Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), Yenikapı etkinliklerinden sonra devam eden tartışmalara dair “Basına ve Kamuoyuna” başlıklı bir açıklama yayınladı. DEDEF, Yenikapı etkinliğine karşı yapılan eleştirilere ve yürütülen tartışmalara dair polemiğe girmeden basına ve kamuoyuna bir açıklama yaparak tutumunu paylaşıp kendi cephesinden konuyu kapattığını ifade ederek “Üzerinden üç ay geçmesine rağmen ısrarla tartışmaların DEDEF üzerinden yürütülmesini anlamış değiliz” dedi.
DEDEF yaptığı açıklamayı, “Küllenmiş ve kabuk bağlamış yaraları ve tarihsel bir dizi çelişkileri kaşıyıp kanatmanın kimseye bir yarar sağlamayacağını düşünerek, buradan tüm taraflara seslenerek bir araya gelmelerini, barış ve kardeşliği inşa ederek, uzlaşıyı ilgililerle yürütmelerini önerir, tarafları sükûnete davet ederek bu meselenin daha fazla sürdürülmesini doğru bulmadığımızın bilinmesini isteriz.” çağrısıyla bitirdi.
DEDEF’in yaptığı açıklama şu şekilde:
Yenikapı etkinliğimizden hemen sonra sosyal medya üzerinden başlayan tartışmalar bir türlü dur durak bilmeden devam etmektedir. Yenikapı etkinliğine karşı yapılan eleştirilere ve yürütülen tartışmalara dair polemiğe girmeden basına ve kamuoyuna bir açıklama yaparak tutumumuzu paylaşıp kendi cephemizden konuyu kapatmıştık.
Ancak üzerinden üç ay geçmesine rağmen, ısrarla tartışmaların DEDEF üzerinden yürütülmesini anlamış değiliz. Son olarak 5 Mart 2022 tarihinde Genel Merkezimiz önünde “Hozat Ağzunik Köyü Kadınları” olarak yapılan açıklama ile süreç yeni bir boyuta taşınmak istenmiştir. Bu konuya ilişkin yaklaşımımızı ve düşüncelerimizi özet olarak kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Öncelikle bu tartışmanın başlatılması ve çıkış noktasının Ağzunik Köyü Kadınlarının yaptıkları açıklamada da belirtikleri gibi Yenikapı etkinlilerinden sonra bir kadın yazarın, sosyal medya üzerinden “karalama, hakaret ve iftira attığı iddia edilerek” yapılan paylaşımlar ile ilgili olduğunu ve yine başka bir yazarında “teyide muhtaçtır” dediği yazısından dolayı DEDEF’i sorumlu kılarak, bizleri suçlamalarıdır.
Öncelikle ilgili kadın yazarın yazdığı ve söylediklerini asla doğru bulmadığımızı ve kabul etmediğimizi kamuoyunun kesin olarak bilmesini istiyoruz. Bu fikrimizi mağdur olan aile ile de paylaşmamıza rağmen, ısrarla DEDEF’te açıklama yapmak istemelerini doğru bulmadığımızı, ancak yapılacaksa da doğru adresin İHD olduğunu söyledik.
Bizim bu açıklamalarımızdan sonra bileşenimiz olan Hozat Kültür ve Kalkınma Derneği aranarak dernekte basın açıklaması talebi iletilmiştir. Hozat derneği de durumu değerlendirerek, daha sonra arayan ilgili arkadaşlara önce görüşüp konuşmak istediklerini, taleplerini ve iddialarını dinlemek istediklerini belirtmişlerdir. Bu talep arayan farklı üç kişi tarafından önce kabul edilmesine rağmen her seferinde yarım saat veya bir-iki saat arayla vazgeçilmiştir. Devam eden görüşmelerde platform adına arayan ilgili arkadaşlar dayatmacı bir yaklaşım sergilemiş, basın açıklamasına izin verilmediği taktirde dernek olarak teşhir edileceğini belirtmiş ve ancak basın açıklamasını yaptıktan sonra dernek yetkilileri ile oturup konuşacaklarını ifade etmişlerdir. Bu koşullarda kendilerine basın açıklamasını dernekte yapmalarının kabul edilmeyeceği belirtilerek görüşmeler sonlandırılmıştır.
Bu gelişmelerden sonra bütün çabalarımıza ve açıklamalarımıza rağmen, Ağzunikli Kadınlar bizleri hiçbir şekilde dikkate almayarak ve haber vermeden gelip açıklamalarını DEDEF Genel Merkezi önünde yapmışlardır.
Yapılan açıklamadan sonra tüm taraflarla yapmış olduğumuz görüşmelerden sonra varmış olduğumuz sonuç şu şekildedir;
Kendilerine “karalama ve hakaret” ettiği iddia edilen kadın yazar ile hakarete maruz kalan aile birbirleriyle akraba oldukları, kadın yazarın yaşlı annesi ve ailesi, diğer aileden, kızının söylediklerinden dolayı özür diledikleri ve hakarete maruz kalan ailede özürlerini kabul ettiğini söyleyerek iki taraf olarak bunu teyit ve kabul ettiler. Tartışmaların asıl hedefi olan diğer yazarda, yine mağdur aileyi arayarak “teyide muhtaçtır” denilen yazının bu bölümünü kaldırmış, hem de aileden özür dilemiştir. Kısaca durum böyleyken, ilgimizin ve alakamızın olmadığı halde, ısrarla DEDEF’in hedefe koyularak yürütülen tartışmaları ve DEDEF önünde yapılan açıklamayı anlamış değiliz.
DEDEF’in programındaki amacı, coğrafyamızda yaşanan hak ihlalleri, tarihimiz, dilimiz, kültürümüz, inancımız, asimilasyon ve ekolojik olarak yapılmak istenen tahribatlara, yıkıma ve bir bütün saldırılara karşı ortak mücadele ve duruş göstermekle birlikte, Dersim halkı arasındaki Sosyal, Kültürel ve dayanışma bilinci ve bağlarını kuvvetlendirmektir. Bizim kişiler, aileler, gruplar, kitleler arasında yaşanan çelişkileri ve sorunları demokratik bir perspektif ve halkın birliğini merkeze koyan bir yaklaşımla çözmek için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bizler, hiçbir kişi, aile, grup ve çevre arasındaki çelişkileri ve sorunları derinleştiren tarafta olmadığımızı, bundan sonra da olmayacağımızı net olarak ifade etmek isteriz. Ülkemizde ve Dersim’de demokratik, adil ve özgür bir yaşam mücadelesi sürdürmek ve bunu ilerletmek içinde gücümüz oranında katkı sunacağımızın bilinmesini isteriz. Bizler, çelişkileri kışkırtan değil, çözen, çelişkileri derinleştiren değil, gideren, halk arasında kavgayı değil, barışı sağlayan tarafta olacağımızı kamuoyunun bilmesini isteriz. Bu anlayışımızdan kaynaklı bahsi geçen konuların, hiçbir şekilde kurumumuz ile alakasının olmadığı gibi, bizim çözeceğimiz bir mesele de olmadığını, konunun çözümünün yanlış yerde arandığını, kişilerin söylediklerinin kendilerini bağladığını, sırf bir etkinliğimize katılmış diye, söz konusu kişinin/kişilerin, söylediklerinden dolayı DEDEF ve Bileşenlerimizin sorumlu olamayacağını ve bizi bağlamayacağını, asıl ilgili muhatap yerlerle görüşülmesinin daha doğru ve çözüm odaklı olacağını özellikle aileye ve taraflara bir kez daha belirtmek isteriz.
Yine yaşanan sorunlar, çelişkiler ve tartışmalar bağlamında siyaseten temsiliyeti ve sorumluluğu bulunan kişilerin daha hassas ve halka karşı olan sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerektiği bizim de Dersim halkının da beklentisidir.
Sonuç olarak, küllenmiş ve kabuk bağlamış yaraları ve tarihsel bir dizi çelişkileri kaşıyıp kanatmanın kimseye bir yarar sağlamayacağını düşünerek, buradan tüm taraflara seslenerek bir araya gelmelerini, barış ve kardeşliği inşa ederek, uzlaşıyı ilgililerle yürütmelerini önerir, tarafları sükûnete davet ederek bu meselenin daha fazla sürdürülmesini doğru bulmadığımızın bilinmesini isteriz.