Bu haftaki basın metnini gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Tosun, “757. haftamızda 39 yıldır süren bir adaletsizlik dosyasıyla kamuoyunun karşısındayız: 12 Eylül askeri darbesinin ardından, 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alındı. ‘Oğlumu nereye götürüyorsunuz’ diyen annesine ‘ifadesi alınacak, kısa bir süre sonra gelir’ denildi” diye konuştu.
Hüseyin Morsümbül’ün geri gelmemesi nedeniyle ailesinin Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı’na gittiğini ifade eden Tosn, “Ancak kendilerine ‘Bizde yok’ cevabı verildi. Aile arayışını sürdürünce Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Oğullarını aramaya devam eden anne ve baba gözaltına alındı. Baba Hanefi Morsümbül ağır işkence gördü. Fatma ve Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi, sorumlular hakkında şikayetçi oldu ama Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı” dedi.
2011 yılında suç duyurusunda bulunuldu
İHD avukatının 2011 yılında yaptığı suç duyurusu ile Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlatıldığını kaydeden Tosun, “Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında kaybedildiği dönemde görevli dokuz personelin listesi, adresleri ve irtibat bilgileri savcılığa ulaştı. Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Coşkun Kıvrak, olay tarihinde izinli olduğunu, izin dönüşü masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını, mektupta Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında astsubaylarca dövülerek öldürüldükten sonra alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu söyledi” diye belirtti.
Tosun konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirme görevini yerine getirmedi. Olayın üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle dava açmayı gerektirecek yeterli delil elde edilemediği gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verdi. 20 Ekim 2015 tarihinde bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz ise henüz sonuçlanmadı.
“Yıllardır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden başta dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Çoşkun Kıvrak ve Bingöl İl Alay Komutanı Beşir Akın sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden olayın gerçekleştiği dönemde Bingöl Jandarma Komutanlığında görev yapan amir ve personeller sorumludur.
“Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden 12 Eylül Darbesinin tüm aktörleri sorumludur.”
‘ADALET İSTİYORUM’
Tosun’un ardından Hüseyin Morsümbül’ün ailesi adına konuşan Ayten Morsümbül, “Fatma ana yok, ben buradayım. Onun mücadelesini ben sürdüreceğim. Hüseyin’in kemiklerini ben arayacağım. Adalet istiyorum” dedi.
Morsümbül ailesinin avukatlarından İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Coğrafyamız bir soykırım coğrafyası. 1915, 1938 ve 90’lar. Aslında yürütülen politikanın hepsi aynı ve devam etmekte. Aslında aile hep bir soruşturma var zannediyor ifade verdikleri ilk günden itibaren bir dosya olduğunu zannediyor. Ama aileye böyle bir dosya olmadığı bilgisi verilmiyor. Aile gördüğü baskılar nedeniyle Kürdistan’dan göç emek zorunda kalıyor” diye kaydetti.
Hüseyin Morsümbül 2013’te vatandaşlıktan çıkarıldı
2011 yılında İçişleri Bakanlığına bir başvuru yaptıklarını ve olayla ilgili bilgi istediklerini söyleyen Keskin, “Bakanlık bizi savcılığa yönlendirdi suç duyurusunu yaptık. Burada nüfus kayıtlarında inceleme yaptık ve gördük ki ailelere kayıplarınızı bulacağız diyen Tayyip Erdoğan döneminde 2003 yılında Hüseyin Morsümbül vatandaşlıktan çıkarılmış. Yok ettiğiniz insanı bir de vatandaşlıktan çıkarıyorsunuz. Benzer dosyalarda ya kaçtı belgesi düzenlemişler ya da vatandaşlıktan çıkarmışlar. Suç duyurumuzu yaptıkların sonra 4 yıl dosya savcılıkta kaldı. 4 yılın sonunda gördük ki hiçbir araştırma yapılmamış. Savcının kovuşturmaya yer olmadığı kararındaki birkaç cümlesi önemliydi. Savcı diyor ki insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz. Ama tabi ki Türkiye Cumhuriyeti devleti Birleşmiş Milletler zorla kaybetmelere karşı sözleşmeyi imzalamadığı için zaman aşımı maalesef ki uygulanıyor. Savcı sanırım zaman aşımı demeye utanıyor diyor ki üzerinden çok uzun yıllar geçti artık bir delil bulmak mümkün değil. Bu karar itiraz ettik. 2015’ten bu yana hala bir cevap gelmedi” diye belirtti
Son olarak Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesine tanıklık eden Yaşar Dayanç’ın mektubu okundu.