Bizimle iletişime geçin

Editörün Seçtikleri

Devrimci Komünist Parti (ABD) Başkanı Bob Avakian’ın Seçim Tavrı Üzerine!

Biz komünistler kişi veya partilerin yeni gelişmeler karşısında eskiden sahip oldukları görüşleri değiştirme hakkına sahip olduklarını elbette bilir ve kabul ederiz. Böyle olmasını normal karşılarız. Süreçlerin ortaya çıkardığı yeni olumlu-olumsuz gelişmeler veya ortaya çıkan bazı yeni fenomenler ışığında kişilerin veya politik partilerin görüş değiştirmeleri doğaldır. Ya da eskiden savundukları görüşlerin tümünü veya bir kısmını, pratiğin seyri içinde yanlış oldukları anlaşılırsa bu yanlış görüşleri terk etmeleri de gayet doğaldır. Tüm bunlar anlaşılır şeylerdir. Ancak anlaşılmayan ve normal olmayan şey şudur. Düne kadar seçimlere katıldıkları için Maoist komünistleri revizyonist olmakla suçlayan Avakian’ın hiçbir özeleştiriye gerek görmeden, dün söylediklerinin hala doğru olduğunu anlatmasının yanına o eski görüşlerin tam zıttı olan bir yaklaşım ve taktik çizgi koyarak tipik bir burjuva anlayışa düşmüştür. Ancak, görüşümüzce eskiden seçimlere dair söylediklerinin üzerinden atlayıp geçmek veya yokmuş gibi davranmak kabul edilemez

3 Kasım 2020’de ABD yeni bir seçime gidiyor. Bir önceki ABD seçimleriyle karşılaştırıldığında bu seçimler gündemi çok daha fazla meşgul edeceğe benziyor. Sadece rakip durumda olan dünya gerici kalelerde veya Türk despot egemen sınıfları için değil, bu seçim, dünya sistemine tersten cevap olmaya çalışan devrimci-komünist güçleri de yakından ilgilendirmektedir. Özellikle Amerikalı ilericilerin ve komünistlerin bu seçime oldukça yakından ilgilendiklerini görüyoruz. Böyle bir ilgi gayet anlaşılır bir durumdur. Zira egemenler arası bir dalaş da olsa, dünyanın geleceğini etkilemede böylesi özel süreçlerin rolü çok açık ortadadır. Diğer taraftan ise halk ve devrim lehine burjuvazinin iç çelişkilerinden yararlanmak için ABD seçimlerine ilgi göstermek şarttır.

Fakat, biz bu makalemizde özel olarak (ABD) Devrimci Komünist Parti’nin (DKP-ABD) seçim tavrı üzerinde durmak istiyoruz. Daha doğrusu bu partinin Başkan’ı Bob Avakian’ın seçim konusu üzerine yazdığı makaleyi değerlendirmeye değer görüyoruz. Çok daha önceden Amerikalı komünistlerin seçim meselesine yaklaşımlarını ve tavırlarını yakından bildiğimiz ve takip ettiğimiz için, bunların bu seçim sürecinde izledikleri taktik siyasetlerini değerlendirmek önem arz etmektedir. Zira bu arkadaşların bugüne dek seçimler üzerine söylediklerinden çok ters bir seçim taktiği benimsedikleri görülüyor. Bu arkadaşlar dünyanın içinde bulunduğu mevcut kritik durumun analizi üzerinden ilk defa bir seçimde halkı oy kullanmaya çağırdılar. Seçime katılma gerekçelerini aşağıda genişçe ele alacağız ama özet olarak şöyle diyorlar: “Trump/Pence kliği, ABD’de faşizmi işbaşına getirmenin baş aktörleridir. Elleri nükleer silahların üstündedir. Bu dünya için çok kritik bir eşiktir. Bu ikiliyi durdurmak gerekir. Bu nedenle faşizm tehlikesini savuşturmak için şiddet içermemek kaydıyla, seçimlerde demokratların adayı Joe Biden’a oy kullanmak dahil, çok çeşitli mücadele metotları uygulamak acil bir görev olarak durmaktadır” diyorlar. Yakın bir döneme kadar Devrimci Enternasyonal  Hareket (DEH) içinde birlikte aktif olarak yer aldığımız Devrimci Komünist Parti’nin (ABD) seçim tavrı eski anlayışlarına tamamen zıt olmasına rağmen, bu durumun biz, Türkiye-Kuzey Kürdistanlı komünistlere ilginç ve tuhaf gelmediğini özellikle belirtelim. Şu süreçte ABD’de hem Başkan hem de kongre seçimleri yapılmaktadır ki, Başkan’ın yanı sıra temsilciler meclisi de seçilmiş olmaktadır. Hemen her dönem olduğu gibi seçimler Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında yeni bir demokrasi oyunu üzerinden bir hegemonya yarışına dönüşmektedir. Önceki seçimlerde başkan seçilen Trump, bu seçimde de, Cumhuriyetçilerin adayı olarak seçime ikinci kez katılmaktadır.

Trump Dünya Halklarının Baş Düşmanlarından Biridir

Trump, emperyalist sermayenin en saldırganı olduğu kadar, yıkıcı ve lümpen bir simadır. Ve bugün için başkanlık koltuğunda oturmasından dolayı, ABD’de olsun, diğer coğrafyalarda olsun ABD emperyalizminin uyguladığı bütün işgalci ve terörist saldırılarından sorumlu baş düşman durumundadır. Bir önceki yazıda Trump’a ilişkin genel bir değerlendirme yapıldığı için konuyu tekrarlamak istemiyoruz. Trump, seçimleri iptal eder mi? Ya da seçimleri kaybederse başkanlık koltuğundan ayrılır mı, ayrılmaz mı tartışması iç ve dış politik koşullar ve güç dengesi tarafından belirlenecektir. Bunu ilerde daha net olarak göreceğiz. Her iki durumda da Amerikan iç politikasında ve dünyanın gidişatı veya geleceği üzerine nasıl bir etki ortaya çıkar gibi konular ayrıca tartışılmaktadır. Ancak bu konu komünistler için elbette çok önemlidir ve dünyanın geleceği bakımından tartışılması gereken bir önemde olsa da, bu makalede üzerinde durmak istediğimiz konu esasen bu değildir.

Şimdi, sürmekte olan Amerika başkanlık seçimlerine kadar Devrimci Komünist Parti (ABD) temsilcileri ve taraftarları ile Maoist komünistler arasında seçimlere katılıp katılmama üzerinde ciddi görüş farklılıkları vardı. DKP (ABD) temsilcileri ve onun taraftarları, taktik açıdan seçimlere katıldığımızdan hareketle Maoist komünistleri düzen içi reformculuğa düşmekle ve kapitalist sistemi güçlendirmekle suçlamakla kalmaz, işi revizyonist olarak damgalamaya kadar vardırırlardı. Maoistlere yönelik “eleştirileri” ve görüşleri değişti mi? Bunu tam olarak bilmiyoruz, ancak öyle anlaşılıyor ki ortada henüz değişen bir şey görünmüyor. Şimdi bu durumda kendilerine bir kez daha sorsak büyük bir ihtimalle şu çok önceden kaleme aldıkları yazıdaki nakaratı tekrar edeceklerdir “….. bu sadece, yönetici sınıfın ihtiyaçlarının bu özel toplum tipinde ortaya konulmasının başka bir biçimi -burjuva siyaseti ve seçimlerin kontrolüyle birlikte – yönetici sınıfların çıkarlarını koruyup güçlendirilmesini sağlayan bir mekanizmadır. Bu, kralların ilahi hakkının onlar tarafından geliştirilmiş versiyonudur. DEMOKRASİ, SEÇİMLER, gerçekte onların versiyonudur“. derler. Gel gör ki şimdi bu seçim için, yukarıda alıntıladığımız kendi anlayışlarına ters görüşler ifade etmektedirler. Şimdi yeni olarak ne söylediklerine bu makalemizde kısaca da olsa değineceğiz. Doğrusu DKP(ABD) başkanı Bob Avakian’ı “kararlıca” takip edenler O’nun şimdiye dek söylediklerinin tam tersini dillendirmesine ne diyeceklerini merakla bekliyoruz. Ama eğer tecrübelerimiz bizi yanıltmazsa bu taraftarların kahir ekseriyeti şimdi söylediklerini savunmakla kalmayıp, “çeşitli süslü ve yaldızlı sözler eşliğinde “Başkan Bob Avakian’ı anlamadığımızı, revizyonist körler olduğumuzu” tekrar edeceklerdir. Bu seçimlere ilişkin ne dediklerine gelmeden eskiden neler söylediklerini kendilerinden alıntı vererek ilerleyelim.

 “Revizyonizm derken neyi kast ediyoruz” diye sorar ve kendince sorusuna cevap verir. “Komünizmin devrimci ruhunun revize edilmesini ve onu, meselelerin etrafında dolanmak, yalnızca bazı reformlar için çabalamak, işleri kapitalist sistemin, onun ilişkilerinin içinde tutmak yönünde zayıf bir yaklaşıma çevrilmesini kastediyoruz”. “Halk iradesi adı altında burjuvazinin ve onun diktatörlüğünün meşrulaştırıldığı tüm seçimlere (abç) karşıyız” diyen Bob Avakian benzeri görüşleri birçok yerde tekrar etmiştir. Yani politik bir taktik olarak bile seçimlere katılanları revizyonist olmakla suçlayan ve seçimlere katılmayı “halk iradesi adı altında burjuvazinin ve onun diktatörlüğünün meşrulaştırıldığı tüm seçimlere karşıyız” şeklinde görüş açıklayan Bob Avakian, bugün önceden söylediklerine tezat ve dünya şartlarının subjektif tahlilinin ardına sığınarak daha önce yukarıda söylediklerine tam manada ters şeyler söylemektedir.

Seçimlere Yaklaşımda Dün İle Bugün Arasındaki Tezatlık Ve Bob Avakian

Biz komünistler kişi veya partilerin yeni gelişmeler karşısında eskiden sahip oldukları görüşleri değiştirme hakkına sahip olduklarını elbette bilir ve kabul ederiz. Böyle olmasını normal karşılarız. Süreçlerin ortaya çıkardığı yeni olumlu-olumsuz gelişmeler veya ortaya çıkan bazı yeni fenomenler ışığında kişilerin veya politik partilerin görüş değiştirmeleri doğaldır. Ya da eskiden savundukları görüşlerin tümünü veya bir kısmını, pratiğin seyri içinde yanlış oldukları anlaşılırsa bu yanlış görüşleri terk etmeleri de gayet doğaldır. Tüm bunlar anlaşılır şeylerdir. Ancak anlaşılmayan ve normal olmayan şey şudur. Düne kadar seçimlere katıldıkları için Maoist komünistleri revizyonist olmakla suçlayan Avakian’ın hiçbir özeleştiriye gerek görmeden, dün söylediklerinin hala doğru olduğunu anlatmasının yanına o eski görüşlerin tam zıttı olan bir yaklaşım ve taktik çizgi koyarak tipik bir burjuva anlayışa düşmüştür. Ancak, görüşümüzce eskiden seçimlere dair söylediklerinin üzerinden atlayıp geçmek veya yokmuş gibi davranmak kabul edilemez. Bunu tartışacağız. Ne yazık ki Bob Avakian şu anda sürmekte olan Amerikan seçimlerinde Trump/Pence kliğine karşı, emperyalist sermayenin diğer saldırgan kesiminin temsilcisi durumunda olan Joe Biden ve ekibini destekleme çağrısı yapacak kadar devrimci çizgiyi kaybetmiş durumdadır. Bu normal bir durum değildir. Bob, ve taraftarının, Maoist komünistlerin taktik olarak diğer halk saflarındaki ilerici güçlerle ittifak ederek genel seçimlere katılmasını ve yerel seçimlerde kendi bağımsız bayrağı altında yer almasını “halkın biriken öfkesini hakim sınıfların sisteminin içine çekmek ve hakim ilişkilerin düşünce yapısı içinde boğmakla” suçlayabilmişlerdi. Bob Avakian takipçilerinin, Maoist komünistlerin seçimleri devrimci amaçlar için taktik bir mesele olarak ele almalarına ve bunu somut örnekleriyle kendilerine ve tüm devrimci-ilerici kamuoyuna anlatmalarına rağmen, “emekçilerin hiçbir temel sorunu ne genel ve ne de yerel seçimlerle çözülmez” çığırtkanlığıyla karşılamaktaydılar. Ama şimdi görüyoruz ki faşizm tehlikesini savuşturmanın yollarından birinin seçimlere katılarak Joe Biden lehine oy kullanmaya dek ileri gidilmekte ve bunun militanca propagandası yapılmaktadır. Evet bir kez daha belirtelim ki emperyalist sermayenin bir diğer adayı olan Joe Biden için oy kullanma çağrısı yapmaktalar. Bu gibiler Maoist komünistlere sık sık, “her seçim döneminde olduğu gibi bu seçimlerin de “acil” ve “aşılması gereken eşik” olduğu her cepheden dillendirilmekte. Bir yanda hakim sınıf klikleri -rejimi konsolide etmiş faşist, İslamcı Türk hakim sınıfları ile Kemalistler- canhıraş bir şekilde hakim ilişkilerin alacağı rejim hakkında birbirleriyle yarıştadırlar. Diğer yandan ise toplumun ilericilerinin ezici bir çoğunluğu, “baş düşman” “tek adam” rejimine karşı sözde üçüncü yolcu fakat son tahlilde “demokrasi kazansın” adı altında hakim sınıfların bir başka kanadına eklemlenmenin yolunu tutmuştur” demekteydiler. Yukarıdaki bu belirlemelerin dayandığı kaynak elbette ve kuşkusuz Bob Avakian çizgisiydi ve yaklaşımıydı. Takipçiler, bunları hiç kuşkusuz yanılmaz önder olarak kabul ettikleri Bob Avakian’dan feyz alarak yazıyorlar. Şimdi Avakian seçimlere dair bir başka çizgi ileri sürdüğü açık yerde duruyor. Bob Avakian “Şu Anki Acil Durum, Turmp/Pence Rejimini Acilen Gönderme İhtiyacı, Bu seçimlerde Oy Vermek ve Devrim İçin Temel İhtiyaçlar Üzerine” yazısına bakılırsa ne demek istediğimiz anlaşılır. Öyle ki Bunların doğrudan bize yönelik kullandığı küçümseyici cümlelerle kendilerine cevap verecek olursak “son tahlilde demokrasi kazansın“ında ötesine geçerek “son tahlilde Joe Biden kazansın da ABD üzerinde kara bir tehlike olarak dolaşan şu faşizm belası savuşsun” durumuna kadar düştüler.

Yukarıda adı geçen makalesinden alıntılar yaparak yazımıza devam edelim. “Şu an için, adaletsizliğe ve baskıya son vermek, insanlığın yaşamaya değer bir geleceğe -ya da herhangi bir geleceğe- sahip olup olmayacağı meselesiyle ilgilenen herkes için mevcut Trump/Pence rejimini iktidardan göndermek acil ve önemli bir meseledir ve gerçekten de tarihi bir zorunluluktur” diyor Avakian. Açıktan belirtmese de belli ki bu seçimin taktik çizgisi ile Trump/Pence rejimini Amerikan halkının ve dünya halklarının baş düşmanı olarak hedefe koymuştur. Tartışmasız olarak Trump/Pence ikilisinin temsil ettikleri klik dünya halklarının baş düşmanıdır. Dolayısıyla seçimlerde izlenecek taktiğin bu açıdan önemli olduğunu söylemek gereklidir. Okun sivri ucunu ilk yönelteceğimiz ve en başta devirmemiz gereken kliğin bu klik olduğu söylemek elbette yanlış değildir. Burada, Avakian’ın temel yanlışı bu belirlemeyi yapması değildir. En temel yanlışı bu kliğe vururken sermayenin bir diğer saldırgan temsilcisi ve kliğine oy ver çağrısı yaparak ona yedeklenmesi ve sınıf işbirlikçi bir çizgiye düşmesidir. Faşizm tehlikesi var olduğundan hareketle böyle belirlemede bulunup, taktik alternatifin bir parçası olarak, Trump aleyhine oy kullanma çağrısı ile Joe Biden’a destek vermesi, sisteme yedeklenmesinden başka hiçbir anlamı yoktur. Sisteme yedeklenmek bir niyet meselesi değildir. Taktik çizginin ruhu, felsefesi ve siyaseti budur. Dilin kemiği yoktur. Başkalarını sistem içine düşmek ve halkın öfkesini sistem içine çekmek ve revizyonist olarak suçlamak kolaydır. İyi de, Biden’ı destekleyen ve sapına kadar ona yedeklenen bu anlı-şanlı seçim taktiğiniz de neyin nesi?

Maoist komünistlerin, seçimlerde halk saflarında yer alan ilerici güçlerle ittifak yaparak (hakim sınıfların diğer kliği ile değil) seçimlere girmesini ihanet ve revizyonizmle damgalayanlar, Bob Avakian’ın faşizm tehlikesine karşı bir diğer emperyalist klik temsilci olan Joe Biden’e oy kullanın çağrısına bazıları dut yemiş bülbül misali susarken diğer bazı komünistler ise bu rezalet taktiği meşrulaştırmanın gayreti içindedirler! Gerçekten ihanete ve revizyonizme düşmek, hangi çizgiyle nasıl olurmuş, bunu tüm detaylarıyla tartışmak gerekir. Bu belirlememize karşı Bob ve taraftarları ayağa kalkarak, bizi “iftiracı ve alçaklık”la suçlayacaklarından en küçük bir şüphemiz yoktur. Şüphemiz yok çünkü bu çizgiyi eleştiren bazı şahsiyetlere karşı bu sözleri söylediklerini ibretle okuyoruz. Zira bu gibiler Bob Avakian’ı saygı ve hürmet edilmesi gereken bir önder olarak değil, tapılması gereken bir ilah olarak ele almaktadırlar. Dolayısıyla yanılmaz önderi eleştirmek “iftira” ve “alçaklık”la eşdeğer görülür. Maalesef Bob’un kendisi de taraftarlarının zaten öyle olmalarını istiyor. Çünkü, Bob Avakian dünya devriminin kapısını açan anahtarın kendisinde olduğuna ciddi ciddi inanmaktadır. Bu nedenle biz komünistlerin eleştirilerine karşı büyük bir hışımla ayağa kalkacaklarından şüphemiz yoktur dedik. Neyse bize, kendi önderlerine “iftira” attığımız suçlamasını yönelteceklerini bildiğimizden, hemen şu aşağıdaki alıntıyla iftira atıp atmadığımızı göstereceğiz.

“Normalde biz devrimci komünistler, mevcut kapitalizm-emperyalizm sistemini güçlendirmeye hizmet eden burjuva seçimlerinde; yani bir şekilde sömürü, baskı ve adaletsizliklerin bütün bu dehşetlerin tırmanmasına en baştan sebep olan, sistemi değiştirmeden onun “reforme edilebileceği” şeklindeki popüler illüzyonları insanlara yutturmaya çalışan burjuva seçimlerinde, halkın oy kullanmaması gerektiğini savunuruz. Ancak bu özel seçim durumunda bu doğru bir pozisyon mudur?” (abç) diye soran Avakian, aynı yazının bir başka yerinde şöyle devam eder: “açık olmak gerekirse, bu durum kazanma şansı olmayan bazı adaylar için “tepki oyu” vermek demek değildir, Trump’a karşı etkili bir şekilde oy kullanmak Demokrat Parti adayı Biden’e oy vermek anlamına gelir” diyor. Trump’a karşı etkili bir şekilde oy kullanmak Demokrat Parti adayı Biden’e oy vermek anlamına gelir demeniz Biden’a yedeklenmek değil de nedir? Bu tutum sınıf işbirlikçisi siyasetin daniskasıdır! Şimdi Avakian’a soralım. Birincisi, daha önce başkalarına üst perdeden söylediğiniz bunca laf nerede kaldı? İkincisi, eğer şu son ileri sürdüğünüz seçim taktiğiniz, yani Joe Biden’a oy verin çağrısı doğru ise, bu durumda geçmişte “hiçbir seçime katılmayız” şeklinde belirlediğiniz çizginin yanlış olduğuna ilişkin dünya halklarına ve komünistlere bir özeleştiri borcunuz yok mudur? Diğer yanda faşizm tehlikesine karşı Joe Biden’a oy istemeniz, hangi sistemi güçlendiriyor? Joe Biden ile Trump arasında nitelik farkı nerededir? Kliklerden birini tercih etmek niye? Tam da burada Önder İbrahim KAYPAKKAYA’dan bir alıntı yapalım “Bir komünist hareket için elbette iki gerici klikten birini tercih etmek söz konusu olamaz. Komünist hareket, ikisini de düşman olarak görür; ikisini de devirmek için mücadele eder; ama bunlar arasındaki mücadeleye de gözlerini yummaz; bu boğuşmadan kendi hesabına azami derecede fayda sağlamak için, bunların birbirlerine göre durumunu iyi tespit eder, en gerici olanı tecrit eder, ilk ve en şiddetli saldırılarını ona yöneltir, bu arada diğer gerici kliğin mahiyetini teşhir etmekten, onunla kendi arasındaki düşmanlık çizgisini sıkı sıkıya muhafaza etmekten de geri kalmaz. Bilir ki, hakim sınıflar arasındaki bu boğuşma her an halka karşı bir birleşmeye dönüşebileceği gibi, bugün en gerici olan kliğin yerini, yarın diğeri de alabilir. Bu, gericiler arasında durmadan değişen güç dengesine, iktidara hangi kliğin hakim olduğuna, iktisadi ve siyasi buhranın mevcut olup olmamasına ve benzeri şartlara bağlıdır” İbrahim KAYPAKKAYA Seçme Yazılar. Umut Yayıncılık. Sayfa 216.

Dikkat edilirse biz burada bugün için seçime katılmak veya katılmamak meselesini konuşmuyoruz. Buna oradaki komünistler ve ilericiler karar verir. Bizim tartıştığımız şey, dün söyledikleriyle bugün söyledikleri arasındaki çelişkiye dikkat çekmek ve ayrıca daha önce seçime katılanları sistemin hizmetinde revizyonistler olarak suçlayıp, şimdi hiçbir şey olmamış gibi seçime katıl çağrısı yapmalarını tartışıyoruz. Ve bir de sistemin bir diğer su katılmamış gerici kliği olan Joe Biden’a oy kullan çağrısı yapacak kadar pusulayı şaşırmalarını. Açıktır ki benimsenen bu taktik sınıf işbirlikçisi bir taktiktir. Faşizm tehlikesi veya başkanlık koltuğunda oturan lümpen Trump faşisttir ve faşizmi konsolide etmeye mi çalışıyor? O halde buna karşı ilk yapılacak şey, diğer kliğe yedeklenmek değil, anti-faşist ilerici-devrimci bir alternatif ileri sürmektir. Doğru alternatif bir başka klik olan Joe Biden gibi emperyalist-talancı yağmacıya oy istemek olamaz “Halk iradesi adı altında burjuvazinin ve onun diktatörlüğünün meşrulaştırıldığı tüm seçimlere (abç) karşıyız” diyordunuz ne oldu bu söylediklerinize? Bırakın seçimlere katılmamayı, Joe Biden için seçimde oy kullan çağrısı yapıyorsunuz. Bizde bir söz vardır ki, Bob’un takipçilerinden bazılarıyla aynı dili konuştuğumuz için bu sözü iyi bilirler. “Büyük lokma ye ama büyük laf etme. Aceleyle, getirisi-götürüsü çok düşünülmeden edilen lafların sonuçları bazen çok ağır bir sille olarak suratınıza iner ve bu ettiğiniz lafların ağırlığı altından kalkamazsınız. Şimdi olan tam da budur. İstediğiniz kadar bağırabilir ve biz eleştirenleri lanetleyebilir ve iftira atmakla suçlayabilirsiniz! Fakat gerçekleri asla ortadan kaldıramazsınız! Halk kitlelerini gerici sisteme yedekleyen siyaset tam da sizin yaptığınızdır.

Şimdi bazı örneklerle yazımıza devam edelim. Ülkemizde Selefi Sultan Tayyip tıpkı sizin yukarıda Trump için belirttiğiniz baskı ve zulüm türlerinin daha fazlasını -azını değil- ülkemizde ezilen halka uygulamakla kalmamakta, bu zulüm ve baskıyı gerici savaş yoluyla Orta-Doğu ve çevre bölgelerdeki halklara karşı da uygulamaktadır. En çok da Kürtlere. En azından bölgede bu zulüm ve katliamları uygulayan en baş zalimdir Selefi sultan Tayyip. Yazarlara, gazetecilere, akademisyenlere, hukukçulara, işçilere, ezilen millet ve milliyetlere, yabancı kabul edilenlere, kadınlara ve diğer cinsel yönelimlere, hatta onların yasalarına göre halkın seçtiği milletvekilleri de dahil daha kimlere ve kimlere faşist baskılar uygulanmakta ve öldürülmektedirler. Yani sizin Amerika’da yüz yüze olduğunu söylediğiniz baskıların bin bir çeşidini biz ülkemizde hemen her gün en katmerlisini yaşıyoruz. Sizin devirmeye çalıştığınız Trump/Pence emperyalist kliğin pro tipi, bizdeki Selefi sultan Tayyip denilen iktidarın başındaki zalim şahıstır. Ki, bu zalim şahıs, sizdeki Trump’la itiş-kakış içinde olsa da dostturlar. Ülkede ve ülke dışında yürüttüğü gerici savaş yoluyla halkların kanını dökerek zulüm uygulayan yereldeki baş düşmandır. Yani sizin deyiminizle sizde faşizmin kurumsallaşması bir tehlike olarak kapıda iken, biz onlarca yıldır faşist diktatörlük altında yaşıyor ve mücadele yürütüyoruz. İşte bizim devirmek istediğimiz ve yerelde halkların baş düşmanı durumunda olan bu savaş hükümetidir/kliğidir. Sizin, bir tehlike durumunda olan faşizmi savuşturmak için halkı seçimde Joe Biden’e oy kullanın çağrısı yapma hakkınız var ve siz buna devrimci taktik diyeceksiniz ama bizim, faşist diktatörlüğe karşı halk saflarında yer alan adaylar lehine seçimde oy kullanmakta dahil, bütün cephelerde yürüttüğümüz mücadelemizi revizyonizm olarak aşağılayacaksınız! “Son olarak, bu seçimde ne olduğuna bakılmaksızın, bu sistem altında hiçbir temel değişimin olamayacağının kavranması -bunun anlaşılması ve bu doğrultuda hareket edilmesi- temel hakikati hayati önem taşımaktadır. Sürekli kitle seferberliği ile acilen Trump/Pence HEMEN ŞİMDİ GİTMELİ!” diyorsunuz. Ve üstelik hiçbir temel değişimin olmayacağını bildiğiniz halde “Trump/Pence HEMEN ŞİMDİ GİTMELİ” diyorsunuz! Biz tam da yıllardan beridir ülkemizde olan siyasi durum değerlendirmemiz ışığında, devletle özdeşleşmiş faşist iktidarı yıkmak için bu ve benzer tespitler yapmış ve bu tespitlerimiz ve taktiklerimiz tarafınızdan revizyonizm olarak karşılanmıştı. Ki, biz, hiçbir zaman ve hiçbir yerde bu savaş hükümet kliğine karşı bir diğer egemen kliği destekleme anlayışımız veya çağrımız olmadı. Ama tekrar edelim ki siz faşizm tehlikesini savuşturma adı altında Joe Biden’a oy isteyecek kadar rotayı şaşırdınız. Ve bunun adına da devrimci taktik dediniz! Burada sorun elbette siz ve biz meselesi değildir. Siz veya biz konusunu örnek olarak kullandık ve meseleyi asla iki grup, iki parti arasında dar bir çekişmeye indirgemiyoruz. Burada esasta ortaya koyduğumuz şey, İKİ FARKLI SINIF TAVRIDIR’dır! Birinci tavır sınıf işbirlikçisi iken, ikinci tavır komünisttir.

“Eğer bu rejim gücünü daha da pekiştirir ve korkunç hedeflerini uygulamada daha fazla hamle yaparsa, bu durum adaletsizlik ve baskıya direnme girişimleri açısından yıkıcı bir başarısızlıkla sonuçlanacaktır; ve büyük olasılıkla demokratik hakların savunucuları ve anlamlı ilerici reform savunucularının yanı sıra, temel devrimci değişim için mücadele yürüten örgütlü kuvvetlerin de acımasız bir şekilde bastırılmasına, hatta bu kesimlerin imha edilmesine yol açacaktır” belirlemesinde bulunuyorsunuz. Bu söyledikleriniz belki doğru olabilir. Ama bu doğru belirlemeyi sadece Trump/Pence kliği ile sınırlamak en temel yanlışınızdır. Devrimci rotadan tam da bu noktada çıkmaktasınız Joe Biden veya başka bir klik de kazansa aynı saldırılar saydığınız kesimlere ve dünya halklarına -belki de daha fazlası- yine yapılacaktır/uygulanacaktır. Bunu yukarda komünist önder KAYPAKKAYA’dan yaptığımız alıntı ile anlattık. Bunları söylememizin bir nedeni de Trump/Pence kliğine karşı Joe Biden’a oy ver çağrısı yaparak başka bir klik üzerinden sistemi konsolide etmektesiniz. Dahası, halk kitlelerini Joe Biden üzerinden emperyalist sisteme entegre etmektesiniz.

Gerçek Komünist Bir Hareket, Burjuva Seçimleriyle Halkın Temel Sorunlarının Çözülemeyeceğini Bilir

Amerikan halkı için bazı yeni tehlikeler bugün ortaya çıkmış olabilir ama şu an sizde uygulanmakta olanın kat be kat büyüğü ülkemizde komünistlere, Kürtlere, Alevilere, Ermenilere, yabancı kabul edilenlere uygulanmakta ama özellikle de kadınlara ve LGBTİ’lere adeta bir kırım yapılmaktadır. Ülkemizde yaşayan ezilen inançlar, milletler büyük bir tehlike altında yaşamakta ve bu tehlikelere karşı halk onurlu bir mücadele yürütmektedir. Doğamız tahrip ve talan edilmektedir. Ayrıca yeni-Osmanlıcılık hayalleriyle Türk egemen sınıflarının Selefi Sultan Tayyip önderliğindeki savaş hükümeti, Orta-Doğu’da, Doğu Akdeniz’de gerici bir savaş yürütmektedir. Ve dahası Ermenistan’a karşı bir savaş kışkırtması içindedir. Umarız bunu bölgesel bir durum olarak yorumlayıp böylesi despot gerici bir saldırganlığı küçümseme içinde değilsiniz! Bu nedenle biz komünistler, ittifak ettiğimiz ilerici-devrimci güçlerle, bu savaş kliğini teşhir etmek ve devirmek için en başta ve esas olarak da çeşitli kitle gösterileriyle, silahlı-silahsız mücadelelerle canhıraş çalışmaktayız. Seçimlere iştirak etmemiz de bu mücadelenin bir parçasıdır. Sizin için, faşizmin işbaşına gelmesi tehlikesini ya da iktidarda sağlamlaşmasını savuşturmak için Joe Biden’a oy istemek devrimci bir taktik olacak ama bizim başımızda on yıllardır bütün hükmüyle sürmekte olan faşist diktatörlüğe karşı halk saflarında yer alan ilerici-devrimci güçlerle, (bizdeki Joe Biden’larla değil) bu savaş kliğini devirmenin ikincil ve tali bir çalışma olan seçime taktik olarak katılmamız revizyonizm olacak, öyle mi? Ya da bizim bu taktiğimiz revizyonizm ise eğer, sizin emperyalist kliğin bir diğer temsilcisi Joe Biden gibilerine oy istemeniz nasıl komünist oluyor? Sizin için doğru olan bizim için neden yanlış oluyor? Ki, biz bugüne dek ülkemizdeki yerli Joe Biden gibi gerici kliklere asla oy verin çağrısı yapmadık. Biliyoruz! Karşı-devrimcilerle çok özel şartlar altında, özel anlaşmalar olabilir. Bu gibi şeyler komünist mücadele tarihinde görülmüş ve yaşanmış şeylerdir. Sovyet-Çin ve başka ülkelerin devrimci mücadele tarihlerinde bunların yapıldığını biliyoruz. Ama siz devrimci taktik adına, bu seçimlerde ve hiç de gerekmediği halde, Trump/Pence kliğine karşı, bir başka emperyalist klik olan Joe Biden’a oy isteyecek kadar bir pusula sapması bir siyaset benimsediniz. Şunu defalarca size anlatmaya çalıştık. Hani “burjuva seçimlerine normalde katılmayız” diyorsunuz ya! Bizde burjuva seçimleriyle temel meselelerin çözüme kavuşamayacağını biliyor ve bu nedenle normalde karşıyız/katılmayız. Sistem içinde kalarak asla gerçek kurtuluş ve özgürlük kazanılamayacağını, kusura bakmayın alçak gönüllü olmayacağız, bu konuyu sizden çok daha iyi biliyoruz. Burjuva seçimleriyle neyin nereye kadar olacağını, sınırların nerede başlayıp bittiğini ve ne yapmamız gerektiğini gayet iyi biliyoruz. Hatta bu konuda sizden çok daha derin ve büyük tecrübelere sahibiz. Lakin sizin bugüne dek ısrarla reddettiğiniz ve revizyonizm olarak damgaladığınız hakikatlerin yağlı urganını kendi ellerinizle kendi boynunuza doladınız. Çelişkiler yumağıyla dolu olan canlı hayat size bazı zorunlulukları dikkate almanız gerektiğini anlatmış gibi görünüyor, fakat siyasal taktiklerdeki beceriksizliğinizden ve toyluğunuza eşlik eden sol çizginizden dolayı bu defa sağa çark ettiniz. Şimdi sizi boğacak olan bir yağlı urgan boynunuza takılıdır. Bu yağlı urganı boynunuzdan çıkarıp atabilmek için hem geçmiş sol ve hem de şimdi düştüğünüz sağın da sağı olan çizginin doğru bir muhasebesini yapmakla yüz yüzesiniz!

Şimdiye dek hayatta karşılığı olmayan ayakları havada kalan çizginizi değiştirmenin kılıfını bulmak için teorilere sığınıp durmayın. Açık ve dürüst olun ve gerçeğe hürmet edin. Dünya komünist hareketi ve halkın ileri kesimi sizden dürüst davranıp özeleştiri vermenizi bekliyor. Gerçek komünist bir hareket, burjuva seçimleriyle halkın temel sorunlarının çözülemeyeceğini bilir! Kapitalist-emperyalist sistemin milyarlarca insanı düşürdüğü sonuçlar ortadadır. Sömürü, baskı, açlık, savaş, katliamlar, göç, yoksulluk  durumu milyarlarca insanı kasıp kavurmaktadır. Hastalıklar tüm canlıları tehdit etmektedir. İklim krizi ortada. Yüz yıllardır demokrasi, insan hakları, seçim vs. gibi egemen sınıfların dünya halklarına dayattıkları sahte çözümlerin sonuçları belli. Kapitalizm her türlü pisliğiyle meydandadır. Böyle bir durumda hangi gerçek komünist hareket seçimlerin temel sorunları çözeceğini söyler ve seçimlere meyil etmeyi benimser ve seçimleri kurtuluş reçetesi olarak sunar? Bizi anlamadıysanız bir daha tekrarlayalım: “Burjuva seçimlerle elde edeceğimiz en büyük kazanımlarla dahi burjuva düzeni değiştiremeyeceğimizi en küçük bir tereddüte düşmeyecek kadar net biliyoruz. Sosyalistler için, seçimlerin sadece sosyalizm mücadelesinin taktik bir biçimi, sosyalizm mücadelesinde şartlara bağlı olarak kullanılabilecek ya da reddedilecek taktik bir alan olduğunu hiçbir muğlaklığa yer vermeyecek kadar net biliyoruz” (Halkın Günlüğü, Kasım 2018, sayı 19, sayfa 8.) Ve bir başka alıntı ile devam edelim. “Bu bölüme ilişkin söylenecek son söz, komprador tekelci sınıf kliklerinden veya adaylarından hangisinin seçimleri kazanacağı özünde sosyalist ve demokratik güçlerin meselesi ya da taraf olacakları bir sorun değildir. Bu klikler arasında bir tercih yapmamız söz konusu olamaz. Ancak, baş düşman durumundaki Erdoğan-AKP gürûhu ve bunun uyguladığı açık faşizmin geriletilmesi anlamında Erdoğan iktidarının yenilgiye uğramasını siyaseten hedefler, benimseriz” Halkın Günlüğü, Sayı 14, sayfa, 7) Dün de bugün de söylediklerimiz bunlar.  Biz komünistler, ismimizden de anlaşılacağı gibi, şu veya bu kadarını değil, tamı tamına komünist bir dünya istiyoruz. Lakin içinde geçtiğimiz zorunluluklar dünyasının da bir o kadar bilincindeyiz. Genel geçer ideolojik sloganlarla zaman geçirenler ve siyaset sahnesinde yer almayanlar ya da sınırlı yer alanlar bilmek istemezler ama tüm varlıklarıyla kendilerini devrime adayan gerçek komünist devrimciler, tek strateji, bin bir taktik çizgisinin bilimsel özünü bilirler. Strateji ile taktik arasındaki farkı kavrayamayanlar, sert ve keskin dönemeçlerde veya öyle zannettikleri anlarda rotayı şaşırır ve kendileriyle beraber arabayı uçurumdan aşağı salarlar. Şimdi (ABD) DKP başkanı Bob Avakian’ın seçim taktiğinde yaptığı tamda budur.

Sahi soralım bugünün dünya koşulları ne zamandan beri normalleşmişte “normal durumda seçimlere katılmayız” diyorsunuz? “Normalde katılmayız” dediğinize göre ve seçime katılmayı “acil durum” olarak anlattığınıza göre dünyanın bugünkü “acil” ile “normal” durumu arasındaki farkı bir anlatında bilelim!

Sol Çizginin Sağa Savruluşu Ve Bob Avakian

“Yaklaşık dört yıllık iktidarları boyunca, Trump/Pence rejimi tarafından zaten işlenmiş olan dehşetlere ve ortaya çıkan ciddi tehlikelere tanıklık etmek ve katlanmak zorunda kaldık” diyorsunuz. ABD seçimlerine Trump karşısında Demokratların adayı olarak çıkan Joe Biden için oy kullanın çağrısı yapıp Biden’a yedeklenmek sol-sekter çizginin sağa savruluşunun tipik bir örneğidir. “Bütün bunlar korkunç şeyler olsa da bu sadece korkunç politikalar meselesi de değildir; bu durum acımasız baskıya ve en temel haklar olduğu düşünülen şeylerin ihlaline dayanan niteliksel olarak farklı bir yönetim biçimidir” diyerek karar aldığınız taktiği meşrulaştırmak için Trump ile Biden’in izlediği politikaları “niteliksel olarak farklı” anlatıyorsunuz! Bu gerçekten böyle midir? Bir siyahi olan Obama’nın başkanlık dönemini düşünelim. Obama döneminde ABD yönetimi içerde halka karşı dışarda ise dünya halklarına yönelik izlediği politikada -bazı nüans farklılıklar olsa da- gerçekten hangi nitelik farkı vardı? Dolayısıyla “niteliksel olarak farklı bir yönetim biçimidir” tespitiniz tartışmaya açık bir konudur. Sizin geçmişte ABD emperyalistleri ile Rus Sosyal emperyalistleri arasında süren soğuk savaş döneminde nükleer bir savaş tehlikesinden hareketle “savaş esas akımdır” diyerek yine bugüne benzer çok fazla abartılı ve zorlama tespitler yaptığınızı biliyoruz ki, durumun böyle olmadığı zaten pratiğin seyri içinde ortaya çıkmış oldu. Ama diyelim ki bugün Trump/Pence için söylediğiniz “nitelik olarak farklı” olsun! Peki anti-faşist bir cephe, oluşum yaratmak için çalışmak ve bunun için bir siyaset izlemek ve alternatif devrimci bir bayrak kaldırmak varken ve halk kitlelerinin isyanını örgütlemek yerine emperyalist sermaye için bir başka seçenek olan Joe Biden’a destek vermek neyin nesi? “Planımızda kitle eylemlerini örgütlemek zaten var” diyeceksiniz! İyi de bir diğer emperyalist klik temsilcisine destek çağrınız bu tür kitlesel eylemleri Joe Biden üzerinden sisteme yedeklediğinizi ve kitle eylemlerine zarar verdiğinizi görmüyor musunuz? Başkalarının kendi bağımsız bayraklarıyla ve bir taktik çalışma olarak seçimlere katılmaları sisteme yedeklenme olduğunu söylediğinizi ne çabuk unuttunuz ki, şimdi Joe Biden’a oy kullan çağrısı yapıyorsunuz. Bizim çizgimiz ve bakış açımız şudur: “Seçim çalışmalarında kitlelere yürüteceğimiz propaganda da hiç bir burjuva düzen partisini ayırmadan teşhir etmeli, düzen dışı demokratik güçleri, yani kendimizi, çizgimizi alternatif olarak sunmalıyız. Baş düşman AKP olsa da CHP, İYİ Parti ve diğer tüm burjuva düzen partilerini ayırmaksızın teşhir etmeliyiz” (Halkın Günlüğü -aynı sayı- sayfa 11) Faşizm belasını alt etmenin yolu başka bir gerici kliği destekleyerek başarıldığı nerede görülmüş? Joe Biden denen emperyalist kişilikten demokrat bir yan bulup kendisine oy kullanmak suretiyle destekleyen şahane taktiğiniz evlere şenlik! İşte komünistlerin çizgisi, yukarıda alıntısını yaptığımız çizgidir. Ve nitelik olarak farklı olduğu gibi, Bob Avakian’ın sınıf işbirlikçisi çizgisine tamı tamına tezattır.

“Bu kritik zamanda bu rejimi iktidardan uzaklaştırmak için şiddet içermeyen (abç) ve uygun olacak her yoldan yararlanılmalıdır. Ve eğer Trump/Pence rejiminin devrilmesini talep eden kitlesel protestolara rağmen bu rejim oy verme zamanı geldiğinde iktidarda kalırsa –temel olarak buna dayanmadan- bu rejimin gitmesi için gerekli tüm araçlar kullanılmalıdır ve bu süreç Trump aleyhine oy vermeyi de içermek durumundadır (eğer seçimin fiilen yapıldığını varsayarsak). Açık olmak gerekirse, bu durum kazanma şansı olmayan bazı adaylar için “tepki oyu” vermek demek değildir, Trump’a karşı etkili bir şekilde oy kullanmak Demokrat Parti adayı Biden’e oy vermek anlamına gelir(abç)” diyor Bob Avakian.

Biz de tam bunu söylüyor ve bunu eleştiriyoruz. Karar altına aldığınız taktiğin bir yanı Joe Biden’e oy kullanmak anlamına geldiğini bilmeyen yoktur. Sizin bağımsız adaylarınız olmadığına göre, “Trump aleyhine etkili oy kullanmak” kime oy vermeye çağrı olur? Kimi kiminle, kime dayanarak, hangi sistemi alt etmeye çalışıyorsunuz? Şu ağzınıza pelesenk ettiğiniz ve herkesi antisi olarak suçladığınız komünizm alternatifi nerede kaldı sahi? kılavuzunuz karga olursa siz yolunuzu daha çok kaybedersiniz! “….diktatörlüğün meşrulaştırıldığı tüm seçimlere (abç) karşıyız” dediğiniz parolanıza ne oldu? Yoksa Joe Biden’a oy vermekle egemenlerin sınıf diktatörlüğü meşruluğunu yitirmiş mi olacak?. Şimdi Avakian’ın takipçileri bu paradoksa nasıl bir yaklaşım gösterecekler göreceğiz. “Diktatörlüğünün meşrulaştırıldığı tüm seçimlere karşıyız” diyordunuz. İyi de yoksa siz bu son seçimi “tüm” içinde görmüyor musunuz? Bakalım Amerikan seçimlerine dair Biden’e oy kullanma çağrısı yapan Bob Avakian’ın yoldaşları olarak bir eleştiriniz olacak mı?

Toparlayacak olursak, şu üç noktaya kısaca yeniden vurgu yapalım. Birincisi, ne olursa olsun seçimlere katılmayız anlayışı hem teorik yaklaşım açısından hem de hayatın gerçekliğine aykırıdır ve yanlıştır. Ki, ABD-Devrimci Komünist Parti ve Başkan’ı Bob Avakian’nın son seçim kararını açıklamasıyla beraber söylediklerimiz bir kez daha doğrulanmıştır. Bu gerici burjuva sistem içinde seçimlere katılıp veya katılmamak somut değerlendirmeler yapılarak karar verilir. Zira bu tamamen taktiğin konusudur. Yaşamın canlı diyalektiği, kuru ve cansız ve derinlikten uzak teorilere hayat hakkı tanımadı/tanımayacaktır. Seçimlere katılmak veya katılmamak taktik bir sorundur ve katılmanın veya katılmamanın çok değişik biçimleri vardır.

İkincisi, seçimlere taktik bir zorunluluk olarak katılmak durumunda kaldığımızda bile bilmeliyiz ki her şeyde olduğu burada da  ikili bir yan vardır. Doğru, hassas ve dikkatli bir çizgi izlenmezse taktik stratejiyi yiyebilir. Öte yanda biliyoruz ki zorunluluklar dünyasında yaşıyoruz. Halk içinde egemen olan genel kültür burjuva sistem kültürüdür. Burjuva sistemin bugüne dek halka öğrettikleri bellidir. “Seçimler yoluyla dünyayı değiştir”. “Terör ve şiddetten uzak dur, onun sonu yoktur.” Geçmiş sosyalist deneylerin hemen hepsinin başarısızlıkla sonuçlanması neticesiyle bu kültür ve bakış halkın içinde daha fazla yer edinmiş durumdadır. Bu nedenle seçimlere katılmayı bir başka egemen klik’e yamanmak için değil, komünist bir dünyayı kazanmak için, komünistlerinde içinde olduğu devrimci bir alternatif yaratarak ele almak zorundayız. (ABD) DKP Başkan’ı Bob Avakian faşizm tehlikesini savuşturmak adı altında, emperyalist sermayenin bir başka kliği olan Joe Biden’e oy isteyecek kadar yolunu şaşırmış ve çizgiyi karıştırmıştır. Bunu büyük bir ders olarak aklımızın bir kenarına not etmeliyiz.

Üçüncüsü, komünistler olarak, seçim veya diğer çalışmalarda yer aldığımız ya da almak zorunda olduğumuz eylem birlikleri, cephe veya ittifak içinde bir elimiz dostluk, bir diğer elimiz ise ideolojik mücadelede olmalıdır. İdeolojik mücadele yürütmek kimilerinin sandıkları gibi dostlar arasında düşmanlık veya yıkıcılık yaratmak değil tam tersinedir. İdeolojik mücadele dostlarımıza karşı, onların yanlışlarına ve içinde bulundukları hatalardan çıkmalarına yardımcı olmak için verilir/vermeliyiz. Ve elbette bir o kadar da dostlarımızın doğrularından öğrenmeyi de içerir. Alçak gönüllü olmak ve dostlarından öğrenmek elzemdir. Biz, ne yazık ki (ABD) DKP’den ve çevresindekilerden bu yaklaşımı görmedik. Elit, tepeden bakan, hatta bazen ukalalık derecesine varan bir davranış ve metot içinde oldular ve hala da öyleler. Ama biliyoruz ki hayatın gerçekleri burnundan kıl aldırmayan bu gibi çok bilmişlerin havasını patlatıyor. Öğrenme hevesinden yoksun olanların korumaya çalıştıkları kale içinde nasıl sağa-sola çark ettiklerini gördük. Ama her yıkıntı sonrasında doğruyu yine kendilerinin temsil ettiklerini hiç sıkılmadan söyleyebilmektedirler.

Sonuç olarak (ABD) DKP, faşizm tehlikesini alt etmek adına benimsediği taktik yanlıştır, komünizmin parlak geleceğini lekeleyen ve ilerde kendilerini daha büyük yanlışlara götürecek olan, sınıf işbirlikçisi bir taktiktir. Derhal düzeltilmesini öneriyoruz. Vaktinde ve hemen düzeltilmez ise “Temel amacımız ve bizlere rehberlik eden yıldızımız halen aynıdır: DEVRİM – DAHA AZI DEĞİL” tespitiniz laf olarak kalır. Ki, zaten sınıf işbirlikçisi taktiğiniz bu parolanıza ağır bir darbe vurmuş durumdadır.

Bu makale ilk olarak Halkın Günlüğü’nde yayınlanmıştır.



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Editörün Seçtikleri Haberler