“Hayata Dönüş Operasyonu” sırasında Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Daire Başkanı olan Ali Aydın, Bayrampaşa Hapishanesi’ne 19 Aralık 2000’de “Tufan” planı kapsamında gerçekleştirilen katliamla ilgili davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatıyla ikinci kez ifade verdi. Bu ifade işlemine davanın müdahil avukatları alınmadı, sorularını mahkeme aracılığıyla iletildi.
Aydın, dava kapsamında verdiği ikinci ifadesinde, “Her birimin ayrı komutanı vardı ama illa bir numara diye sorulacaksa merhum Bülent Ecevit, iki numara İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, üç numara Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, dört numara da Aytaç Yalman’dır. Operasyon sorumluları bunlardır. O dönem Jandarma Genel Komutanımız Aytaç Yalman’dı” dedi.
Avukatlardan Güçlü Sevimli, Bianet’e yaptığı açıklamada, “Ali Aydın’ın verdiği ifadelerden, operasyonla ilgili karar alma süreçlerinde önemli rol aldığı belli, dava kapsamında tanık olarak dinlendi ancak ifadesinden, belge ve bilgilerden bu kişinin tanık değil sanık olması gerektiği çok açık” dedi.
Davanın gelecek duruşması 9 Aralık 2021’de, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Siyasiler, Generaller ve Bürokratlar yargılanmadı
Sevimli, Bayrampaşa Hapishanesi’ndeki “Hayata Dönüş” operasyonu kapsamında erler ve bazı rütbelilerin yargılandığını ama üst düzey askerler ve dönemin bakanları ile bürokratlarının yargılama süreçlerinin dışında tutulduğunu belirterek, “Ali Aydın’ın ifadelerinden, hukuki sorumluluğu çok daha fazla olan kişilerin üst düzey askerler, generaller, dönemin bakanları ve ceza ve tevkifevleri müdürü olduğu çok net ortaya çıkıyor. Yıllardır da bunun altını çizmeye çalışıyoruz. Bazı rütbelilere dava açıldı ancak üst düzey generaller, bakanlar, bürokratların da yargılama süreçlerine dahil olması gerekir, sanık olmaları gerekir. Tanık olarak ifade veren Aydın’ın beyanlarından bu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Karar alma sürecinden operasyonun yürütülüşüne kadar kriz masasındaki operasyon emir ve talimatları bu kişilerin verdiği anlaşılıyor. Bu kişilerin, Ali Aydın da dahil sanık olmaları gerekir” ifadelerini kullandı.
‘Onların da sanık sandalyesine oturması gerekir’
Sevimli, Ali Aydın’ın bildiklerinin tümünü anlatmasa bile emir ve talimatların Ankara’daki “kriz merkezinden” verildiği bilgisi ile o merkezde kimler olduğunu anlattığına dikkat çekerek, “Operasyon sırasındaki bilgiler kriz masasına geldiğine göre, emir ve talimatlar da burada veriliyordu. Ali Aydın bunları açıkça anlatmıyor, hatırlamıyorum diyerek geçiştiriyor ama kendisi de dahil olmak üzere komuta görevindeki generallerin, Ceza ve Tevkifevleri Müdürü Ali Suat Ertosun’un, Adalet ve İçişleri bakanlarının o masada bulunduğunu ve başsorumlular olduklarını söylüyor. Onların da sanık sandalyesine oturması gerekir” dedi.
‘Kriz Merkezi’ neredeydi, masada kimler vardı?
Ali Aydın, operasyonun İçişleri Bakanlığı’ndaki kriz merkezinden yönetildiğini anlattı. Beyanlarına göre, 20 cezaevinden anlık bilgiler bu kriz masasına geliyordu. Aydın, operasyon sırasında İçişleri Bakanlığı Kriz Merkezi’nde bulunduğunu, olup biteni buradan takip ettiğini söyledi.
Avukat Sevimli’nin mahkeme aracılığıyla ilettiği “Operasyonlar sürerken, operasyon yapılan cezaevleriyle ilgili bilgiler ve raporlar nereye geliyordu? Siz de orada mıydınız? Bilgilerin ve raporların geldiği yerde kimler vardı?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Kriz merkezine geliyordu. Ben de oradaydım. Bilgilerin ve raporların geldiği yerde biz vardık, biz derken Jandarma Genel Komutanlığı personeli, ayrıca Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı personelleri vardı.”
Aydın tüm operasyonun buradan komuta edildiğini de söyleyerek, “Birden fazla komuta ve takip yeri yoktu. İller kendi bölgesinde ayrıca kriz merkezi oluşturdular” dedi.
‘Genel müdahale emrini içişleri bakanlığı verdi’
Operasyonun 14 Aralık 2000 tarihli ana harekat planında dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan’ın imzası var. Bianet’in 2014 yılında haberleştirdiği planın dört ayrı ekibin tamamında da Ali Aydın’ın imzası bulunuyor.
Ali Aydın bunun genel müdahale emri olduğunu ve ana harekat planının bu olduğunu belirterek, “Genel müdahale emri İçişleri Bakanlığı tarafından verildi, Jandarma Genel Komutanlığı da zaten İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır. Kriz merkezinde görevliydim, kriz merkezinde ben vardım. İçişleri bakanlığından, adalet bakanlığından ve sağlık bakanlığından daire başkanlığı seviyesinde kriz merkezine katılım olmuştur. Hayata dönüş operasyonları bu kriz merkezinden yönetildi. Ben kriz merkezindeki toplantıların hepsine katıldım. Kriz merkezi dediğimiz şey 20 cezaevinde aynı anda yapılan operasyonların anlık bildiriminin yapıldığı yerdir. General düzeyinde biri kriz merkezinde bulunmadı. Raporlar kriz merkezine geliyordu. Direkt bize geliyordu. Biz bu raporları gördük. Bu raporlar demin de dediğim gibi varsa jandarma genel komutanlığındadır” dedi.
‘Her ilde başka plan adı vardı’
Aydın, Sadettin Tantan imzalı tek bir plan olduğunu, Tufan, Bora, Atmaca gibi planların illerce hazırlanan alt planlar olduğuna değinerek, şunları belirtti: “Belgede bahsedilen müdahale planı hayata dönüş operasyonunun müdahale planıdır, adının hayata dönüş konulmasının amacı da zaten kimseye zarar gelmeden sorunu çözmekti. Bu planın adı İstanbul ili için Tufan planıydı, her ilde başka bir adı vardı. Plan hemen operasyonun öncesinde hazırlandı, zaten hazırlanan planın tarihi de raporda mevcuttur. Belgeye baktığımda tarihin 14 Aralık olduğunu görüyorum. Bu tarihtir. Harekat emri olan bu plan genel plandır, iller şartlarına göre adapte etmiştir. Bu planı içişleri bakanlığı hazırlayan kurum denilebilir, fakat sağlık bakanlığı da, adalet bakanlığı da, jandarma genel komutanlığı da koordineli olarak hazırlamıştır. Fakat imza içişleri bakanlığına aittir.”
Avukat Sevimli, “Aydın’ın cevaplarından özellikle Sadettin Tantan’ın hem karar alma hem de yürütmesinde en önemli kişilerden biri olduğunu anlıyoruz” diye konuştu.
Basına ‘Psikolojik harekâttan kasıtları neydi?
Tantan imzalı harekat planında, “STÖ’ler ve medya nezdinde girişimlerde bulunularak kamuoyu yaratılması için psikolojik harekat faaliyetlerine ağırlık verilmeli” yazıyordu.
Ali Aydın bu ifadeleri şöyle açıkladı:“Operasyondan önce ve sonra medya nezdinde herhangi bir psikolojik hareket faaliyeti yapılmadı. Psikolojik hareket faaliyetlerinden kasıt basını bilgilendirmedir. Vatandaşın bilmesi gerekir saklayacak bir şey olmadığından medyaya ve kamuoyuna açıklama ihtiyacı duyduk. Bu durum hukukun, anayasanın ve yasaların dışına çıkmak değildir.”
‘MİT’in bazı konularda bilgilerine müracaat ettik’
Aydın, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) operasyondaki dahline ilişkin soruyu da şöyle cevapladı: “MİT’in bazı konularda bilgilerine müracaat ettik. MİT’in görevi operasyona katılmak değil, operasyon ile ilgili bilgilendirme görevi vardı. Nedir, ne değildir şeklinde biz MİT’den bilgi aldık fakat bu bilgileri nasıl elde ettiler biz bilemeyiz. MİT görevlileri operasyonda fiili bir görev almadılar. MİT görevlileri operasyon sürerken ceza evlerine gitmediler.”
Sevimli, Perşembe günü görülecek duruşmada mahkemeden MİT’e yazı yazılarak görevinin, bilgi ve belgelerin sorulmasını isteyeceklerini belirtti.
‘Geçmiş gün, tutanağı tutulmadı’
Ecevit’e operasyonla ilgili bilgi vermiş olan Aydın, operasyon kararının MGK’de alındığını, o toplantıda da bu doğrultuda bir karar çıktığını belirtti. Aydın, “Cezaevleri Gezi Raporunu, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e bir toplantı yapılmak suretiyle sunduğunuzu söylemektesiniz. Bu bahsettiğiniz toplantıya katılmanızı size kim emretti?” şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
“İçişleri, Adalet bakanları ve Jandarma Genel Komutanı emretti. Bu toplantıya Hikmet Sami Türk, Sadettin Tantan da katıldı. Toplantıda Ceza Ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun vardı. Sağlık Bakanlığı sonradan dahil oldu. Bu toplantının tarihini hatırlamıyorum. Bu toplantıda hayata dönüş operasyonu kararı alındı. Tam olarak ne konuşuldu, hangi kararlar alındı hatırlamıyorum geçmiş gün, tutanağı tutulmadı.”
Sevimli, Aydın’ın bu beyanının önemli olduğunun altını çizerek, “Bu söylediği önemli, karar MGK’da alınmış olsa da operasyonun nihai kararı bu toplantıda alındı.”
‘Görev emrini direkt Ecevit’ten aldım’
Aydın, görev emrini de dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’ten aldığını ekledi: “Başbakan emir verdikten sonra başka birisinin daha emir vermesine gerek yok. Bu operasyondaki görev emrini de direk başbakandan aldım. Ben Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman’a bağlı olarak çalıştım, onun üzerinde de İçişleri Bakanı vardı. Benim emir verme gibi bir durumum yoktu. Sadece harekat emrindeki konularla ilgili bilgi veriyorduk.”
Operasyondan 21 yıl sonra tanık sandalyesinde
19 Aralık 2000’de başlatılan “Hayata Dönüş Operasyonu’nun” görüldüğü davalardan birinde, Ali Aydın’ın ancak 21 yıl sonra tanık sandalyesine çıkartılması sürecini, Avukat Sevimli şöyle anlattı: “Tantan ve Aydın imzalı harekat planı mahkemeye sunulduğundan beri, yıllardır Ali Aydın’ın dinlenmesini talep ediyoruz. Daha önceki heyet taleplerimizi reddetmişti. Bu yeni heyetle bir kez daha talebimizi yineledik, bu kez kabul edildi.
Ancak tanığa soru sorabilmek için SEGBİS’le dinlenmesini veya huzura gelmesini istiyorduk. Mahkeme ise bunu kabul etmedi ve Ali Aydın 28 Haziran 2021’de Ankara’da talimatla dinledi. Mahkeme kendisi bile dinlememiş oldu, talimatla Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nce dinlendi.8 Temmuz’daki duruşmada bunu kabul edemeyeceğimizi, bizim de soru sorma hakkımızın olduğunu söyledik, SEGBİS ile dinlensin dedik. Ancak Aydın’ın ‘can güvenliği’ mazeretini kabul eden mahkeme bu kez de sorularımızı istedi, kendisinin soracağını belirtti. Mahkeme 20 Eylül’de sorularımızı iletti ve yukarıdaki cevapları aldık. Ancak yine de cevap bekleyen çok fazla soru var, gelecek duruşmada kovuşturmanın genişletilmesi talebimizi yeniden ileteceğiz.”
Kaynak: MA