Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ankara’da yapılan 9’ncu Genel Kurulu’nda 67 gündür açılık grevinde olan DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in mektubu okundu
Güven, eyleminin 65’inci gününde kaleme aldığı mesajında şunları kaydetti:
“Tarihi süreçlerin içinden geçtiğimiz şu günlerde, sizlerle tüm koşullarda ve imkansızlıklara rağmen deyim yerindeyse ‘duvarları yıka yıka’ özgür bilinç ve iradeler temelinde buluşmak, tutsak edilmeyecek olan tüm yarınlarımızla kendimizi ifade edecek zeminler yaratmak, büyük moral ve coşku ifadesidir benim için de. Kendimi tüm hücrelerine kadar örgütleyen ve kurumsallaşan kapitalist modernite ve mekanizması olarak inşa edilmiş ulus devlet espirisi yüzyıllarca sürdürdüğü egemenliğinin son virajına girmiş ve soluksuzluğa doğru evrilmektedir.
Bu aşamaya elbette kendiliğinden gelinmemiş; halklar, ezilenler, emekçiler, kadınlar, gençler adına mücadele yürütmüş, bu uğurda bedel ödemiş binlerce devrimci yürek, bir bütün devrim kesilmiş inanç ve milyonlarca halk yığınları bu sürecin yaklaşmasında büyük emek ve katkının sahibi olmuşlardır. Che Guaveraların mirası elden ele Mahirleri, Denizleri, İbrahim Kaypakkayaları, Kemal Pirleri, Sakine Cansızları yaratmış, bugün ise hala daha sönmeyen, sündürülmeyen bu ateş etrafında devrim hiçbir dönem olmadığı kadar yaklaşmıştır.
Ancak önemli olan noktayı kaçırmamak gerekiyor. En büyük saldırılarla beraber, faşizmin en çok palazlandığı dönemlerde tam da bu dönemlerdir. Bu faşizan sistem karşısında devrimci aklın yaratacağı yeni demokratik sosyalist sistemler inşa edilemez ve gerekli duruş ortaya konulamazsa faşizm kendini yeniden inşa etmekten geri kalmayacak ve tarihi fırsatları kaçırmış olacağız.
Yani tam anlamıyla kıran kırana bir irade savaşıdır yaşananlar ve başta da belirttiğim gibi tarihi kazanımlara gebedir.
Ben bugün içinde bulunduğumu direnişin ve süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminin 65’inci günündeyim. Uluslar arası komplolarla Türkiye’ye teslim edilen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde İmralı kayalıklarında sürdürülen mutlak tecridin 20’inci yılında insanlık onurunu aşan tüm yaklaşımları, politika ve işkence yöntemlerini ret etmek için başlattığım eylem, bugün yüzlerce tutsağın katılımıyla sürüyor.
Tecrit elbette tekil ele alınmayacak kadar hayati ve kritik bir aşamadadır. İmralı’da uygulanan tecrit toplumsal olarak değerlendirildiğinde tüm ezilen halklar, kadınlar, muhalifler, aydınlar, sanatçılar bir bütün faşizmin tecridinin sarmalı içindedirler. Ancak biliyoruz ki faşizme karşı omuz omuza ortak birleşik cepheler oluşturulur, örgütlenir ve büyürse faşizme karşı başarı sağlanabilir. Ortak mücadele sahaları oluşturmak hiç olmadığı kadar elzem duruma gelmiştir. Tam da bu noktada Kobanê anlam kazanmış ve başarabileceğimizi göstermiştir.
‘Tecridi kıralım, faşizmi yıkalım, halkları özgürleştirelim’ şiarıyla zindan direnişçileri olarak üzerimize düşen direniş hattına girdiğimiz şu günlerde faşizmi yıkma çemberinde kilitlendik. Bu direnişin dışarıda yaratılacak hattını siz yoldaşlarımızın omuzlarına bırakarak, bayrağı teslim ederek devam ediyoruz. Bugün sizlerin gözü kulağı ne kadar içeride zindanlarda ise bizlerin de gözü kulağı dışarıda gelişecek direnişsel çıkışlardadır. ‘Direniş büyütür, pasifizm öldürür’ desturunun altını çizerek bitirirken, uğruna ölecek bir yaşam gerçeğini soluduğumun bu uğurda seve seve ölümü kucaklayacak bir noktada olduğumuzu belirtiyorum.
Sizleri bu direniş günlerinde duvarların öte yanından başaracağımıza olan inancımızla bir kez daha selamlıyor devrimci yüreklerinizden yoldaş sıcaklığı ile sarıyoruz.”