“Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” iddiasıyla açılan davanın duruşması 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yer olmadığı gerekçesiyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapıldı.
Davada tanık olarak gösterilen iki güvenlik görevlisi, polis eşliğinde duruşmaya katılırken, üniversite öğretim görevlileri yanı sıra çok sayıda öğrenci hazır bulundu.
ORADA OLMAMASINA RAĞMEN TANIK
Duruşmada güvenlik görevlisi Alparslan Çep, olayın yaşadığı günün öncesinde aynı resmi Yeni Şafak gazetesinde gördüğünü, benzer resimlerin asılmaması yönünde talimat aldıklarını söyledi. Daha sonra iki kişi tarafından bu benzer resimlerin asıldığına dair bilgi aldığını ancak kimin astığını görmediğini belirten Çep, “Güvenlik şefi olduğum için bana bilgi verildi. Resmin sergiye konulduğu anda orada değildim” dedi.
GÖRMEDİĞİ OLAY HAKKINDA TUTANAK
Görevli Çep’in ifadesi ardından öğrencilerin avukatı Levent Pişkin, olay günü tutulan tutanak ve altındaki imzalarla ilgili soru sordu. İmzanın kendisine ait olduğunu söyleyen Çep’e, Pişkin, “Şahit olmadığınız bir durum hakkında tutanak tutup imza atmanın suç olduğunu biliyor musunuz? Ayrıca, olay günü resimlerin asıldığı yerde güvenlik görevlileri elinde bantla duruyor. Resimlerin asılmasına dahil olduğunu gördünüz mü?” diye sordu. Çep, güvenlik görevlilerin böyle bir duruma dahil olmadığını, olamayacağını söylemesi ardından Pişkin, “Görmediğin taktirde dahil olmadığını nereden biliyorsun?” diye sorup dava dosyasında yer alan ve güvenlik görevlilerin serginin yanında ellerinde bant bulanan resmi gösterdi.
İTİRAZA RAĞMEN SÜRDÜ
Tanık olarak duruşmaya katılan güvenlik görevlisi Faruk Kardoğan da, olay günü Güney Kampüs’te o gün orada asılı olan ve asılacak olan afiş, fotoğraf ve flamaları kontrol etmek için görevlendirildiğini aktardı. Görevlendirme esnasında Kabe fotoğrafının üstünde Şahmeran figürünün ve yanına da LGBTİ+’ların bayrağının bulunduğu resmin Doğu Demirtaş ve Selahattin Can’ın yapıştırdığını söyledi. İki öğrenciye de “Fotoğraf İslam dinine hakaret içeriyor” gerekçesiyle kaldırmaları yönünde ikazda bulunduğunu ancak fotoğrafı kaldırmadığını söyleyen Kardoğan, daha sonra üstlerine durumu aktardığını ve tutanak tutulduğunu kaydetti.
Hakim, Kardoğan’a öğrencileri tanıyıp tanımadığını sorup arkasına dönüp teşhis etmesini istedi. Durumun hukuki açıdan usule aykırılık taşıdığı gerekçesiyle itiraz eden öğrencilerin avukatlarına rağmen hakim, uygulamayı sürdürdü.
İFADELERİ ÇELİŞKİLİ
Daha sonra söz alan avukat Pişkin, Kardoğan’a, “İslam dinine aykırılık taşıdığını neye dayanarak söylüyorsun? Böyle bir vazifeyi kim sana veriyor? Bu vazifeyi birinden mi aldın yoksa kendin mi karar verdin?” diye sordu. Pişkin’in sorusuna Kardoğan, duruma müdahale etmek için kimseden emir almadığını, kendi kişisel değerlerinden yola çıkarak böyle bir karar ve uygulamada bulunduğunu kaydetti. Ardından söz alan avukat Tokgöz de Kardoğan’a olay günü yaşananlara dair sorduğu, “Biraz önce verdiğiniz ifadede fotoğrafları asanların Can ve Demirtaş dediniz. Bunu daha önce emniyete verdiğiniz ifadede neden vermediniz?” sorusunu sorarak çelişkinin giderilmesini istedi.
HAKİME TEPKİ
Hakim, sorulan sorular nedeniyle avukatlara tepki gösterdi. Ancak Tokgöz, tanığın taraf gibi davrandığını ve hakiminde ona yardımcı olduğunu ifade ederek duruma itirazını dile getirdi.
REDDİ HAKİM TALEBİ
Yaşananların ardandan söz alan avukat Levent Pişkin, hakimin yargılama esnasında yüksek sesle konuşarak hareket ettiği, güvenlik görevlilerine sorulan sorulardan rahatsız olduğu, ayrıca görevlilerin sorulara cevap veremediği taktirde onları yönlendirdiği bu nedenle tarafsızlığın ortadan kalktığı için reddi hakkim talebinde bulundu.
TALEP REDDEDİLDİ
Talebin değerlendirilmesi üzerine duruşmaya ara verildi. Duruşma hakimi, aranın ardından gerekçelerin yerinde görülmediği talebin reddine karar vererek, bu hususta karar verilmesi üzerine Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verip duruşmayı 17 Kasım’a erteledi.