ESP MYK üyesi Çiçek Otlu ile HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu’nun da aralarında olduğu 14 kişinin gözaltına alındığını belirten ESP, “Herkes bilsin ki bu bir siyasi soykırım operasyonudur. İşçi sınıfı ve ezilenlerin örgütlü güçlerine yönelik süregelen saldırıların bir parçasıdır. Öncülerini susturarak halkı iyice dilsiz, eylemsiz, tepkisiz bırakma çabasıdır” ifadelerine yer verdi.
ESP tarafından yapılan açıklama şu şekilde;
“Faşist diktatörlük partimize saldırıyor, çünkü ESP salgında virüs ile açlık arasında seçim yapmaya zorlanan işçi ve emekçileri sokaklarda, havzalarda greve, isyana çağırıyor. İktidarın halk sağlığı değil, kâr sağlığı peşinde olan, kapitalist bir iktidar olduğunu haykırıyor. Sosyalizmin alternatif değil, zorunlu olduğunu haykırıyor.
“Çünkü ESP Devlet eliyle tertiplenen Suruç Katliamı’nın yıldönümünü yas günü olmaktan çıkarıp kavga ve hesap sorma gününe çeviriyor.
“Çünkü ESP erkek egemenliğine karşı mücadelenin ancak ve ancak onun maddi temeli olan sermaye ve devleti hedef alarak başarıya ulaşabileceğini söylüyor.
“Çünkü ESP Kürt mevsimlik tarım emekçilerine yapılan ırkçı saldırıyı kınamakla yetinmiyor, özsavunma ve fiili meşru mücadele çağrısı yapıyor.
“Çünkü ESP bu rejimin sömürgeci bir rejim olduğunu teşhir ediyor. Kürt halkına yönelik savaş ve işgallere dolaylamadan, en açık ve sert şekilde karşı çıkıyor. Kürt halkının ulusal-kolektif haklarını savunuyor.
“Çünkü ESP Türk’ün boğazındaki el ile Kürt’ün ensesindeki elin aynı egemene ait olduğunu biliyor, gösteriyor. Faşizmin sandıkta değil, sokakta yıkılacağını ve bunun da ancak ve ancak Türkiye işçi sınıfı ve Kürt halkının birleşik mücadelesi ile başarılacağını savunuyor, bunun için çalışıyor.”
”Bu saldırılar karşısında halkımızı partilerini daha güçlü sahiplenmeye çağırıyoruz”
ESP açıklaması şu vurgularla son buldu;
“Devrimci sosyalistler olarak bizler bu tip operasyonları bugüne kadar çok gördük, yaşadık. Hepsinden de dimdik çıkmayı başardık. Çünkü bizi yöneten şey, faşist çeteler gibi mal-mülk-mevki sevdası değil, işçi sınıfı ve ezilenlerin çıkarlarıdır. Bu sınıf ve kesimler tarihten silinmediği müddetçe bizim de boyun eğmemizi kimse hayal dahi etmesin.
Mücadelemiz bedeller ödemeyi gerektiriyor, çünkü biz ürettiğimizi, hayatlarımızı, özgürlüğümüzü yani ‘her şeyi’ istiyoruz. Bu saldırılar karşısında halkımızı partilerini daha güçlü sahiplenmeye, boşalan safları doldurmaya ve sömürüye, baskıya, inkâra, taciz-tecavüze, istismara, esarete son vereceğimiz kavgamıza daha güçlü omuz vermeye çağırıyoruz.”