdır. İfadenin alınacağı odalardan, yargılamanın yapılacağı mahkemelere kadar tüm süreçte mekanların çocukların rahatsız olmayacağı, güvenebileceği hale getirilmesi, ayrıca duruşmalarda hakim, savcı ve avukatların cübbe giymemesi gibi değişiklikler yapılması çocukların daha az travmatize olmasını sağlayacaktır. Adalet Bakanlığının 2020 faaliyet yılı raporuna göre Türkiye’de 22 adet çocuk ağır ceza mahkemesi, 112 adet çocuk mahkemesi bulunmaktadır. Çocuk yargılamalarının önemli bir kısmı yetişkin mahkemelerinde görülmektedir” ifadelerini kullandı.
Ardından söz alan İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, çocukların tecrit altında tutulduğunu söyleyerek, eğitim haklarından mahrum bırakıldığını ve şiddet gördüklerini ifade etti. Çevirmen, çocuk hapishanelerinin kapanmasının öncelikli istekleri olduğunu belirtti.